Müstehap, dinde yapılmasında sevap olan işler demektir. Sevgili Peygamberimiz “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin” buyurmaktadır. Bu bakımdan bizim dinimiz kolaylık dinidir. Kimseye taşıyamayacağı bir yükü yüklemez. Bu bakımdan Peygamber Efendimizin oruç tutmayı da kolaylaştıran bir takım tavsiyeleri olmuştur. Bunlar, sahur yapmak ve sahuru son ana kadar uzatmak, iftar vakti gelir gelmez hemen iftar etmek, varlıklı kimselerin durumu iyi olmayanlara iftar yemeği vermesi gibi şeylerdir. Yine iftar ederken dua etmek te sünnettir.
Sahur Yapmak
Sahur, İkinci fecirden az önceki vakit olan seher vaktine kadar yenilen yemek demektir. Sahura kalkmakla hem bir sünnet yerine getirilir hem de yenilen yemeklerle ve içilen şeylerle tutulacak oruç için enerji toplanmış olur. Sahur yemeğini mümkün olduğunca gecenin son vaktine kadar geciktirmek daha uygun olur. Sahura kalkmak hiç olmazsa bir yudum su içmek lazımdır. Sevgili Peygamberimizin Sahura kalkmayı teşvik eden birçok hadisi vardır:
“Oruç tutmak isteyen sahurda bir şeyler yesin.”(Müsnet 111, 367,379),” Sahura kalkın, çünkü sahur yemeğinde bereket vardır.”( Buhari,”Savm”,20,Müslim,”Siyam”,45”) “Sahur yemeği ile gündüz tutacağınız oruca ve öğle üzeri uykusuyla da (kaylûle) teheccüt namazına kuvvet kazanın” ( İbn. Mace,”Sıyam”, 29 )
İftarı Hemen Yapmak
Peygamberimiz, sahuru mümkün olan vakte kadar tehir etmeyi teşvik ettiği gibi iftarın da vakit girer girmez yapılmasını teşvik etmiştir. Bu teşvikten maksat ibadeti kolay hale getirmektir. İftar vakti gelince yemeğe oturmadan namaz kılmak isteniyorsa yine de biraz su ve hurma ile orucu açıp, ondan sonra akşam namazını kılmak daha yerinde olur.
Cenab-ı Hak, “Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz, muhakkak ki Allah israf edenleri sevmez.” buyuruyor. Bu bakımdan iftar vaktinde israf derecesinde aşırı, yemek içmek, mideyi aşırı bir şekilde doldurmak İslam’ın ve oruç’un özüne ters düşer. Oruçtan maksat, mideyi aç bırakmak, heva ve havasatı kırmak ve böylece nefsi, takvaya alıştırmaktır. Bu orucun başta gelen hedefidir. İftarda mideyi tıka basa doldurmak bu hedeften sapmak olur. Bu nedenle iftarda ölçülü olmakta ve az yemekte fayda vardır. İftarda hurma ile, hurma yoksa su ile oruç açmak sünnettir.
Dua Etmek
Oruç açılırken dua etmek sünnettir. Herkes içinden geldiği gibi duasını ve şükrünü edebilir. Örnek olarak şöyle dua yapılabilir:
“Ya Rabbi! Senin rızanı kazanmak için oruç tuttum ve yine senin rızanı kazanmak için senin verdiğin rızkla orucumu açıyorum. Hamdolsun verdiğin nimete, sağlık ve afiyete! .Ey lütuf ve ikramı bol olan Allah’ım! Bizi bağışla. Âmin!”
İftar Yemeği Vermek
Varlıklı kimselerin, özellikle durumu iyi olmayan kimselere iftar yemeği vermesi güzel ve sevabı çok olan bir davranıştır. Peygamber Efendimiz, “Oruçluya iftar ettiren kimse, oruçlunun sevabında bir eksilme olmaksızın, oruçlunun alacağı kadar sevap alır.” (Tirmizi. “Savm”, 82, İbn Mâce, “Sıyam”, 45) buyurmuştur. İftar yemeklerini lüks otellerde vermekten ve zengin yemekleri haline getirmekten kaçınmak gerekir. Bir takım İslami cemaatler ve bazı siyasi partiler mübarek Ramazan ayında lüks otellerde ve israf içerisinde ve özellikle hali vakti yerinde olanlara iftar vermektedirler. Bu iftar gösterişten, riyadan başka bir şey olmayıp, sevaptan çok günaha girmeye vesile olur.
İslam’da “Ameller niyetlere göredir.” Eğer verilen iftarın niyeti Allah rızasını kazanmak ve fakirleri doyurmak değilse sevap kazanmak şöyle dursun insanı yığınla günaha sokar.
Kur’an Okumak
Ramazan ayında fırsat buldukça Kur’an okumak gerekir. Kur’an en büyük zikir ve Allah’ın lafzı olması bakımından, kulun Allah’ı ile randevusuz, aracısız buluşması ve konuşmasıdır. Kur’an okurken, meal ve tefsirini okumaya ve Kur’an-ı anlamaya özel çaba harcamak gerekir.
Keffaret Orucu
Ramazan ayında bilerek bir şey yiyen, içen ve cinsel ilişkide bulunanların hem kaza hem de kefaret orucu tutmalarının gerektiğini belirtmiştik.
Cinsel ilişkide kadın erkeğinin zoruyla mecbur kalarak bu işi yaptıysa sadece o günkü orucu kaza eder. Cinsel ilişkide mutlaka erkek için kefaret gerekir çünkü ilişkide erkeğin isteksiz olması ve cinsel birleşme yapmaya mecbur kalması sertleşme gerçekleştiğinden söz konusu değildir.
Kefaret için genel olarak bir gün kazadan sonra üst üste iki ay 60 gün oruç tutarız ya da 60 fakiri bir gün veya bir fakiri 60 gün doyururuz. Hanefi âlimlerine göre esas olan 60 gün oruç tutmaktır. Bu mümkün olmazsa 60 fakir doyurulabilir.
Fidye
Fidye yoluyla oruç borcundan kurtulmak, devamlı hastalık ve yaşlılık sebebiyle oruç tutamayanlara mahsustur. Devamlı hastalık ve yaşlılık sebebiyle oruç tutamayanlar fidye verirler. Oruç fidyesinin tutarı, fıtır sadakasının tutarına denktir. Günümüzde firenin (sadaka-ı fıtr) miktarı kolaylık olsun diye, buğday, arpa, üzüm ve hurma cinsinden para olarak yetkililer tarafından her yıl ilan edilmektedir.
Tutulmayan orucun fidyesi birçok yoksula paylaştırılarak verilebileceği gibi, bir yoksula da verilebilir. Fidye Ramazanın başında ve sonunda verilebilir, başında vermek daha uygundur.
Oruç tutamayacak derce de ağır işlerde devamlı çalışanlar da fidye verebilirler.
Iskat-ı Savm
Mükellefin oruç burcunun vefatından sonra fidye ödenerek düşürülmesi (ıskat-ı savm): Sağlığında mazeretli veya mazeretsiz olarak oruç tutmamış ve kaza etmemiş kimse adına vefatından sonra fidye verilmesidir. Sağlığında iken oruç borcu olanın ölümü üzerine bu borcunu yerine getirme imkânı ortadan kalktığına göre vasiyet etsin veya etmesin varisleri tarafından tutamadığı her oruç için bir fidye verilerek borçtan kurtarılması mümkündür.
Muharrem Günay SIDDIKOĞLU