“MHP şühedanın yadigârı, Türk milletinin hizmetkârı, ecdadın varisi, Türk tarihin asli mirasçısıdır; boyun eğmeyecek, işgal edilemeyecektir” demişti, ettirmedi!
O, darağacında ölümü korkutan Ülkücüleri hiç utandırmadı.
İlkokulda “yavrukurt”ken çekilmiş fotoğrafı olduğu anlatılır.
O, hep sessizce ve sağlam ilerledi, tavizsiz!
Hiç yalpalamadı…
O, tam 50 senedir Ülkücü Hareket’in emrinde…
1967’de Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde öğrenciyken Ülkü Ocağı’nı kurarak kutlu davaya hizmete soyunmuştu.
Resmî olarak MHP’yi omuzladığından beri de yirmi yıl geçmiş…
6 Temmuz 1997’de de MHP’ye Genel Başkan seçimiyle bitip tükenmeyen bir mücadelenin içinde…
Partisiyle birlikte Türkiye ve Turan’ın da yükü omuzlarında…
Hatta İslam dünyasının da…
Yıllarca FETÖ’den uzak durdu, irtibatı olmadı. Bu şer cephesi ile ilgili sık sık uyardı ama dinlemeyen AKP’nin başına 15 Temmuz’da kocaman kaya düştü.
Ankara’da demokrasiye ilk sahip çıkanın O olduğunu malum medya hep görmezden gelse de…
Kahpeliğin darbesine Türkiye’de ilk karşı koyan Devlet Beydi yine…
Oysa O, 12 Nisan 2016’da “Bunlar kırk fırın ekmek yeseler, ağızlarıyla kuş tutup dağları titretseler yine de MHP’yi kafalarına göre tanzim edemeyeceklerdir. Bizim paralele teslim edecek bir partimiz yoktur” demişti.
O’nun liderliğinde, ne Meclis dışındayken ne Meclisteyken MHP hiç gündem dışı kalmadı.
Şimdi içeriden ve dışarıdan saldırılar sürüyor.
Hem davası hem kendisi hedefte!
Hepsi de iyi biliyor ki, O varken “Devlet Aklı” hâkim kılınır.
Mesela, uyarmış, “Kerkük Türk’tür, Türk’ün öz yurdudur. Türkmeneli Türk milletinin cümle kapısıdır. Şayet kırılırsa Anadolu toprakları hepimize dar edilir” demişti haklı çıktı.
*
Devlet Bey, “dünya malı” ile işi olmayan adamdır, aksine mal varlığını, bu uğurda harcamaktan çekinmediğini biliyoruz.
Söz gelimi milli menfaatlerimiz uğruna Ermeni meselesi için cebinden para harcamaktan da çekinmez!
Zaten “Ben” kavramı lügatinde yoktur!
1980’lerde Ankara’da yüksek öğrenim gören her Anadolu delikanlısının elinden tutar, Türkiye genelinde Ülkücülerin üniversitelerde yer almasını sağlar…
O, ağabeydir, arkadaştır, hocadır hep…
Sonra rahmetli Türkeş Beyin bir talimatıyla akademik kariyerini bırakıp tamamen teşkilatın emrine hasreder mesaisini…
O’nun güvencesi, şu sözlerinde vücut bulur:
“Kimin aslı iyiyse tavrı sağlamdır; kötünün aslına kendi tavrı tanıktır. Aslımız da, neslimiz de sağlamdır.”
Kolay kolay yazarla, sanatçıyla, karikatüristle mahkemelik olmaz birileri gibi…
Şunu söyler devamlı:
“Allah başka keder vermesin, mühim olan millet ve vatan sevgisinden, bayrak aşkından, vicdan ve insanlık karnesinden kötü not alınmamasıdır.”
İnsanlığına kimse laf edemez!
Bunu hasmı da, rakipleri de hep kabul eder zaten…
Ameliyat olduğu dönemde sinsice sürdürülen saldırılara bile tahammül edebilmiş nadir bir insan…
Tam bir “ipek eldivende çelik yumruk”…
Sırdaş, ketum, mütevazı, adil, dürüst, namuslu, ahlak ve basiret sahibi, vicdanlı…
Yakın çevresi, babacan, nüktedan, güleryüzlü bir tavır sergilediğini sık sık görür.
Kindar falan değildir, hataları affeder.
Burada bir özelliğini daha hatırlatalım.
Seyahat ettiği yerde gözü hep Selçuklu eserlerindedir.
Anadolu’da “Selçuklu Türk’tür” çünkü!
*
Sert yüz hatlarının ardındaki sevgi ve merhametini gariplerden, mazlumlardan esirgemez.
Sık sık televizyonlarda özel otomobillerinde müzik dinlerken görüyor, Klasik Türk Müziği aşığı olduğunu biliyoruz.(*)
Tam bir kitap sevdalısı… Çok okuduğunu, 35-40 bin kitaplık geniş bir kütüphaneye sahip olduğunu da biliyoruz.
O’nun için “vefa” bir semt adı değildir. Kızılcahamam’daki Ülkücü Şehitler Abidesi, Etmesgut’taki İlbilge Hatun Erinçevi, Yağmur Damlası Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Kadın Hareketi Derneği ve Türk Akademisi Siyasi Sosyal Araştırmalar Vakfı (TASAV) bir borcun ödenmesidir…
Erinçevi’nin açılış törenindeki şu sözleri inancın, iradenin ta kendisi:
“Allah'a ne kadar şükretsek azdır ki, İl Bilge Hatun Erinç Evi'nin çimentosunda haksız kazancın en ufak lekesi yoktur. Haramın karartısı, usulsüzlüğün kırıntısı, yolsuzluğun esintisi, rüşvetin en ufak emaresi buranın yakının ya da uzağından bile geçememiş, geçemeyecektir.”
Ülkücü Hareket’in Lideri’nin “analiz gücü” müthiştir.
Bazıları farkında olmasa da, Türk milleti ile ilgili planları 3-5 aylık/yıllık değil, 50-100 yıllıktır…
Devlet ve parti malını korumaktaki hassasiyeti yüksektir. Her Ülkücünün hakkı olduğunu bilir çünkü…
O Devlet Bey…
Beşiktaş, hayatının renklerinden…
Lakin hiç özeline sokmaz kimseleri…
O, şimdi sınır dışı edilen Türkmen kızı Elif’i bağrına basan “dede”dir.
Şefkatli, merhametli, sıcacık bir yürek...
Ama Datça’daki yazlığına ne vakittir gitmiyor, bilmiyoruz…
Devlet Beyle, uzun zamandır planladığımız röportajı o yazlıkta yapmayı çok isterdik oysa. Ya da Çayyolu’ndaki Selçuklu mimarisinde tasarladığı evinde…
Bir fırsat olsa da, Bengütürk için “bir başına” hem çekim yapsak, hem de konuşsak…
İnşallah nasip olur…
Ülkücü Hareket’e tapulu MHP’yi kaçak araziye yapılmış gecekondu sanıp kazma kürekle yıkmaya gelenler, boylarının ölçüsünü alıp gittiler.
Nice yıllara Devlet Bey, yüzün hep gülsün!
(*) Türkmen Beyi Devlet Bahçeli, Oğuzhan Cengiz, Bilgeoğuz Yay. 2014.