ASENA VE BOZKURTLARA SELAM OLSUN!

Mustafa ÖNDER

 

Merhaba,

Fatmalar, Ayşeler, Elifler, Güller, Ayçalar, Edalar, Nazanlar, Afetler, Nalanlar, Aybikeler, Sevimler, Selmalar, Haticeler, Binnurlar, Nilüferler, Güneşler, Cerenler, Ezgiler... Merhaba Asenalar!

Merhaba,

Muratlar, Aliler, Mehmetler, Buraklar, Çağrılar, Hasanlar, Mustafalar, Canlar, Asımlar, Polatlar, Cengizler, Kemaller, Alparslanlar, Dündarlar, Gökalpler, Tarkanlar, Hüseyinler, Fıratlar, Dursunlar... Merhaba Bozkurtlar!

Selam olsun Bilge Kağan’ın torunlarına, selam olsun Mustafa Kemal’in güvendiklerine, selam olsun Başbuğ’un emanetçilerine!

Selam olsun, Ata’nın “yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir” dediği Türk milletinin yiğit çocuklarına...

Ata’nın "Dünya yüzünde, ondan daha büyük, ondan daha eski, ondan daha temiz, bütün insanlık tarihinde görülmemiş” Türk milletinin istikbali mümtaz gençliğine, Arif Nihat Asya’nın “Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştaki” Asenalarına, Bozkurtlarına selam olsun!

Ey ümidim, istikbalim, istiklalim, cumhuriyetim, dilim, sanatım, ilmim ve kültürüm sevgili Türk Gençliği!

13 senedir, sizin üzerinizden “eğitim” ve “rejim” tezgâhları kurduklarını, imkânsızlıklarını aşmak için ailenin fedakârlığı ile gidebildiğiniz dershanene nasıl göz diktiklerini, güzelim Türkçe’ni öğrenemeden İngilizceye, Arapçaya, Kürtçeye nasıl yönlendirildiğinizi, bilgisayar diye oyuncak tabletleriyle nasıl oyalandığınızı, sınavdan sınava nasıl koşturulduğunuzu, ÖSYM’de çevrilen fırıldakları yakından gördünüz!

Rüşdünü ispatlayacak çağa eriştiniz, medyayı, İnterneti büyüklerinden iyi kullanıyor, kimin nerelerde kime oyunlar oynadığını çok iyi görüyorsunuz!

Birkaç senedir size Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlatmıyorlar; kardeşlerinize Andımız’ı okutmuyorlar; lisedeki arkadaşlarınıza “dindar” olacaksın diye tutturdular; ağabeyinizin, ablanızın okuduğu liseleri hallaç pamuğu gibi attılar!

Gittiğiniz üniversiteleri nasıl karıştırmaya çalıştıklarını, Cumhuriyeti, anayasayı, laikliği, hukukun üstünlüğünü, yargıyı, asker ve polisin nasıl itibarsızlaştırıldığını, vatanın nasıl dilim dilim bölünüp ona buna üs yapıldığını, bu toprağın nimetlerinin nasıl birilerine peşkeş çekildiğini, nasıl yolsuzluklara, hırsızlıklara kılıflar bulduklarını, kara madendeki işçinin çilesinin nasıl saraylarda şatafata dönüştüğünü en iyi siz görüyorsunuz akıllı cep telefonundan...

Rüşdünüzü ispatladınız, rezil sermayenin cebine konan banka kartlarından nasıl nemalandığını, telefonunuzdaki kontürle, internet bağlantınızla nasıl oynadıklarını gördünüz; lisede ve üniversitede “para” ile nasıl adaletsiz bir eğitim alındığını gördünüz; ana-babanızın sizi okutmak için nasıl çırpındığını gördünüz!

Kısa yoldan ya öğretmen, ya polis ya da memur olup kısa yoldan ekmek tutmak için çabaladınız; ya ihtirasları uğruna polis kolejlerini kapattılar, sokakta kaldınız ya da KPSS’de akıttığınız terini hiçe sayıp yerinize torpille birilerini aldıklarını gördünüz!

Fişşek gibisiniz, damarlarınızda deli bir heyecan koşturuyor, imkân, fırsat, teknoloji, bilim, sanat, sanayi ve atılım bekliyorsunuz! Üniversitelerden Fen bilimlerini kaldırıyorlar, gördünüz; şükür ki Allah’ı, Kur’an’ı, Peygamberini tanıyorsunuz, imanınız Mehmetçiğin şahsında sembolleşir; vatan sevginiz meydanlarda bayrak bayrak dalgalanır; bebek katilleriyle pazarlıkları sizden gizleyemezler, internette yüzlerine çarparsınız; iyi biliyorum, Atsız’ın dediği gibi, “Gittikçe uyanan milli şuur karşısında gafiller ve hainler, Türk milletini daha çok aldatamayacaklar, Kızılelma’nın yolunu kapatamayacaklardır!”

Hangi medya organları ile propaganda yaparlarsa yapsınlar, hangi gazetelerde hangi satılık kaleme ne yazdırırlarsa yazdırsınlar, hangi faniyi tanrı vasfıyla şişirirse şişirsinler, aklınıza, kalbinize, tazecik beyninize, ilminize ve damarlarınızdaki “asil kan”a güveniyorum, hepsini alt edecek güçtesiniz!

Sizi gözümüz gibi sakındık, bölücünün, eşkiyanın karşısında sokaklardan koruduk, elinize silah değil kalem vermek için didindik, hürriyeti, bağımsızlığı aşılamaya çalıştık, adaleti, merhameti, şefkati belletmeye çalıştık!

Ey Türk Gençliği,

“Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan’dan”... Sana selam getirdim, “Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu şey, müspet ilimdir” diyen Atatürk’ten...

Sana selam getirdim, “Bizim ülkücülüğümüz, daima gerçekçi olmayı ve girişilecek faaliyetlerde Türkiye’yi hiçbir zaman tehlikelere, risklere, maceralara sürüklemeyecek bir yol üzerinde bulunmayı esas kabul eder” diyen Başbuğ’dan...

"Yüksel Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur."

Selam size Asenalar, selam size Bozkurtlar!

Rüşdünüzü ispatladınız, memlekette söylenecek sözünüz var, sandığa gidip oyunuzu kullanacak, Milliyetçi Hareket’i iktidar yaparak Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet payidar edeceksiniz!

Birinci vazifeniz, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmekti... Gün, bugündür, sandığa koş, seçme hakkını kullan!

Ülkeniz sizindir, Türklerindir. Bu ülke, tarihte Türk’tü bugün de Türk'tür ve sonsuza dek Türk olarak yaşayacaktır.

Gün bugündür! Oy hakkını, seçme hakkını kendiniz, aileniz, akrabalarınız, arkadaşlarınız, milletiniz için iyi kullanın!

Selam olsun genç Türkiye’ye, Asenalara, Bozkurtlara!

 

Mustafa ÖNDER
 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.