Kurban bayramında ibadet niyetiyle kurban kesmek, hür, mukim (yolcu olmayan), Müslim ve zengin kimseye vaciptir. Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 20 miskal (80.18 gr.) altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir; kurban kesmesi gerekir.
Zenginliğin Ölçüsü
Herhangi malî bir ibadetin borç olması için öngörülen zenginlik ölçüsü Nisap kelimesi ile ifade edilmektedir.
Kurban nisabı, kişinin temel ihtiyaçları olan oturacak evi, evinin yeter derecede eşyası, binek için olan hayvanı (taşıtı), kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin bir yıllık nafakalarından ve borcundan fazla 80,18 gr. Altın veya bunun kıymeti para ve eşyaya malik olan kimse kurban kesecek kadar zengin demektir. Bu kimseye yılda bir defa kurban günlerinde kurban kesmek vacip olur.
Bu ölçü aynı zamanda zekât için de geçerlidir. Ancak zekât nisabında malının artıcı olması ve üzerinden bir yıl geçmiş bulunması şarttır. Kurban nisabında bunlar aranmaz. Kurban kesme günlerinde zengin olan kimseye kurban kesmek vacip olur.
Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer seferde bulunduklarında kurban kesmemişlerdir. Şayet seferde olan kimse kurban kesmek isterse, kurban kendisine vacip olduğu için değil, nafile olarak kesebilir, kesmediği takdirde sorumlu olmaz.
İmam A'zam Ebû Hanife ile Ebû Yusuf'a göre kurbanın vacip olmasında akıl ve erginlik çağına gelmiş olma şart değildir. Yani zengin olan çocuğun ve delinin mallarından babaları veya vasileri kurban keserler. İmam Muhammed ile İmam Zufer'e göre kurbanın vacip olması için akıl ve erginlik çağına gelmiş olma şarttır. Bu itibarla zengin olan çocuklarla deli olanların mallarından kurban kesilmez. (Kâsânî, Bedayiu's-Sanayî, c. V, s. 64, Beyrut, 1974. ) Fetva da bu görüşe göredir, yani zengin de olsalar çocuklarla delilerin kurban kesmesi gerekmez.( İbn Âbidin, Reddü'I-Muhtar, c. V, s. 309. Ayrıca bak. Ö.Nasuhi Bilmen Büyük İslam İlmihali, Kurban ve Av Kitabı, sayfa:415)
Ailede Bir Kişinin Kurban Kesmesi Yeterli mi? Yoksa Tüm Aile Fertlerinin Kurban Kesmesi Gerekir mi?
İslâm dininde; ailede "mal birliği" değil, "mal ayrılığı" prensibi vardır. Yani bir aile içinde de olsa, herkesin malı, kendisine aittir. Bir kimse, babasının, eşinin veya oğlunun servetiyle zengin sayılamaz. Baba fakir olduğu halde oğlu; koca fakir olduğu halde karısı zengin olabilir. Bu bakımdan, aile içinde, diğer şartlarla beraber kimler dinen zengin sayılırsa, sâdece onlar kurban kesmekle yükümlü olurlar. Hepsi zengin sayılırsa, her birinin, ayrı ayrı kurban kesmesi gerekir. Aile içinde zengin sayılan kimse yoksa hiç biri kurban kesmekle yükümlü olmaz.
Kurban kesmenin vacip olduğuna dair deliller şunlardır:
1. Kevser suresinde geçen “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” ayet-i kerimesi kurbanın vacip olduğunu göstermektedir. Nitekim bu ayetin tefsiri sadedinde Hz. Enes b. Malik’ten şöyle rivayet edilmiştir: “Hz. Peygamber ilk zamanlar önce kurban keser, sonra da namaz kılardı. Daha sonra (Kevser suresindeki bu ayetle) önce namaz kılmak, sonra da kurban kesmekle emrolundu. İmam Katade’den de bu ayetin kurbanla ilgili olduğu rivayet edilmiştir.
2. Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) “Gücü olduğu halde kurban kesmeyen bizim mescidimize yaklaşmasın” sözü de gücü yettiği halde kurban kesmeyenin Müslümanlarla birlikte bayram namazına da katılmamasını ihtar etmek suretiyle yine kurbanın vacip olduğuna işaret etmektedir.
3. Yine Hz. Peygamber Efendimiz “Biz namaz kılmadan önce kurbanını kesen kişi kurbanını iade etsin…” buyurmuştur. Hz. Peygamberin namazdan önce kurban kesenin kurbanını iade etmesini emretmesi, kurbanın vacip olduğunu göstermektedir.
4. Ayrıca İbn-i Ömer (r.a.) şöyle buyurmaktadır: “Hz. Peygamber Medine’de kaldığı on yıl boyunca (her sene) Kurban kesmiştir”
Kurban kesmekle ilgili emrin bulunduğu ayet-i kerime ile kurban kesmeyeni şiddetle kınayan hadislerden; özellikle de Hz. Peygamberin on yıl boyunca kurbanı hiç terk etmemiş olmasından kurbanın vacip olduğu hükmü çıkmaktadır.