Hz. Peygamberimiz sadece bir kavmin, bir milletin peygamberi olmayıp bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O’nun peygamber olduğunu duyduğu halde O’na ve O’nun Allah katından getirdiklerine iman etmeyen ve O’na tabi olmayan her kim olursa olsun bu şekilde ölürse ebedi cehennemliktir.
“(Resûlüm!) De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, Allah’ın sizin hepiniz için (gönderilen) peygamberiyim. O (Allah) ki göklerin ve yerin mülkü ve hükümranlığı kendisinindir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, hem diriltir hem öldürür. O halde Allah’a inanın; Allah’a ve O’nun sözlerine inanan, ümmî peygamber Resûlü’ne de inanın. ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.” (Araf 7/158)
“(Resûlüm!) Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı (bir peygamber) olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.” (Sebe 34/28)
“(Ey Muhammed!) Biz seni âlemlere ancak bir rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya 21/107)
“(Resûlüm!) Şüphesiz biz seni (bütün insanlara) bir şâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.” (Fetih 48/8)
“(Ey Muhammed!) Seni insanlara bir resûl olarak gönderdik. (Buna) hakkıyla şahit olarak Allah yeter.” (Nisa 4/79)
“(Biz) her ümmetten (kendilerine) bir şahit (peygamber) ve (Resûlüm!) seni de onların (hepsi) üzerine şahit olarak getirdiğimiz zaman halleri nice olur? “ (Nisa 4/21)[bk. 16/84-89]
“Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederek söylüyorum ki, peygamber olarak gönderildiğim bu ümmetten, Yahudi olsun Hristiyan olsun, kim benim peygamber olarak gönderildiğimi işitir de bana iman etmeden ölürse, muhakkak cehenneme girer.” (Müslim, Nesaî, Ahmed)
Resulullah a.s. Efendimiz önceki peygamberlerin belli bir kesime gönderildiğini, fakat kendisinin bütün insanlara peygamber olduğunu ve peygamberliğin kendisiyle tamamlandığını da belirtmiştir. (Buharî, Müslim, Ahmed).
Ehl-i Kitab olan Yahudi ve Hristiyanlar, (bilgisi kendilerine ulaşmış mükellefler olarak) Hz. Muhammed’in peygamberliğini ve bütün insanlara gönderilmiş olduğunu bile bile kabul etmezlerse kâfir olurlar. (İbni Abidîn, IX, 16; XVII, 2; diğer âyetler için bk. 4/42; 6/33; 7/157-158; 10/2; 13/43; 47/2; 48/13)
Allah’a İman etmiş olmak için Hz. Muhammed (s.a.v.)’in peygamber olduğunu kabullenmek yetmez; aynı zamanda Sevgili Peygamberimizin son peygamber olduğunu kabul etmek, ona itaat etmek ve tâbi olmak gerekir. Çünkü Hz. Peygamberimize itaat etmek Allah’a itaat demektir. (Nisa 4/80)
Hristiyanlardan ve Yahudilerden Hz. Peygamberimizin peygamber olduğunu kabul etmekle beraber ona itaat etmeyen, tabi olmayan, Hz. Muhammed’in Araplara gönderilmiş bir peygamber olduğunu ileri süren ve benzeri bahanelerle Müslüman olmayan çok sayıda insan vardır. Peygamberimizin amcası Ebu Talip’te yeğeni Hz. Muhammed’in peygamber olduğuna inanıyordu. Bu inancına rağmen O’na tâbi olup Müslüman olmamış ve kâfir olarak ölmüştür. Demek ki Hz. Muhammed’in peygamber olduğuna iman etmek O’na itaati, teslimiyeti ve tâbiyeti gerektirir.
Ebu Cehil bile Peygamberimizen “Biz sana yalancı demiyoruz; çünkü senin emin ve sâdık olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak senin getirdiğin âyetlere inanmıyoruz.” demiştir.(H. T. Feyizli Feyzü’l-Furkan, En’am suresi 33. Ayet’in açıklaması) Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu gerçeğe dikkat çekilir:
“(Resûlüm!) Biz çok iyi biliyoruz ki onların (yani seni ve âhireti yalan sayan birtakım kimselerin) söyledikleri elbette seni üzüyor. Gerçekte onlar seni yalanlamıyorlar. Fakat o zalimler aslında, bile bile Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar.” (En’am 6/33) [bk. Fetih 48/28; Saff 61/8-9]