Durmadan saldırıyorlar; sanırsınız ki düşmanlarıyız!
Sonra da kendilerine Ülkücü diyorlar…
Madem öyle, geliyorum!
“Kaça satıldınız? Ne vaat ettiler?” diyorlar…
Kendileri ağızlarına geleni yazıyor, biz yazınca küfrün bini bir paraya…
Demokrasi ve hürriyet sadece kendileri için…
Madem öyle, geliyorum!
“Yaban”dan gelenden Bozkurt olmaz, Asena hiç olamaz deyince deliriyorlar…
“Biz sadece Devlet Beye inanıyoruz” deyince çıldırıyorlar…
12 Eylül öncesi Hergün’de de gönüllü yazıyorduk, Töre ve Hisar’da da… Hiç karşılık beklemedik… Memur maaşından kesip Türk milliyetçiliği uğruna Burak Aylık Fikir Dergisi’ni çıkarmıştık. 12 Eylül gecesi elimizde kaldı yüzlerce dergi…
2000’li yıllarda Yeniçağ’da yazdık bir süre… Kovdular, bir kör kuruş ödemediler, yazı arşivimizi bile sildiler. Şimdi bize kaça satıldınız diyor arsızlar…
Hani Ablalarının İzmir mitingi için “100 bin lirayı ben verdim” havası attı ya…
İzmir’de yayınladığımız Yeni Manşet’e, seçimlerde İzmirli Abilerinden destek istediğimizde “Ulusal basın ile çalışacağım” lafını da duyduk, ilçelerde yayınladığımız MHP’li bültenlere iltifat edilmediğini de gördük!
Şimdi Ülkücülerin tek gazetesi –beğenirsiniz beğenmezsiniz- Ortadoğu’da günlük köşe yazıyoruz, bu “kutlu davanın gönüllüsü” olarak…
Bize iftiranın, hakaretin bini bir paraya…
İnternetin kahpe, sinsi, kalleş dünyasında sahte isimlerle, künyesiz haber siteleriyle saldırıp duruyorlar…
Ellerinde bolca besili haber siteleri, İblis’i bile kıskandıracak troller…
Biz bir başımıza, günlük hayat telaşından fırsat buldukça fikir beyan eden yalnız adam…
Kendi mütevazı bilgisayarımızda, hakaret etmeden fikir beyan edince…
Biz iki satır yorum yazınca “Yaşından başından utan!” öyle mi?
Madem öyle, geliyorum!
Ne Genel Merkez’de abilerimiz, ne de şatafatla döşenmiş büromuz var.
Ne Bahçeli ile gösterişli “pozlarım”, ne de kaynağı belirsiz keselerden “yedirip içiren ağalarımız” var…
3-5 kişilik kalabalıklar görünce “Ülkücü Ülkücünün kardeşidir” lafazanlığı, gece karanlığında internetten bolca küfür etme ahlaksızlığı öyle mi?
Madem öyle geliyorum!
Biz Bahçeli’ye ne “Başbuğ” dedik, ne de taptık! “Emaneti” ileriye taşımak için şimdi hop hop zıplayan delege efendilerin seçtiği Genel Başkanı “lider” belledik!
1 Kasım sonrası kazan kaldıran Yeniçerilere “hop!” deyince, “Onları vekil yaparken, Meclis Başkan Vekili seçerken neredeydiniz?” yaygarası koparan muhterislere sadece kalem oynatınca sövüyorlar.
“Yahu bir Ülkücü, nasıl bir DYP’liyi, ANAP’lıyı, AKP’liyi Genel Başkan seçmeye kalkar?” diye sormamızı bile istemiyorlar; “MHP bir davanın siyasi kuruluşudur, salt iktidar için davanın liderliğini bir ‘yaban’a satamazsınız” dedikçe, “19 yıldır partiyi eritti” diyorlar; “O MİT ajanı” diyorlar, “AKP ile anlaştı” diyorlar, “Ülkücüleri pasifize etti” diyorlar…
Madem öyle, geliyorum!
Birilerinin Otel salonlarında düzenlediği iftarı, “İl teşkilatımızın iftarı” diye yutturmaya kalkan vicdansızlığı; şehit cenazesini bile salya sümük istismar etmeye kalkan riyakârlığı; Abla ve Abilerinin çevresini saran rantiyeciliği yazınca “hain”iz öyle mi?
Başka çeşmelerden abdestliye “Başbuğ” ve “Anatürk” diyecek kadar şuursuz, “Asena” diyecek kadar kültürsüz, HDP ile koalisyon kurmayan Bahçeli’yi “HDP’nin gerisinde kalmakla” suçlayan beyinsiz nasıl Ülkücü olabilir deyince “Genel Merkezi tanımıyoruz, 19 Haziran’da Esenboğa’dayız!” öyle mi?
Madem öyle, geliyorum!
Bakalım şu Gürcistan kaçağı adamın otobüslerinde seyahatiniz nasıl?
Bakalım şu kaldığınız otellerin rahatı nasıl?
Bakalım şu rızıklandığınız menülerde neler var?
Bakalım şu ağabeyleriniz kendini Ülkücü diyenlere nasıl davranıyor?
Bakalım şu Abla ve abileriniz nelerle aldatıyor, paradigmayı nasıl değiştirecek?
Bakalım iftarda PKK sevicisi Grup Yorum’u dinlemek nasıl bir keyf?
Bakalım “O an geldi” diyen sözde Ülkücülere ne vaat edecekler, nasıl iktidar olacaklar?
Bakalım dün Bahçeli’nin elini öpüp bugün cukka peşine düşen tetikçi kalemşörler hangi taklaları atıyor?
Bakalım Devlet beyi öve öve bitiremeyen abla ve abileri, koltuk için meydanlarda Başbuğ’a yaptıkları gibi Bahçeli’yi nasıl hançerleyecekler?
Bakalım Abla ve Abileriniz hangi ağababalarının kesesinden Ülkücü avına çıkmış?
Bakalım görevden alınan hangi il ve ilçe başkanlarına neler bahşedilmiş?
Bakalım MHP düşmanı medyada 1000 delegemiz var diyenler, Esenboğa’da kaç delegeyle korsan kongre yapacak?
Bakalım Genel Başkan olmadan korsan kongre nasıl başlayacak?
Yoksa siz başka bir partiye mi taşınacaksınız ağalar?
Haydeee… 19 Haziran’da Esenboğa’ya gelecektik…
Olmaz bu iş gardaş… Yaban DYP veya AKP kongresine gidiyor gibi hissettik!
Olmaz gardaş… Lidersiz kongre olmaz!
“Bahçeli olursa oy vermem” diyen devşirmelerle olmaz!
Madem öyle gelmiyorum be gardaş!
Zaten oy vermemişlerdi, başka koltuklara meraklıydılar…
Gelmiyorum gardaş!
Bizim kongremiz 10 Temmuz’da Arena’da… Buyurun gelin!
Öyle otobüslerimiz, otellerimiz, menülerimiz, tetikçilerimiz falan da yok!
Bu dava, başından beri gönül eri Türk milliyetçilerinin ve Ülkücü Hareket’in omuzlarında yükseldi, mücadele etti, sizinki gibi sermayenin, medyanın, cemaatin vesayetinde hiç olmadı!
Bu hayatta “vefa” ve “sadakat” diye bir şey var, unuttunuz mu Yeniçeriler?