MÜSLÜMAN’IN GÜVEN SORUNU

Muharrem Günay SIDDIKOĞLU

 

Başta namaz olmak üzere dini vecibelerini yerine getiren bir mü’minin özü ile sözü, görüntüsü ile davranışları uyumlu olmalıdır. Bu günkü Müslüman’ın en büyük problemi de özü ile sözünün, görüntüsü, şekli ve şemali ile yaşantısının davranışlarının bir olmamasıdır. Aşağıdaki hikâye bu duruma son derece uygun bir hikâyedir:

 

Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman dervişi hemen huzuruna çağırtır ve ona sorar;

- Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?

Derviş kendini şöyle savunur:

- Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o sırada kanadı kırıldı.

Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve şöyle der:

- Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın o sana sinsice yaklaşmamış. Sen kendini savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun.

Kuş’un kendini savunması Hz. Süleyman’ı da şaşırtır:

- Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.

Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister ve:

- “Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.

Ancak bu emre kuş itiraz eder:

- “Efendim, sakın böyle bir şey yaptırmayın” der.

“Neden” diye sorar Hz. Süleyman.

Kuş nedenini şöyle açıklar:

Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi bunun üzerindeki derviş elbisesini çıkartın, sakalını da kesin ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.”

Bu durumu Derviş Yunus da:

Dervişlik olaydı aba ile hırka biz de alırdık otuza kırka” dizeleriyle çok güzel bir şekilde açıklar.

Mü’minin özü ile sözünün doru olmasına ve güvenilir olmasına dikkat çeken Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:

“Kişinin namazına, orucuna bakmayın; konuştuğunda, doğru konuşup konuşmadığına, kendisine emniyet edildiğinde, güvenilirliğini ortaya koyup koymadığına; dünya kendisine güldüğünde, takvayı elden bırakıp bırakmadığına (menfaat anındaki tavrına) bakıp öyle değerlendirin.” (Kenzul-Ummal, h. No: 8435)

”Güvenilir olmayanın dini olmaz.”

Peygamber efendimiz: “Vallahi mümin olamaz, vallahi mümin olamaz, vallahi mümin olamaz” buyurdu. Kendisine: “Ey Allah’ın Resulü, kim mümin olamaz?” denildi: “Zulüm ve şerrinden komşusu güven içerisinde olmayan kimse” buyurdu.” (Buhari, Kitâbu'l-Edeb: 29, Tecrid no: 2019)

Bu hadisi şeriflerde de görüldüğü gibi mü’min her konuda kendisine güvenilen ve çevresine güven veren, özü ile sözü, şekli ve şemali ile yaşantısı ve davranışları bir olan insan olmalıdır.

 

Muharrem Günay SIDDIKOĞLU

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.