Nihayet “Derin Devlet”i buldu!
Bu dâhi aslen Rizeli...
TKP’li kardeşinin “Faşist bir ağabeyim olduğu için utanıyorum” deyip soyadını değiştirdiği adamdı.
Gazeteci olarak Ülkücü gazetede cakası iyiydi!
Tıpkı Erbakan’ın dersten kaçan çocuğu RTE gibi o da 12 Eylül’den sonra Başbuğ Türkeş’in kaçak talebesi oldu, bir daha dikiş tutmadı.
Mesut Yılmaz’ın ANAP’ında “Ülkücü” geçiniyordu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı iken ayrılıp MHP çevresinde dolaştıysa da yüz bulamadı.
28 Şubat sürecinde Cindoruk ile DTP’de dans etti, partinin adını değiştirdiyse de başaramadı, partiyi kapatıp katıldığı HYP’den ise Yaşar Nuri tarafından ihraç edildi!
2007’deki Cumhuriyet mitinglerinde boy gösterdi.
Şimdi Vatan Partisi’nde Perinçek’in yardımcısı!
Arada CHP’nin HalkTV’sinde program yapıyor: “Bakan Bakana”
Ulusal’da gövde gösteriyor, etrafı da ona “Sayın Bakanım” deyip duruyor!
Sanki bakanlık dediğin bir meslek!
2010 Referandumu’nda “Milli Anayasa Forumu”nda başrollerdeydi. Cindoruk, Batum, Beyaz, Söylemez, Alemdaroğlu ve Ataklı falan...
2011’de bağımsız aday olduğu Yalova’da kaybetti.
2012’de Antalya’da Baykal’ın şahitliğinde yeniden evlendi...
TGB’nin konferanslarının değişmez konuşmacısı oldu.
Davutoğlu, 57. Hükümete Marmara depremi ile ilgili suçlamalar yapınca MHP’li Aydın ve DSP’li Gemici ile açıklama yapıyordu.
2014’te İstanbul’da ve Ankara’da CHP’nin adaylarının kazanacağını söylüyordu.
Otelde emanetçi Cindoruk ile “milli merkez” rüyalarının yorumlarına da katıldı!
Kâh Evren’in önünden arkasından sövdü, “onu sallandıralım” dedi, kâh kardeşine VP rozeti taktı...
2013’te devletten 12 Eylül’de el konan bankadaki 168 bin lirasının iadesini istiyordu! Bu bir arkadaşından aldığı borç para imiş ve eşinin hesabına tedbir olarak yatırmışmış!
Geceleri rahmetli Türkeş rüyasına giriyor olmalı ki, “çözüm süreci” için “Türkeş sağ olsaydı ananızı bellerdi” demekten de vazgeçmiyordu!
Bazen ayranı kabarıp “milli içkimiz kımızdır” bile dedi!
Dayıoğlu Yalova Belediye Başkanı AKP’ye geçince ihanetle suçladı ama kendisinin parti parti gezmesini açıklayamazdı!
Şimdi bu sözde “eski” ülkücü Okuyan, bir Perinçek’in yanında, bir Adnan Hocanın iftarında...
Bu nasıl savrulmadır Bay Yoldaş Okuyan?
Başbuğ’un dizinin dibinden yallah Özal’ın, Yılmaz’ın kucağına!
Sıkışınca da 12 Eylül zindanı hatıraları!
Bay Yoldaş Okuyan, bu yaşa geldin hala bir safını seçemedin mi?
Birazcık omurgalı ol...
Perinçek’in kanalından sen ve Önkibar, Bahçeli’ye demediğinizi bırakmıyorsunuz...
Hadi Önkibar’ı anladık, sana ne oldu birader?
Azıcık rahmetli Başbuğ’un hatırı varsa ağzındaki şu çirkin sakızı çiğnemekten vazgeç...
Varsa bir delilin, “Bende kalsın” deme, açıkla!
Bahçeli’yi suçluyor, “Devlet Bahçeli görevlidir. Bizim içinde bulunduğumuz 57. Hükümette bir görevli Kemal Derviş, diğer görevli Devlet Bahçeli'dir” iddiasında bulunuyorsun... Bahçeli ve Derviş aynı kefede ha? Yuh yani!
Bahçeli’nin “Bir görevi olduğu”ndan, Türkeş’in “sana özel” bilgi vererek “Bahçeli'nin MİT ajanı olduğunu” söylediği mektubundan bahsediyor ve ülkücü gençliği frenleyerek etkisizleştirdiğini ileri sürüyorsun...
Yoldaş Okuyan bu ne iş?
Perinçek’e baka baka huyundan mı kaptın, tüyünden mi?
“Aydınlık”, Rusya ve Çin yolunda “ulusal” provakatörlüğe kadar düştün mü?
Dediklerin her şeyden önce Başbuğ Türkeş’e hakarettir. Yani yıllarca yanında bir MİT ajanını taşıyacak, bile bile partide ona görev verecek bir Türkeş’in teşkilatçılığına böyle bir çamur atamazsınız!
Bu mektup meşhur Sabah’ın üzerine çay dökülmüş sahte evrak-ı müsbitesi gibi olmasın Yoldaş?
Yıllardır MHP’yi yöneten bir liderin çevresindekileri aptal, onu genel başkan seçen binlerce Ülkücü delegeyi enayi mi sayıyorsunuz?
Kendinize gelin Yoldaş Okuyan, travma mı geçiriyorsunuz yoksa evrim mi?
Azıcık omurgalı olun... Azıcık, zamanında iftarda bölüştüğünüz Ülkü Ocağının iki lokma ekmeğini hatırlayın...
Ya özür dileyin teşkilattan, ya da ispat edin!
Mustafa ÖNDER
mustafaonder35@gmail.com
facebook.com/mustafaonder15
twitter.com/mustafaonder07