Şimdi iyice düşünün ve karar verin:
Güneydoğu’da akan kanın hamileri kimmiş?
Bu PKK denen kahpe örgütünün eşkiyaları arasında çıkan İngiliz, Belçikalı, Alman, Fransız devşirmeler tesadüf müymüş?
Ele geçen silah, mühimmat ve eşyaların AB-D malı çıkması tesadüf müymüş?
*
Bu toprakların belalısı Batı ihtiraslarından asla vazgeçmiyor.
Haçlı seferleri hortladı.
Onlar ne Eyyubi’yi, ne Alparslan’ı, ne Fatih’i ve ne de Mustafa Kemal’i unuttu.
Sevr’i denediler, Türk milleti Mustafa Kemal ile zincirleri kırdı.
1938 sonrası ülkenin savrulduğu dış politikalar, bizi BM, NATO ve AB kapılarında eyler olmuştu.
Taaa İnönü devrinde MEB’de Amerikalı taşeronlar danışmanlığa başladığından beri başımız dertten hiç kurtulmadı.
Dandik Amerikan yağ ve süttozunu yaladığımızdan beri bela eksik olmadı.
Bizi kapılarda eylerken içeride de işbirlikçileri ve kahpeleri boş durmuyordu.
Kah ASALA oldular, kah PKK, kah IŞİD, kah DHKP-C, kah FETÖ…
Türk kanını oluk oluk akıttıkları Kıbrıs’a çıktığımızdan beri de Haçlı ruhu hiç rahat durmadı. İşi gafil yakalandığımız Annan planına evet dedirtme işine kadar götürdüklerini de hatırlayın.
*
1950’den beri AB rüyası, vizesiz Avrupa seyahati hayalleri kurdurdular, hükümetlerimize olmadık şartlar sürdüler.
İdamı kaldırtan da onlardı, bölücülüğe göz yumduran da…
Bu topraklar çok şehit verdi, çok gözyaşı döktü.
“Değişim” modasına uyduramadıkları sadece MHP ve Ülkücü Hareket’ti, ellerinden geldiğince uğraştılar, bünyeye mikrop sokmaya çalıştılar, olmadı…
Ne Bahçeli’nin çelik iradesini kırabildiler, ne Ülkücülerin…
Yaşadığımız 15 Temmuz ihaneti de onların taşeronlarıyla tezgahladığıydı.
Bu milletin yanında yine Bahçeli ve Ülkücüler vardı.
“Millet ve devletin geleceği” için iktidara destek olmasını bile payandalıkla suçlayan AB-D asalaklarına inat, bölücülüğe, PKK’ye, FETÖ’ye, IŞİD’e karşı mücadelede her şeyiyle omuz verdi.
Aslında payanda olduğu iktidar değil, devlet idi!
*
PKK ve uzantısı HDP/DBP’li bölücü vekil ve belediye başkanlarına karşı yürütülen operasyonların yansıması taaa AP’den geliyordu.
Utanmadan ne kadar eli kanlı katil varsa Almanya, Belçika, Hollanda ve Fransa gibi devletlerde korunup Türkiye’ye iade edilmezken, AP Türkiye’nin AB üyelik sürecini durdurma kararı alıverdi.
Asıl yüzlerini sonunda göstermişlerdi.
Haçlı ruhu devam ediyordu. İçerideki işbirlikçileri de bağırışmayı sürdürüyor, tutuklu PKK’lilere “özgürlük” istemeye devam ediyor, güya Atatürk’ün partisi olduğunu iddia eden evrim geçirmiş Y-CHP’liler resmen PKK ve bebek katilinin posterlerini taşımak gafletini gösteriyordu.
Bu kafanın ar damarı zaten yoktur.
Sosyalist Enternasyonel’e üye olmakla övünen CHP’liler, Kürtçülerle kol kolaydı.
Saray ve AKP ise, ne yazık ki hiçbir zaman Türk milliyetçiliği için bir çivi çakmamış Perinçek ve Ulusalcılarının kumpasına düşmek üzere…
Geçen sene düşürülen Rus uçağının yıldönümünde, kıçı kırık Esat’ın uçakları askerlerimizi şehit etmekte, olaya yayın yasağı ile bakılmaktadır!
Perinçek ve şürekasının Rus ve Çin propagandası, bilhassa Saray’ı ve dolayısıyla AKP’yi Şangay Beşlisi ya da “Şangay İşbirliği Örgütü” denilen yeni bir dünyaya kaydırma sevdasıdır.
1996’da kurulan ve Rus, Çin, Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan, Özbekistan’ın yer aldığı Şangay Beşlisi, Türkiye’nin geleceğine, kalkınma ve savunmasına hiçbir katkı sunamaz.
Birinden ABD ve Batı diktası nedeniyle kaçmaya çalışırken şimdi de eski Komünist artığı ülkelerin ve özellikle “asker ve silah”ından başka bir sanayisi, teknolojisi, ilmi ve kültürü olmayan bir bloka angaje olmak hatadır.
Atatürk, muasır medeniyet derken, Çin’in kopyalanmış, uyduruk ürünlerini, Rusya’nın imparatorluk hayalleriyle yüklü kaleşnikofunu, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan gibi mafyanın yönettiği ülkeleri kastetmemişti.
Atatürk, Batının iflah olmaz emperyalist köleliğini de kastetmemişti.
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milleti, ilim ve aklın ışığında milli dış politika geliştirmek, eğitime, sanayileşmeye, teknolojiye, iletişime önem vererek kalkınmak zorundadır.
*
MHP Lideri Bahçeli bu konuda şunları söylüyor:
“AP’nin Türkiye’yi suçlayan, yargılayan ahlaksız kararı konuşulurken, gücünü Avrupa ülkelerinden alan terör örgütleri de boş durmamaktadır.”
“Türk milleti, AP’nin kararını reddetmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi de bu temelsiz ve omurgasız kararı telin etmektedir.”
Memleketin her yanı ABD ve NATO üssü iken, 15 Temmuz’da İncirlik’in nasıl bir şeytan üssü olduğu ortada iken, şimdi de Şangay Beşlisi denen yeni bir kumpasa asla düşmemeliyiz.
AKP, şimdi Şangay Beşlisi’nin kendine verdiği emzikle gururlanmaya başladı. 2017’de Enerji Kulübü dönem başkanlığı vererek bizi ablukaya almaya çalışıyorlar, haberleri yok.
Yani yeni kahpelere yeni pezevenkler geliyor demektir.
Şangay Beşlisi’nde Türkiye’nin eline su dökecek kim var Allah aşkına?
Mutlaka dış politikamızı düzeltmek, milli politika izlemeliyiz.
Yoksa yağmurdan kaçarken doluya tutulacağız!
Sözü Bahçeli’nin şu tesbiti ile bitirelim:
“Geleceğimizin politik kararı vatan coğrafyasının ana damarında yazılıdır; bunu anlamalı, buna göre hazırlık yapıp hareket etmeliyiz.”