AKP’li hükümet sözcüsü Kurtulmuş’un, işi gücü bırakıp Galatasaray-Trabzonspor maçının hakemine yorum getirdiği bu ülkede…
Yurtta 2 bin 900 kilometre araçla gezip Ankara’nın göbeğinde patlatılan bombanın failinin adını doğru koyamayan AKP iktidarında…
Yine bu 28 kişinin katili PKK’li için Van’da taziye evi kurulduğu ve bölücü HDP’nin “PKK terör örgütüdür” demeyip PKK’ye canlı kalkan olduğu günde…
Ankara’da ağırlanıp sonra terörist ilan edilen ve Türkiye’ye “Kürtfobik” diyen Müslim’in “Türkiye’ye komşu Suriye sınırında Kürt devleti istemiyoruz” dediği günlerde…
İncirlik’e uçağını indirdiğimiz ABD köpeği Suudilerin Erbil’de konsolosluk açtığı ve ASELSAN’ın Vehhabi Arabistan’da ortak silah fabrikası kurma anlaşması yaptığı günlerde…
Van’da çatışmada yaralanan ve sonra ölen teröristin cenazesinde konuşan PKK’li Kürtçü Dilek Öcalan’ın “Kürtleri öldürerek bitiremezsiniz, bir adım geri atmayacağız” diye efelendiği günlerde…
AKP’li bir vekilin “İslamın şartı beş değil yedidir” dediği devirde…
Cumhurbaşkanına hakaret etti diye kocasını mahkemeye veren kadınların yaşadığı devirde…
Şimdi “havuz”a atılan eski cemaat gazetesi Bugün’de Can Dündar’ın Silivri cezaevinde kaldığı koğuşu “Dubleks dairede kalıyor” diye veren akıl tutulmalarının yaşandığı devirde…
Cahil ve profesör dâhil binlerce kişinin telefonla dolandırıldığı zamanda…
Türkiye’nin şehitlerine ağladığı gün, bırakın yas ilan etmeyi, AKP’lilerin Çırağan sarayında zılgıt çekip eğlendiği zamanda…
Polis Koleji ve Akademilerini kapatıp sınavla üniversite mezunu ve KPSS’ye girmiş özel harekâtçı arayan AKP iktidarındayız…
Milleti çözüm çözüm çözüp memleketi köstebek yuvası ve terörist cennetine çevirenlerin şimdi özel harekâtçılar için “Kahramanlar havyar bile istese verin” açıklaması yaptığı devirdeyiz…
Ülkenin cumhurbaşkanının televizyonculara “evlenme programları yerine yöresel yemek yarışmaları yapın” teklifinde bulunduğu zamandayız…
Güya terörle mücadele eden ve halkın yüzde 49,5 oyu ile iktidara gelmiş AKP’li Başbakanın Saray tarafından değiştirileceğinin konuşulduğu devirdeyiz!
ABD ve Rusya’nın anlaşıp Türkiye’nin sap gibi ortada kaldığı ateşkesten sonra Suriye’de Esad’ın seçim kararı aldığı günler…
Kendi şehrinde nüfusça azınlık durumuna düşen Kilis gibi 3 milyon mülteciyi barındırmakla övünen Türkiye’de, Sur’da öldürülen PKK’linin üzerinden Suriye-Muhaberat kimliği çıktığı günler…
Bir zamanlar adamın birinin “güzel şeyler olacak” diyerek Güroymak’a Norşin dediği, başka birinin de Tunceli’ye Dersim, Diyarbakır’a Amed dediği devirdeyiz…
Cumhurun başının Türkçenin ilim dili olmadığını söylediği, milleti meydana getiren unsurlar arasında “tek dil” olarak Türkçeyi saymadığı devir…
Şehit haberleri karşısında ne yapacağını bilemeyip durmadan gürleyen Serok Ahmet’in yeni yeni adlarla çözüm paketleri sunduğu zamandayız.
Şehitlere inat gibi… Kemiklerini sızım sızım sızlatmak için…
İkinci çözüm süreci sinsice başladı…
Diyarbakır’da okuma yazması olmayan halka Latin alfabesi ile sözde Kürtçe trafik tabelalarının konduğu 13 yıllık AKP iktidarındayız…
İnadına Kürtçülük, inadına bölücülük…
AKP’li Başkanla TBMM basımevinin, HDP İstanbul milletvekili Garo Paylan’ın kartını Ermenice bastığı devirde…
ASALA’nın şehit ettiği onca dışişleri mensubunun kemiklerini sızım sızım sızlatmak için… Yani TBMM’de egemenlik kayıtsız şartsız milletindir düsturunun yok edildiği, Anayasasında devletin resmi dilinin Türkçe olduğu yazılan devletin yerlerde süründüğü devirdeyiz…
Nusaybin’de, Şırnak’ta, Cizre’de, Sur’da, bütün ülkede PKK terörünün vatan evlatlarını katlettiği 14 yıllık AKP iktidarında Kürtçe tabelalar memleketi süslüyor, Kürtçe bile bilmeyen bölücü Kürtçüler bayram ediyor!
Şehitlerin kemiklerini sızım sızım sızlatmak için!
Üstüne de “Kahramanlar havyar bile isteseler verin” talimatı ha? Allah sonumuzu hayr etsin!