BOZKURT KALESİNDEKİ HASAN SABBAHLAR!

Mustafa ÖNDER

 

Müzmin Bahçeli düşmanı sitede akla zarar haber ve yazı…

Yazının başlığı, “Balgat’ta Kim Kiminle Düşman?”…

Üst manşette, Genel Merkez fotoğrafı ve “Balgat Savaşları” diye bir aldatma başlık…

Havuz medyasından veya Doğan basınından bir başlık değil…

Üzülmemek, delirmemek, “bunca emeğe yuh olsun!” dememek elde değil!

Kanaatimce aldatılmış 543 üst kurul delegesinin imzasıyla devirmeye kalktığı Bahçeli saltanatı için sinsice bir “fitne”yi yola çıkarmış…

Gözünü iyice karartmış anlaşılan…

Önü alınmaz bir ihtiras, önü alınmaz bir kin, teşkilatın içine karayılan gibi çöreklenmiş…

Ülkücülük bu olamaz. Bu saatten sonra onun sözde “Ülkücülüğünü” konuşmaya tenezzül bile etmeyiz.

Ama o 4 yıllık MHP’li olarak, Türk milliyetçilerinin kalesine fitne tohumları sokmak cesaretini bile buluyor.

Güya milliyetçi-ülkücü haber sitesi, her yanında fitne, bölücülük akıyor…

Balgat haberinin yanında da “MHP yönetiminden yargıya baskı girişimi” haberi…

Elin oğlu Türk yurduna gözünü dikmiş, başkentin göbeğinde bomba patlatıyor, umurlarında değil, “Balgat’taki dükkan” dedikleri genel merkezdekileri yerle bir edip saltanat koltuğu belledikleri kata yerleşmek bütün dertleri…

Bir otursalar, MHP’yi iktidar yapacaklar… Biri “değişim” diye tutturmuş, biri “ya başbakan olacak ya da nine”…

Sıkışınca “Ülkücü ülkücünün kardeşidir”; koltuk söz konusuysa genel merkezdekilerin hepsi hain, düşman, gafil!

Teşkilata “baş” olmaya kalkan kafa, partinin iç çekişmesini hunharca haber sayfalarına taşıyıp fesat tohumu etmekten çekinmez olmuş.

Habere bakın: “1 Kasım seçimlerinde alınan başarısız sonuçtan sonra ayyuka çıkan MHP Genel Merkezindeki kavgalar ve küslükler her geçen gün artarak devam ediyor.”

MHP’nin haline zil takıp oynamanın zevkinde cümleler…

Haberde insanın tüylerini diken diken eden bir ifade var ki, Devlet beyin nasıl bir iğneli fıçı üstünde oturup yıllardır partiyi idare edebildiğinin açık delili:

“MHP Genel Merkezi’ndeki kaynaklarımıza kiminle kimin küs olduğunu sorduk!”

Şimdi bu lafı neresinden tutalım, nerelere koyalım, söyleyin?

Ülkücü Hareket’in kalesinde, “partili olarak” sımsıkı ve sırdaş olması gerekenler, sosyal medyada Bahçeli yandaşı gözüküp kimlere göz kırpıyor?

Başbuğ’un “Bölünme kabul etmez bir bütün” dediği MHP’de “Emirlere mutlak itaat lâzımdır. Laubali, gevşek, disiplinsiz, metotsuz kimselerle dâvamız yürümez. Her şeyde örnek olmak lâzımdır” sözünü düstur edinen kalmamış…

Bozkurt kalesinde Hasan Sabbahlar türemiş… Vay ki halini görmeyip ölmek elzem!

Kendi yandaşları dışında kimseye tahammülleri yok… Hınç, kin, küfür, aşağılama gırla gidiyor… Ve “O an gelecek, her şey değişecek” ha?

“Dava”dan habersiz partiyi nasıl işgal edeceklerinin hesabında, ellerinden hangi vaatlerle imza aldıkları belli olmayan 543 delegeye, daha önce kendi elleriyle seçtikleri “teşkilatı” boğdurmanın fırıldağındalar…

Önce “Üst katta –Fransızca- ‘Onursal Başkanlık” teklif ettikleri lidere hakarete yelteniyorlar. “Pazarlandıkları” CNN Türk’te sık sık, vekil iken bir tek teklif götürmedikleri lideri yerden yere vurma kalleşliğine vardırdılar işi…

Genel Merkezdekiler, yanlarına bir gazeteci gelse diğerlerini çekiştiriyormuş!

Burada kime yanarsınız? Ülkücü gazeteci kılığında laf alıp yazanlara mı, onun yanında teşkilatı çekiştirene mi, deyin bana Ülküdaşlar kime yanarsınız?

Başka nehirlerde yıkanıp geleceksin, utanmadan kendin gibi bir yöneticiye dil uzatacaksın, genel başkan yardımcısı ile başdanışmanın twitter eleştirilerini gündem yapacaksın, genel başkan yardımcılarının kavgasını, kimin kimle küs olduğunu, “elma kurdu” gibi teşkilatı kemiren “kaynaklar”ından küsleri öğreneceksin…

Avladığın ve ülkücü diye yutturduğun trollerin durmadan yöneticilere sövecek, onlar iki laf edince de “tu kaka” öyle mi?

Kendin gibi “seçilememiş” bayan yöneticilere laf edip bir “seçilmemiş” olarak “seçilmiş” 40 Bozkurt’a “baş” olmaya kalkmak nasıl bir ahlak?

Başbuğ’un ifadesiyle “Bizans hastalığı mikrobu”nu önüne gelene bulaştıracaksın…

Yetmeyecek, partiyi “yargıya baskı yapmak”la itham edeceksin!

Vay benim teşkilatım, vay benim ona buna imza veren delegem vay!

Vay benim yanındaki gafillere güvenen Türkmen beyim vay!

De bana beyim, ateş çemberindeki ülkeye mi yanacaksın, Hasan Sabbahların doluştuğu teşkilata mı?

Öyle veya böyle teşkilatını Ülkücü iradenin oyuyla şu anda yönetenlere “ayyaş” diyebilen kafa bu partiye “baş” olursa ne olur halimiz, hangi kasetler uçuşur acaba?

Ya kamuda görevli Ülküdaşlarına olmadık çamuru atan zavallılığa ne demeli?

Ya zar zor sesimizi duyabildiğimiz televizyon kanalına göz diken kafa?

Partinin zaten sesini duyuracağı medya bulunmazken, hareketin tek kanalı Bengütürk TV üzerinde fırıldak çevirmeye kalkanları da biliyoruz. Bakın oynadığınız oyun çok tehlikeli ve veballi, elinizde patlarsa kimseye hesap veremezsiniz…

Bırakın televizyon kendi mecrasında profesyonelleşsin, emsalleriyle boy ölçüşecek teknolojiye, tecrübeye kavuşsun, bırakın milli amaç yolunda kendi yağlarında kavrulup kimseye “gebe kalmamış medya” olmayı becersinler…

Ülkücüyseniz “ülkücü” olun… Hasan Sabbahlar ne zamandan beri Ülkücü oldu?

Bak dokuz kapı dolaşıp “baş” olmaya kalkanlara Başbuğ ne diyor:

“Ülkücü kimsenin tekelinde olamaz diyorlar. Halt etmişsiniz! Ülkücü, Milliyetçi Hareket Partisi’nde olur. Milliyetçi Hareket Partisi’nde olmayan Ülkücü değildir!”

Anladınız mı ağalar, Bozkurt kalesini Alamut kalesine çevirmenize izin vermeyeceğiz!

 

Mustafa ÖNDER

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.