Daha önce de yazmıştık. (1) Her ne kadar Millî Savunma bakanı İsmet Yılmaz, “Ben askerin bakanıyım” dese de... İthal sivil Numan Kurtulmuş, âdeta hükümetin “Umut tacirliğinden sorumlu bedelli askerlik” bakanı. Sık sık “bedelli” lafları edip binlerce kaçağı ümitlendirir. Umut tacirliği, aldatma, yalan, oyalama politikalarının ana çizgisi... Genel Başkan değişse de aynı politika devam ediyor. Osmanlıcı ya, mehter takımı gibi bir ileri iki geri... Dün ak dediğine bugün kara diyen, unutan parti AKP. Has Parti’ye kilit vurup AKP’ye kapılanan Kurtulmuş, geldiğinden beri bedelli askerlik ile yatıp kalkıyor: “Türkiye'de askerlik sisteminin bir revizyona ihtiyacı var. Nitelikli uzmanlardan oluşan, yüksek teknolojiyle donanmış ve yüksek savunma kabiliyeti olan bir ordu gereklidir. Bu çerçevede yüz binlerce gencimizi uzun sürelerle silah altına alma ihtiyacı kalmaz ve gençlerimiz için askerlik süresi kısaltılabilir!” Âdeta “ordu iyice dejenere olsun, gençler askere gitmesin, kaçak, bakaya duruma düşsün” diye uğraşıyor. Çıktı çıkacak derken padişah gene kafa karıştırdı. Üstüne bir de fırça atmaz mı? “Nedense birileri sürekli bedelliyi kaşıyor!” Yahu kör müsün, kaşıyan seninkiler... 2011’de önce “Adil değil, parası olan var, olmayan var, buna inansaydık çoktan uygulardık. Gerekirse referanduma taşır, halkın fikrini alırız” diyen Padişahtı! Sonra bedelli kanunu çıkaran Padişah... Geçen Mart’taki seçimde, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de bedelli sömürüsü sürdü. Daha geçen Temmuz’da “Gündemimizde böyle bir şey yok” diyen de Padişah’tı. Bedelli umudunu Padişah vermişti: “Bedelli askerlik noktasında bekleyen sayısının 800 bin civarında olduğu söyleniyor. Seçimlerden sonra atılması gereken adımları atar, Genelkurmay Başkanımız, Savunma Bakanımızla gerekli görüşmeler sonunda bir neticeye varırız.” Sonra, “askerin bakanı” Yılmaz’dan, “Başbakan'ın Cumhurbaşkanlığı görevine başlamasının ardından ele alınacak ilk konular arasında bedelli askerlik var” açıklaması! Yalaka basında hesap yapılıyor: “Yaş 30 olursa 400 bin, 29 olursa 450 bin, 28 olursa 534 bin, 27 olursa 600 bin, 26 olursa 750 bin, 25 olursa ise 1 milyon kişi uygulamadan yararlanabilecek” İş, Bakanlar Kurulu ve TBMM’nin işi ama Padişah karar verecek! İşin ucunda oy var ya, CHP’liler bile bedelli tasarısı verdi. AKP’li Elitaş ise daha vahim konuştu: “TSK, Milli Savunma Bakanlığı bedellinin olmayacağını dile getiriyor. Onlar görüşlerini bildirir siyasi irade ise son noktayı koyar.” Bir ay önce Akdoğan bile, “Bakanlar Kurulu Toplantısı’nda konunun gündeme gelebileceğini ve bedelli askerlik şartlarının açıklanabileceğini” ifade etmedi mi? Ekim’de, “TSK, MSB’de bildiğim kadarıyla bu konuyla ilgili bir takım çalışmalar var” diyen Kurtulmuş değil miydi? Sonra 14 Ekim’de Davutoğlu, “Böyle bir konjonktürde bedelli askerlik mümkün değil. Fakir çocuğunun askerlik yapması, zengin çocuğun bedel ödeyerek askerlik yapmaması olmaz." dememiş miydi? Demişti ama iki gün önce Filipinler’den dönerken “Bedelli askerlikle ilgili değerlendirmelerimiz sürüyor” açıklaması yaptı. Bir öyle, bir böyle... Adama, zamana ve mekâna göre siyaset! Şimdi biri “var”, biri “başbakan bilir”, biri “bunu kaşıyıp durmayın” dediğine göre, yılbaşından sonra seçime yakın bedelli askerlik çıkacak demektir! Tam da bu kargaşada, BBP’li Destici işin rengini değiştiren çok iddialı bir lâf ediyor: "Bölgedeki gençlerimiz, PKK dağa çıkarabildiklerini dağa çıkarmakta, dağa çıkaramadıklarını KCK yoluyla şehir yapılanmasında kullanmakta, geri kalanların da askere gitmemesi için ciddi bir baskı yapmaktadır. Çözüm sürecinde yapılan müzakereler kapsamında bedelli askerlik yumuşatılacak, yani önce kamuoyunda konuşturulacak ve çözüm süreci içerisinde bölgenin gençlerinin askerlikten muaf tutulması konusu önümüzdeki dönemde gündeme getirilecek. Bahsedilen 800 bin asker kaçağının ne kadarı bölgededir ya da ne kadarı bölge nüfusuna kayıtlıdır?" Güneydoğu’yu PKK’ye terk ettiklerine göre, oturup düşünmek gerek... “Şeref”i Oslo’da pazarlayanlar, bedelli askerliği de söz konusu edebilir... Padişah her dediğinin tersini yapar çünkü... “Şu anda bunun artıları var eksileri var, böyle bir dönemin içindeyiz. Bunlar doğru yaklaşım tarzı değil. Burada TSK’nın kanaatini bir kenara koymak da mümkün değil. Cumhurbaşkanı olarak ben de bu olayın artı ve eksilerini ilgili mercilerle değerlendirerek karar vermek zorundayım. Sırtımızda ağır bir küfe var.” diyor şimdi. O “ağır küfe” yeni mi aklına geldi Bay Tayyip? Burada belki kızacaksınız, peki Devlet Bey’e ne demeli? Bedelliyi destekleyen MHP, bundan vazgeçmeli... Halk arasında zengin fakir ayırımı hızla yayılırken, çevremiz ateş çemberi iken ve “Askerlik ve Ordu” kavramı bu kadar yara almışken bedelliye destek olamazsınız! (1) https://www.ulkucumedya.com/askerlikte-bedelli-sarlatanligi.html Mustafa ÖNDER [email protected]