Yahu “memleket darda, millet zorda” diyoruz, umurlarında değil.
“Milli birliğe, milli şuura ihtiyacımız var” diyoruz, kaostan nemalanmaya çalışıyorlar.
“Müslüman Türk milleti”nin mahallesinde salyangoz satmaya kalkıyorlar.
Kirli, din istismarcılarının ekmeğine yağ sürüyorlar.
“93 yıllık Cumhuriyet’in varlıkları tehdit altında” diyoruz, “destansı düşmanlıklarla besledikleri”, rejim ve inanç bölücülüğüne soyundular.
Çağ açıp kapayan Fatih Sultan Mehmet’in sağlam eğitim ve imanıyla asla kapılmadığı güç zehirlenmesi bünyelerini kemirdi.
Fatih, İstanbul’u aldığında, gayrimüslimlere “vatandaş” olarak hoşgörüyle ve eşit davranmıştı. Can ve mal güvenlikleri teminatı altındaydı.
O, azınlıkların şehri terk etmesini isteyenlere demişti ki; “Dinin sahibi olan Allah dururken, İslâmiyet’i korumak size mi düştü? Hâlbuki O, bunu istememiştir”
Yine O, Macar Kralına şu haberi yollamıştı: “Her câminin yanı başında bir kilise inşa olunup, herkesin kendi dinine göre ibâdette bulunmasına müsaade ederim”.
*
Yıl 2017 olmuş…
Bir eğlence mekânında birileri yılbaşı kutluyor diye taranıp 39 kişi öldürülüyor!
Uluslar arası miladi takvimi kullanan, Anayasasında “laik, sosyal bir hukuk devleti” olduğu yazan ülkemizde…
Aydın’da efe kılığında birkaç dangalak, Noel Baba kılıklı birine tabanca dayayıp tehdit etme gösterisi yaparak has Müslüman olduğunu ispatlıyor!
Sözde şeyhlerin vaat ettiği cennet için dünyayı cehenneme çeviriyorlar.
Darbeye kalkışmış FETÖ ile mücadele eden devletin bakanlıklarında bazı tarikatların kadrolaştığı ayyuka çıkıyor.
İstanbul’un göbeğinde yobazlık “Noel kutlamalarına hayır!” pankartları astı. Üstelik pankartta fesli birinin Noel Babaya yumruk atan resmi vardı.
İstanbul ve İzmir’de kara cüppeli, sarıklı ve sakallı birileri, Noel bildirisi dağıttılar. İzmir'de bildiri dağıtan tebliğcilere halk tepki gösterince, polis bu tebliğcileri korumaya aldı.
Biti kanlanmış gerici bir gazete, attığı manşette “Medeniyetiniz batsın” diyor, insan öldüren canilere bir kelam etmiyordu.
Bütün kurguları cehalet ve yalan üzerine idi.
Domuz eti bu dönemde kasap vitrinine çıkmış, haram dedikleri şans oyunları bu dönemde artmış, cinsi sapıklar bu dönemde STK kabul edilmiş, “çalıyor ama çalışıyorlar” lafı bu dönemde deyimleşmişti!
Televizyonlarda binlerce liraya program yapan din tacirleri, “Mekkenin fethi, yılbaşından daha mı az önemli?” diye fitne yayacak kadar şuursuz…
Oysa Mekkenin fetih yıldönümü 31 Aralık değil ama olsun, kumpas kursun da önemli değil.
Diyanet’in camilerinde vaaz verip cemaat toplayan tarikatların bazı ünlü hoca efendileri, yılbaşından önce sohbetlere ara vermişlerdi ne hikmetse? Bir istihbaratları mı vardı acaba?
Ama kışkırtma, şiddet duyuruları hep sürdü.
Cüppeli dedikleri hoca, "Babanın katilinin bayram yaptığı günde bayram yapar mısın? Babanın katillerinin, dininin düşmanlarının kutlamalarına katılma. Noel kutlama" deyip duruyordu.
Araya kara cüppe, sarık ve din tacirlerini sokarak milleti sürüleştirmeye uğraşıyorlardı.
Hele hele Diyanet…
Bu devlet kurumu, bir gün önce, Cuma’da, "Yeni bir yılın ilk saatlerinin başka kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle israfa dönüştürülmesi ne kadar da düşündürücüdür. Sevap-günah, hayır, şer konularında muhasebe yapılması gereken saatlerin, emek harcamadan zengin olmak arzusuyla kumar, piyango gibi şans oyunlarıyla heba edilmesi ne kadar da üzücüdür" hutbesini okuttu.
39 kişinin katliamından sonra Diyanet İşleri Başkanının, "Bu insanlık dışı katliamın bir pazarda ve bir mabette yapılmasıyla eğlence yerinde yapılmasının herhangi bir farkı yoktur" açıklamasını yapması neye yarar ki?
Onca fitneden sonra “Bu gece yapılan bu terörü diğer olaylardan ayıran tek fark toplumda fitne oluşturarak yaşam biçimlerine göre toplumu bölmek ve karşı karşıya getirmektir” dese neye yarar ki?
*
Sık sık İkinci İstiklal Harbi’nden bahsediyoruz, inanmıyorlar.
İstiklal ve istikbalimiz tehdit altında, yılbaşından, Noel babadan bahsediyorlar.
Etrafımız çevrili, FETÖ, PKK, YPG, DHKP-C ve IŞİD emperyalizmin uşakları olarak memlekette terör estirmekte, AB-D, Alman, Rus ve İranlı işbirlikçileri Türkiye’yi bölmek için didinmektedir.
Mesele Anayasa değil, mesele, Başkanlık hiç değil, mesele din değil, mesele yılbaşı değil, mesele toplumun geçirmekte olduğu cinnettir!
Mesele içine düştüğümüz korkunç ayrışmadadır!
Çare, milli şuur ve milli birliktir.
Çare, MHP lideri Bahçeli’nin dedikleridir:
“Artık teröre karşı kınama ve lanetleme yarışından daha fazlası yapılmalıdır. Türkiye’nin varlığı için ortak akıl, milli birlik şuuru şarttır. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar alınamaz. Klasik tedbir ve güvenlik politikalarının yanında teröre tam saha pres ve baskı kurulmalıdır.”
“2017’de de terörizmin sistematik ve periyodik cinayetleri durmayacaktır. Artık eski ezberlerde ve denenmiş yollarda ısrar anlamsızdır. Kast edilmek istenen istiklalimizdir. İmhası amaçlanan milli birlik ve bağımsızlığımızdır. Türk milletinin tamamı kanlı namlunun ucundadır. Düşmana karşı ayağa kalkmak, tüm vatan sathını korumaya almak yalnızca iktidarın değil, hepimizin manevi sorumluluğu altındadır.”
Bu cinneti başka türlü yok edemeyiz!