ÜÇ AYLAR

Muharrem Günay SIDDIKOĞLU

 

Halk arasında üç aylar olarak bilinen, Recep, Şaban ve Ramazan ayları, Rahman, Rahim ve keremi bol olan Rabbimizin biz Müslümanlara ikram ettiği pek bereketli ve feyizli bir zaman dilimidir. Bu mana mevsiminin dinimizde bil hasa biz Türkler arasında apayrı bir yeri vardır.

Sevgili kardeşlerim nasıl ki mekânlar içerisinde farklı mekânlar varsa zamanlar içerisinde de farklı zamanlar vardır. Cuma günü Müminlerin haftalık bayramıdır. Geceler içinde kadir gecesi 364 günden, Aylar içinde Üç Aylar diğer aylardan, Üç Aylar içerisinde de Ramazan ayı diğer iki aydan daha hayırlıdır. Sevgili kardeşlerim farklı mekânlar ve farklı zamanlar farklı insan, farklı Müslüman olmak içindir. Bunun şuurunda ve dikkatinde olalım ve bu farklı zamanları farklı şekilde değerlendirelim, feyiz ve bereketinden istifade edelim.

“Recep” kelime olarak “Tercip” mastarından türemiştir ki tazim ve hürmet manasına gelir. Bu ayada tövbe edenlere rahmet yağdığı ve ibadet işleyenlere nûr indiği için “ASAP” adı da verilir.

Rivayetlere göre, Recep, suyu sütten ak, baldan tatlı ve buzdan soğuk bir cennet nehrinin adıdır. Bu sudan sadece Recep ayında oruç tutanlar içebilir. (İ.Gazali, mükâşefetü’l Kulûb/551)

Nitekim Sevgili Peygamberimiz: “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan ümmetimin ayıdır” buyurmuşlardır. Ayrıca Peygamber Efendimiz Recep ayına girince. “Ey Allahım, Recep ve Şabanı bize mübarek kıl; bizi Ramazan’a eriştir” (A. b. Hanbel, “Müsned”, 1, 259) diye dua ederlerdi.

Recep ayı Cahiliye devri Arpaları’nca da kutsal sayılır, bu ay girer girmez, Araplar arasındaki kavgalar, savaşlar, baskın ve çapulculuk gibi kötü şeyler yasaklanırdı.

Birbirleriyle dövüşen, ömürlerini kabile savaşları ve kan davaları ile geçiren Araplar Recep ayına girer girmez silahlarını bırakır ve zırhlarını çıkarırlardı. Hatta babasının katilini öldürmek üzere atına binen ve onu takibe çıkan bir adam bile Recep ayı girer girmez, babasının katiliyle karşılaş sa bile onu görmezlikten gelirdi. Recep ayının hürmetine ona saldırmaz, bu işi tâ Ramazan sonuna bırakırdı. Herkes bu ayda kendisini emniyette ve huzurda hissederdi. Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları Araplar tarafından “Haram Aylar” diye bilinen aylardır. Araplar bu aylarda savaş yapmaz, kan dökmezlerdi.

Üzerimize İslam güneşi doğduktan sonra bu aylara izzet ve ikram daha da artırıldı.

Recep ayının ilk perşembeyi Cumaya bağlayan gecesi “REGAİP KANDİLİ”dir. Regaib, kelime olarak, rağbet olunan, değer verilen şey ve büyük ikram anlamlarına gelmektedir.

Deylemi’nin rivayetine göre Hz.Aişe (R.A) şöyle buyurmuştur: “Peygamberimizi ‘Allah şu dört gece de rahmet yağdırır; Kurban bayramı gecesi, Ramazan bayramı gecesi; Şaban ayının on beşinci gecesi (Beraat kandili), ve Recep ayının birinci gecesi (yani Regaip kandili)’ buyururken işittim.”( İ.Gazali, Mükâfeşet’ül Kulûb/552 )

Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor:

“-Beş gece vardır ki, Allah o geceler içinde kendisine yapılan duaları mutlaka kabul eder: Recebin ilk gecesi, Şabanın on beşinci gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı geceleri” (İ.Gazali, A.G.E./ 553 )

Bu mübarek gecede çokça tövbe ve istiğfar etmek, nafile ve kaza namazlarımızı kılmak, Kur’an okumak, aile fertlerimizi sevindirmek, büyüklerimizi ziyaret etmek veya uzakta iseler telefonla onların kandillerini kutlayarak geçirmekte ayrıca sadaka vermekte büyük faydalar vardır. Bilhassa fakirleri, kimsesizleri, yaşlıları sevindirmeye azami gayret gösterelim.

Recep ayı, Regaip kandilinden sonra ayrıca Miraç Kandili ile şereflendirilmiş bir aydır. Recebep’in 27. gecesi Miraç, Şabanın 15. gecesi ise Beraat Kandilidir. Ramazanın 27. gecesini de “Bizzat Kur’an-ı Kerim’de “leyletü’l Kadri hayrün min elfi şehr” “O Kadir gecesi ki bin aydan daha hayırlıdır” denen, Kadir Gecesi olarak kutlamaktayız.

Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şeriflerinde:

“Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geri dönmez: Recebin ilk gecesi, Şabanın yarısında olan gece (Beraat Kandili), Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban bayramı geceleri” buyurmuşlardır.

Cenab-ı Allah, zaman zaman kendisini unutan, nefsinin esiri olan biz kullarına bazı fırsatlar vermiştir. “İnsan” sözcüğü ile “Nisyan-Unutmak” sözcüğü aynı kökten gelir. “Hafıza-ı beşer nisyan ile maluldur” diye boşuna denmemiştir. Unutmak dünya işleri ile ilgili olunca o kadar önemli değildir. Fakat kulluk ve kulluğun gerekleri ile ilgiliyse Allah korusun bizi felakete götürür. Bu aylar, unutkanlıktan, gafletten kurtuluş için birer fırsattır. Bu ayları unutmayıp, bu aylarda farklı olmaya ve diğer aylardan farklı bir şekilde yaşamaya gayret gösterelim. Recep ve Şaban’la temizlenip, Ramazanla inşallah kurtuluşa erelim.

 

Muharrem Günay SIDDIKOĞLU

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.