Bahçeli’nin “Pazar günü yaşananlar rezilliğin dik alasıdır” dediği olaylar zincirinin Antalya halkasını ele almadan önce şu paragrafı okuyunuz:
“1973’te büyük bir kutlu sevdaya inanmış 21 yaşında tığ gibi bir delikanlı olarak ayrıldığım evime(aileme) dönme vakti gelmişti! Kamu haklarından men edilmiş 36 yaşında bir hükümlü, işkencelerin ruhumda ve bedenimde bıraktığı izler hariç, vücudumdaki kayıtlara geçen-geçmeyen çatışmalardan kalma, biri kalbimin üzerinde, biri yüzümde 9 adet bıçak ve kurşun yarasıyla, kazık kadar bir adam olarak, yorgun döndüm evime!” (bkz: (*)(**)).
Devlet Bey’in Genel Merkez’de şereflendirdiği Taşmedreseliden bahsediyoruz…
Geçenlerde Alanya’daki otelde oynanan oyuna da düşmemiş bir tecrübeydi…
Önceki gün, hem Bahçeli’yi temsil eden koltukta oturup hem de Ablalarının peşine düşen siyasi seviyesizliğin bitirilmesinden sonra o koltuğu ve teşkilatı boş bırakmamak için koşup gelen Hüseyin Kocabaş’tı o yiğit…
Şimdi onun ciddiyeti, tecrübesi ile…
Antalya, belki de uzun zamandır yaşamadığı bir heyecanı yaşıyor…
“1 Kasım’dan beri kapalı” olan MHP İl Teşkilatı, 2 gündür açık!
Ülkücü Hareket artık saygın, tecrübeli, kucaklayıcı bir “muhatap” buldu…
“Muhatap” bulunca da koşup geliyor teşkilatına… Canlı şahidiyiz…
Genel Merkezci, muhalif, Ablacı, Abici, yol ayrımına düşenler “bir” ve “iri” olma gayretinde Kocabaş’ı tebrik ziyaretinde…
Daha önce her İzmir’den gelişimizde birkaç defa İl ve ilçe başkanlığına uğramış, muhatap bulamayıp geri dönmüştük.
Şimdi hem hareket hem de muhatap var teşkilatta…
Genel Merkez’in atamasına kadar Kocabaş’a emanet MHP Antalya…
O “ağır top”, tecrübeli, Ülkücü Hareket’in kalbinden, 12 Eylül zindanlarının çilesinden çıkıp gelmiş gerçek yiğit bir beyefendi…
Binbir kumpas içinde birçok adayın çarpıştığı kongrelerde 150-180 oyla İl Başkanı seçilip “etiket” taşıyıcılarının seçim kaybettirdiği Antalya’ya, 2-3 gündür hareket getirdi…
Muhalifler bile şaşkın…
Son zamanların Balgat’ta alınan Antalya için en iyi kararlardan biri bu yolda çıkarsa, istikbalde Antalya yıldız olur!
Davanın içinden, Antalya’nın Yörük yaylalarından, menfaat ilişkisi olmayan, mafya-ticaret-cemaat kumpasında bezi bulunmayan bir İl Başkanı ve onun tesis edeceği yönetim MHP-Antalya’yı uçurur!
Türkmen beyime sesleniyorum:
Bırakın Antalya’da huzur, kardeşlik ve atılım gerçekleşsin…
Bir tabir vardır; “Bağdat Valisini buldu” diye…
Birilerinin oturmak için can attığı o koltuğa “ağabey” olarak el koyan Hüseyin Kocabaş, bırakın vali olarak divanını, kadısını, defterdarını, zaptiyesini, ilçelerin kaymakamlarını teşkilatlasın…
Bırakın, Devlet Beyin itimadını kazanmış, Taşmedreseli bu ağabeylerinin rehberliğinde Antalya kongrelere hazırlansın, ayrık otlarını ayıklasın, davayı kucaklasın ve herkesin istediği “iktidar” hazırlığına girişsin…
Belli ki “takım lideri” ile problemsiz, lideri temsil edebilmek için o yaşında koltuğu emanete almış. Aslında problem, emeksiz, çilesiz işbaşında görünüp menfaat peşinde koşanlardı, gelip el koydu Bahçeli adına…
Bu saatten sonra imanımızca ona “ilk taşı” atmaya yeltenecek –varsa eğer- “yiğit” kim olacak göreceğiz…
Kocabaş, “yeni arınma dönemi”ne ilk emsal olmalı…
Ona kelam edebilecek, Çatlı dönemlerinden, Ocaklardan, Devlet Bey talebeliğinden, 12 Eylül zindanlarından çıkıp gelmiş, asla figüran olmamış bir yiğite diklenecek çıkar mı, sanmam!
Mesele Devlet beyin hala eğitim merkezi yapmaya uğraştığı Ülkücü Ocakları, zamanında “çakal yuvası” değil, “pınar” olsaydı, bu sancıları çekmez güzel bir nesille gururlanırdık, işte fırsat, alın size “hoca”…
“Değişim” hastalığı, “iktidar” hırsı ile Ülkücü Hareket’i paradigma değişimine sürükleyenlere koşan bizim Antalyalı ağalara gelince…
“İktidar” hırsına kapılmış MHP’nin belediyeleri bir anlatın bakalım; bugüne kadar beldenizde kaç Ülkücüye ekmek verdiniz, kaç ülkücüye büfe açtırdınız, kaç ülkücüyü ihaleye çağırdınız, hangi seçimde böylesine iddialı konvoylarla yola çıktınız ki, Bahçeli’yi iktidar istememekle suçluyorsunuz?
Taban, Ülkücü irade, saygın, cesur, tecrübeli, ciddi, emek vermiş, çile çekmiş birini istiyordu, bir muhatap istiyordu, işte partide, gelin kıymetini bilin…
Kursun divanını… Üç beyi gibi otağdan ilçeleri teşkilatlasın, samimi, dava adamı Ülkücüleri yola çıkarsın, olağan kongrelerde önünüzü açsın…
Onu iyi biliriz ki, ihale kovalama, köşe dönmece, etiket edinme, vekil olma arzu ve hevesi de yoktur…
İkinci baharını yaşadığı yuvasından sadece ve sadece Bozkurt kalesini dört gözle bekleyen çakallara bırakmamak için çıkıp gelmiş… Davasına –belki de- son görevini ifa etmek için…
Aman Türkmen Beyim, bir kulak verin ona ve Antalya’ya…
Kimsenin derdi sizinle değil, teşkilatlarda kendilerinden muhataplar bulmak, saygı görmek, derdini anlatabilmekte… İki gündür buluyorlar ve umutlular!
Kadrolar, kaynaklar, dava delileri ve umut dolu buralar…
Buralarda Yörük obaları şimdi “Bağdat Valisini buldu” deyip dururlar…
Gözünüzü seveyim, yaklaşan olağan kongrelere kadar…
Lütfen Beyim?
(*)http://www.antalyahaberbulteni.com/yazarlar/huseyin-kocabas/ben-bir-vatan-hainiyim/285/
(**)http://haberiniz.com.tr/kose-yazisi/45819/o-zamanlarne-bilebilirdik-ki%E2%80%A6-huseyin-kocabas--serbest-kursu.html