Kadın müthiş bir ihtiras ve nefret duygusu içinde…
Etrafına da bu rüzgârdan nasiplenmişleri topladı…
Katolik nikâhı, muta nikâhı fark etmiyor…
15 kiralık vekilmiş, yüzbin imzaymış, fark etmiyor…
İki de bir saray basma efelenmeleri…
İkide bir adamlarına dokunanın başına dünyayı yıkma blöfü…
Etrafındaki safra atıklarının, yandaş ve yancılarının yalan dolanları…
İmza kampanyasında Bahçeli’ye laf atmalar…
Bir hanımefendiye yakışmayan ve lastik gibi istediğin yere çekilecek siyasi ahlak dışı argolar…
Gölge boyunu aşmış vaziyette…
Diyor ki, “İmza verenlerin listesini posta ile göndereyim mi?”
Halbuki “Ben belediye imamıyım” diyen adamlarına baksa konuyu anlayacak!
*
Hafıza kaybı, kişilik travması, akıl tutulması, her neyse…
Muazzam bir kendilerini inkâr psikolojisi…
Çevresindekilerde korkunç bir kimlik bunalımı…
Geçmişte Devlet Beyin kanatları altında etikete kavuşmuş bir sürü omurgasız adam…
Aslında “erkeklikten uzak” dedikleri kendi çevresinde…
Basın danışmanı FETÖ’den tutuklanmış…
Bilerek topladığı bir sürü “siyasi mevta” ile çamura yatmaktan başka çareleri kalmamış!
Gün geçtikçe içine saplandığı ümitsizlik ve bir türlü tatmin olmayan “egosu” onu delirtiyor…
Müttefiklerinin “Patron çıldırttı” dediği ruh hali…
Ümitsiz, çaresiz, kolu kanadı kırılmış, Y-CHP’den akacak musluk da kesilmiş…
Bar bar bağırdığı medyası da elinden alınınca…
Çamura batıp yan yatmaktan başka yolları kalmamış…
Zulada tuttuğu bir sürü omurgasız ortalığa dökülüp meşrebini göstermeye devam ediyor…
100 İP’çiye İstanbul’da saldırı hikâyesi, akşam 5 kişiye kadar düştü…
Pervasız, ilkesiz, ahlaksız ve alçakça bir kumpas…
Bir bayan polise taciz rezilliği aslında…
MHP bu filmi daha önce çok gördü!
*
Geçmişi unuttuğumuzu sanıyor, ihtirasla sarıldığı mikrofonda akıl tutulmasında laflar ediyorlar.
Oysa… O Topuklu…
15 Mart 2015’te Bengü Türk’te diyordu ki:
“Binlerce yıllık Türk devlet geleneğinden bahseden bir lider… İlke, bilgi, inanç, dürüstlük, karakter, tarihsel liderlik deyince Sayın Dr. Devlet bahçeli derim”
Mayıs 2015’te, Haber Türk’te diyordu ki:
“Devlet Bey tam bir Adanalı'dır…. Samimi ve inanmış bir demokrattır…. Çok iyi de bir stratejik akla sahiptir. Satranç oyuncusudur, hep 5 hamle sonrasını görür. Bazı şeyleri göze alır, ama demokrasinin yanında durur. Partiye zarar getirecek bir şey Türkiye'ye faydalıysa, onu yapar. Rastgele konuşmaz. Çok edeplidir. Devlet Bey ile daha rahat ve sükûnet içinde çalışılıyor. Fikirlerimizi çok rahat ifade edebildiğimiz biri.”
Şimdi o lidere çirkin, ahlaksızca, iğrenç hakaretlere yelteniyorlar:
“Eylemsiz doçent…”, “Sarayın memuru”, “AKP’nin avukatı…”
“Eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım” lafı ona aitti…
Çiller, Toptan, Ağar, Gül, Erdoğan ve Bahçeli’nin yanında boy gösteren bir siyasi fırıldaklık…
Referandumda “16 Nisan’da Bahçeli’yi oylayacağız” demişti, oyladı ve boyunun ölçüsünü aldı.
“Asla ve kata abudik gubidik işler yapmayacağız” lafı da onun!
İş “hokus fokus”a ve “abraka darba”ya çevrildi!
Şimdi de edebe, izana sığmayan hakaretler:
“Erkeklikten uzak…” Ağza alınacak gibi değil!
“Akan her damla kanın sorumlusu Devlet Bahçeli’dir.”
Bizans görse kahpeliğinden utanacak cinsten!
Atalar, “Erkek şerefiyle, kadın edebiyle sevilir” demiştir…
Y-CHP ile ittifakta mahzur görmez, PKK’ye laf etmez, FETÖ’nün adını anmazlar, Batı’ya yancılık ederler, MHp söz konusu olunca ar haya tertemiz!
Bunların kimyalarını “Gel bakalım Muharrem” de iyice bozmuş anlaşılan…
Dün el öpme yarışındakiler, bugün edepsizlik yarışındalar…
Anlayın artık, Devlet Bey ne büyük bir beladan kurtarmış partiyi!
*
Bunca çamur…
Bunca provakasyon…
Bunca hakaret…
Bunca algı operasyonu…
FETÖ’den iyi ders aldıkları aşikâr…
Ama asla başaramayacaklar…
Bu çamur çukurundan temelli kurtuluş için 24 Haziran’a ne kaldı?