İhtiyarladık, göz gördü, gönül katlandı, gayri sabrı yok... Yiğitler yağız atlara binip gitti, geriye biz topal atlar kaldık Beyim! Ahir ömrümüzde bir “millî iktidar” göster bize... Gün döndü, yeni bahar uyandı, Türk Nevruz’a kavuştu, yak artık şu ateşi... Vur şu örse, kılıcın keskin olsun Devlet Bey! Şu dediler, bu dediler, satılmış kalemlerle milleti kandırmaya çalışıyorlardı, hepsi kandırılmışlar... İmansıza, münafığa, müşrike “üçler, yediler, kırklar” aşkına vur, Allah aşkına vur! Hırsıza, arsıza, düzenbaza vur! İşte beklediğin on binler, işte Ülkücüler, işte Türk milliyetçileri... Çağırdın, “Ebedî Başkent Ankara”da toplandılar... Vatanın dört yanından 77 milyon adına kale gibi arkanda duran 1149 Milliyetçi Hareket delegesi için vur! 21 Mart’ta kıvılcımlar saçacak örsün Türk’ü Ergenekon’dan çıkarması için vur! Bir Nevruz’da Türk’ün önüne düşen Bozkurt gibi vur! Kutlu savaştaki Nene Hatun, yiğit Asenalar gibi vur! “Büyük milletim” dediğin “Türk milleti” aşkına vur! O yiğit, “yenilgiyi reddeden asalet” aşkına vur! Kerkük için, Karabağ için, Kırım için, Doğu Türkistan için vur Devlet beyim! Yeni bir Çanakkale Zaferi, yeni bir Millî Kurtuluş Savaşı için vur örse Beyim! Kemikleri çuvala doldurulup kaçırılan Süleyman Şah aşkına vur! “Cumhuriyete karşı 40 yıllık silahlı terör yürüttüklerini” ilan ede ede Diyarbakır meydanında efelenen bölücülere şehitler aşkına vur! Duasını ettiğin Dedem Korkut, şiirini okuduğun Atsız Bey, yoluna düştüğün Başbuğ Türkeş adına vur! İhtiyarladık, göz gördü, gönül katlandı, gayri sabrı yok... Yiğitler yağız atlara binip gitti, geriye biz topal atlar kaldık Beyim! Ahir ömrümüzde bir “millî iktidar” göster bize... “Vatan verilmez” diyen Mete Han aşkına, “Vatan Türk milletinindir vermem” diyen Abdülhamit aşkına vur! Vatanın tapusu üzerlerine zimmetli şehitler aşkına vur! Al sana milyonlar, al sana Bozkurtlar, Asenalar, bu aziz vatan için vur! Al sana yoldaşlık edecek gencecik beyinler, yeni ışıklar, yeni umutlar, yeniden Ergenekon’dan çıkış için vur Beyim! Ankara’da yatan Mustafa Kemal Atatürk aşkına vur! Diyarbakır’da, saraylarda Cumhuriyeti paylaşanlara vur! Türk milletini dilim dilim doğramaya yeltenenlere vur! Şerefi oyuncak edenlere vur! “Mısır'da İhvancı, Erbil'de peşmergeci, İmralı'da peşkirci, Brüksel'de AB'ci, ABD'de BOP'çu, tarihte mandacı, Erivan'da diasporacı, Moskova'da Şangay'cı, Kıbrıs'ta Rum'cu, Kandil'de işbirlikçi, Ankara'da 36 etnik tetikçi olup da Türk olamayanlar”a vur! Yoksullaştırılan, işsizleştirilen, kimsesizleştirilen millet için vur! Cenkteki Mehter marşı gibi Kıraç’ımın “Uyan Türkiye” marşı... “Al kana belenmiş şanlı bayrağı düşürme yerlere, ezme Türkiye Sahip ol ülkene diril Türkiye... Unutma atanı, düşürme bayrağı, Zalime eğilme, arsıza güvenme, yurdunu haine verme Türkiye! Türkiye... Türkiye... yok senin eşin... Türkiye... Türkiye... sönmez ateşin... Bu bayrak inmeeeeeeeeeeeeezzzzzzzzz!” Bayrak sallayan eller, marş söyleyen diller aşkına... Hayınlara inat Başkent Ankara’da yaktığın Nevruz ateşi, dipdiri, ipiri Ülkücü Hareketin davasına, geleceğin Turan sevdasına, lider ülke Türkiye rüyasına ışık olsun, muştu olsun... Seninle yürümeyen namerttir! Kararlılığın ve samimi kucaklaşman hayırlı olsun... İşte kadro, işte inanç, işte ümit... Yemin ettiğin “hesap günü” için... Ahir ömrümüzde üç hilal mührünü vur Allah aşkına, “Devlet başa, kuzgun leşe!”, gözümüz açık gitmesin beyim! Mustafa ÖNDER [email protected]