KİMLER ÜLKÜCÜ HAREKET’E LİDER OLMAYA KALKIYOR? (3)

Mustafa ÖNDER

 

Bu dava nice badireler atlatmış, MHP’de siyasi aktivasyon kazanmış milli bir davadır.

Elbette MHP’de liderliğe soyunanları sorgulamak, yakından bakmak Ülkücünün hakkı…

İki bölümden sonra ummadığımız alakayla ve karalama gayretleriyle karşılaşmak, “parti içi demokrasi”den bahsedip muhaliflerini taşa tutulmak düşündürücü…

Biz sadece Türk milliyetçileri için ciddi kaynaklı dosyayı okumaya devam edelim.

HDP-DEMİRTAŞ SEVGİSİ

“S.O., Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi, 30 Temmuz 2014’te "Bu seçim, Demirtaş'ın kişiliğiyle HDP'yi Türkiyelileştirdi. Bu Türkiye için kazanımdır." diyordu. Bu ifadeyi Habertürk’te Muharrem Sarıkaya yazdı.”

“Haber siteleri, bu ifadeyi şu başlıklarla haberleştirdi:

“MHP'li S.O.'dan şaşırtıcı HDP yorumu” (İnternethaber), “MHP'li vekilden Demirtaş'a övgü” (Radikal, Milliyet, Sabah, Habervaktim, Haber7), “MHP: HDP, Türkiye için kazanımdır” (Kürdistan/Post).

“Onun “iftiracılıkla” suçladığı ve bu ifadelerini köşesine taşıyan Gazeteci Yıldıray Çiçek anlatıyor:

S.O.'ın bu ifadesini yazan Habertürk yazarı Sarıkaya'yı telefonla arayarak onun böyle bir ifadesi olup olmadığını sordum ve bizi iftiracılıkla suçlayıp bu ifadeyi inkâr ettiğini söyledim.

Sarıkaya da "S.O. benim arkadaşımdır. Aynen o şekilde ifadesi olmuştur. Ben teyitsiz, belgesiz yazı yazmam" deyince kendisinden izin alarak o gün yaptığımız konuşmayı köşeme taşıdım. Bize ahlak ve vicdan çağrısı yapan S.O. kendi utanır mı bilmiyorum.

“S.O., 10 Ağustos 2014 akşamı sonuçlar açıklanmadan Kanal D’de "Bu seçim sonuçlarına göre; her üç partinin ve cumhurbaşkanının başarısız, her üç partinin de sorgulanır olduğunu ama HDP'nin genel anlamda oylarını arttırdığını görmekteyiz" şeklindeki sözleri ve MHP-HDP kıyaslaması yapan twitlerle HDP ve Demirtaş güzellemelerine devam etti.”

“PKK ve onun siyasi uzantısı HDP’yi MHP üzerinden meşrulaştırmanın parçası olan ve MHP’li bir milletvekilinin üzerinden yürütülen bu kampanya sonraki süreçte de devam ettirildi. 7 Haziran’dan sonra ortaya atılan ve Bahçeli tarafından anında reddedilen “Yüzde altmışlık muhalefet bloku” söyleminin amacı da bu küresel stratejiyi gerçekleştirmekti.”

“Onun PKK ve HDP severliği ve küresel projelerin taşeronluğuna soyunması yeni değildi. Azerbaycan yıllarına, Aliyev ailesi ve Rusya ile olan ilişkilerine dayanıyordu. Birlikte fotoğraf verdikleri Azerbaycan’daki “Kürtçü, bölücü” çalışmaların içinde olanlardı.”

“Azerbaycanlı gazeteci Resul Mursalov, “S.O.’ın PKK Dostluğu” başlıklı yazısında onu Nahcivan ve Azerbaycan’daki PKK’nın para trafiğinin içine oturtuyordu:

Kimdir Ganire Paşayeva? Birde Azerbaycan halkına sorun.

Paşayeva, Haydar Aliyev’in ve oğlu İlham Aliyev’in yakını. Zaten başka türlü Mecliste oturamaz. Peki Haydar Aliyev kim?

Haydar Aliyev, Sovyetlerin KGB Generali, Komunist Partisi Siyasi Büro üyesi, Azerbaycan’ın 90’lı yıllarda bağımsızlığına karşı çıkan, Sovyetlerin PKK’yi kurmakla görevlendirdiği iki kişiden biri. Azerbaycan’ı Sovyet işgalinden kurtaran, ilk demokratik seçimlerle Cumhurbaşkanı olan Ebülfez Elçibey’i askeri darbe ile indiren de o.

PKK kurucusu birinin sağ eli Paşayeva Türkiye sınırlarına girer-girmez “Türkçü” oluyor, ama geri dönüşünde yine PKK yandaşı Aliyev’in vekilliğini üstleniyor.

Dikkat edin, Azerbaycan Meclisi şu ana kadar PKK’yı terör örgütü olarak resmen tanımadı. O Mecliste S.O.’ın dostları Ganire Paşayeva, Fazıl Mustafa, Sabir Rüstemhanlı, Fettah Haydarov gibi kişiler temsil ediliyor. O kişiler Türkiye’de Türkçü diye tanınır ama Aliyev’in izni olmadığı için PKK’yı terör örgütü olarak tanımaz!

PKK yandaşı Aliyev’in halka zulmünü, günahı sadece Türk olmak, özgür söz hakkını kullanmak olan politikacı, gazeteci, genç aktivist, dini kesim, hukukçu yüzlerce insanı zindanlarda inletmesi hakkında konuştuğunu duydunuz mu? Neden S.O. bir kere TBMM’de Azerbaycan dertlerini dile getirmedi?

S.O. bir kere Azerbaycan'daki insan hakları ihlalleri ve 1969’dan beri iktidardaki Aliyev ailesi ve hükümetleri hakkında açıklama yapsın. Bir kere Alpaslan Türkeş’in en yakın dostu Elçibey’i askeri darbe ile iktidardan indirdiğini söylesin. MHP’li, ülkücü kişi Elçibey’i değil, PKK kurucusu, onu deviren kişiyi savunur mu?

Onun dostu Fettah Haydarov, Azerbaycan Kürt Cemiyeti başkanı, bakan Kemaleddin Haydarov'un babası, milletvekili. Nüfuzunu kullanarak Bakü’de AKC için tuttuğu ofiste sıksık yapılan toplantılarda PKK konuşulur. Haydarov'la olan dostluğunu önceleri bilmiyor, ancak Kemaleddin Haydarov'un büyük miktarda ona para aktardığından haberdardım. Sonradan S.O. ile olan dostluğunu bilince paranın nasıl ve kimin tarafından taşındığına artık şüphe etmedim.

Haydarov, AKC Başkanı ve bunu hiç saklamıyor. AKC aslında PKK’nın Azerbaycan koludur. “PKK’ya uzanan para kokusu” dediğim olay budur.

Fettah Haydarov ve İlham Aliyev PKK’nın bazı silah ve sigara ihtiyacını, Nahçivan Özerk Cumhuriyeti’nin Meclis Başkanı Vasıf Talibov aracılığıyla sağlıyor.

2011’de İsrail üzerinden Azerbaycan'da bir şirkete satılan ses dinleme cihazları ve bazı silahlar Aliyev'in amca oğlu İlgar Aliyev'in şirketine naklediliyor, o da hava yolu ile Nahçivan’a gönderiyor. Talibov ise kara yoluyla PKK’ya ulaştırıyor. Bu cihazlar ve silahlar aynı yıl doğuda PKK’nın sivil münübüse düzenledigi hain saldırıda kullanılıyor ve 8 kişi hayatını kaybediyor. Türkiye Jandarması inceleyince silahların taşınma trafiği ortaya çıkıyor. Ayrıca Vasıf Talibov’a ait Nahçivan’daki sigara fabrikasına ait binlerce sigaranın PKK mağaralarında ele geçirilmiş olması da maddi deliller arasındadır.

BAŞ DÖNDÜREN SİLAH VE SİGARA TRAFİĞİ

“Moskova’nın 1970’li yıllarda başlattığı PKK ve Kürtçü-bölücü çalışmalarda Azerbaycan önemli bir duraktı. Azerbaycan’daki PKK yapılanması, Elçibey’in iktidardan düşürülüp Haydar Aliyev’in devlete hâkim olmasından sonra alabildiğince artmıştır.”

“Bu süreçte Azerbaycan’da Kürt asıllı bazı insanlar gelecek için eğitilip hazırlanmıştı. Bunların kimisi orduda, kimisi Komünist Gençler Teşkilatı’nda, kimisi üniversitelerde, kimisi orta tahsil mekteplerinde, kimisi KGB ve polis teşkilatında görevlendirilmişti. 1970’lerde PKK’nın aktifleşmesine paralel olarak Samir Eskerhanov’un gezip gördüğü Moskova’daki Kürt Halkları Konfederasyonu Merkezi, SSCB dağılmadan kurulmuştu. Bu merkeze bağlı olarak Azerbaycan’da da “Ronayi Derneği” faaliyet gösteriyordu. Kafkasların en yaygın ve etkili Kürt kuruluşu bu Ronayi Derneği idi.

Ronayi’nin başında Prof. Dr. Şamil Esgerov ve Kamil Hasanov vardı. Ronayi Derneği, Bakü Hava Limanı yolu üzerindeki büyükçe bir binada çalışıyor, devlet bütçesinden pay alıyor ve “Denge Kurda”, “Yekbun” ve Diplomat” adlı gazeteleri yayınlıyordu. Ronayi Derneği, kültür merkezi kisvesiyle düzenlediği konferanslar, panellerde bebek katili Öcalan’ın görüşlerini dile getiriyor, onun posterleri, rozetleri, “Büyük Kürdistan” (Azerbaycan’ı da içine alan) haritalarını bastırarak, Azerbaycan’da okuyan gençlere dağıtıyor, Azerbaycan’a gelen PKK’nın temsilcilerini karşılıyor ve ağırlıyordu.”

“Ronayi, Kürt aydınları ile “Büyük Kürdistan”ın hayata geçirilmesi için çalışıyordu. Türkiye’den gelen Kürt işadamları ve Türkiye, İran, Suriye, Gürcistan ve Ermenistan’dan okumaya gelen Kürt gençlerle ilişki kurup yönlendiriyor, bazılarını Suriye ve Irak’taki PKK kamplarına gönderiyorlardı. Ronayi Derneği’nin Kuzey Irak’ta Barzani, Talabani ve Suriye’de Öcalan ile Moskova ve Kafkaslardaki Kürt kuruluşlarıyla koordinasyon ve işbirliğini, bu derneğin başkanı Şamil Eskerov’un oğlu Hejar Eskerov yürütüyordu. Hejar, 1992’ye kadar Bakü’deki Cumhurbaşkanlığı resmi yayın organı Azerbaycan Gazetesi’nde çalışıyordu ve Mesut Barzani’nin Rusya ve Kafkaslar müşaviri idi.”

“Hejar Eskerov, 1992’de Elçibey iktidar olunca Vekil Mustafayev (Kürt Musto) ile Azerbaycan’ı terk etti. Vekil Mustafayev, Kazakistan’a geçerek, PKK’nın Orta Asya temsilcisi, Hejar Eskerov da Moskova’da yönetici olarak çalışmalarına devam ettiler. Mustafayev, Haydar Aliyev’in kız kardeşinin damadı ve Cumhurbaşkanlığı Özel Kuvvetler Komutan Yardımcısı General Beyler Eyübov’un kardeşidir.”

“Bu Kürtçü-bölücü faaliyetler için gayret sarf edenler arasında Oktay Babayev, Kinyas Hacıyev ile Latif Memmed, İrade Tagiyeva vardı.”

“İktidardaki Kürt kökenli bakanlar, milletvekilleri, ülkenin yer altı ve yer üstü varlıklarının gelirleriyle yurt içinde ve dışında ticari imparatorluklar kurdular. Ülkenin en tepesindeki (Nahçıvan dâhil) yetkililer, bu gidişi görüyor ve biliyorlardı.”

“Moskova da boş durmuyordu. Özellikle Ermenistan ve Azerbaycan’daki Kürt kökenli komünist dernek ve partilere yardım ederek, talimatlar vererek, PKK ile işbirliğini sağlıyordu. Azerbaycan Komünist Partisi Genel Sekreteri ve halen milletvekili olan Ramiz Ahmedov gibileri, Ronayi Derneği yetkilileri ve halen Azerbaycan Milli Meclisi üyesi olan 27 PKK sempatizanı, Kürt mafyası Moskova’nın emirlerini harfiyen yerine getiriyorlardı. Ahmedov, terörist başı Öcalan ile Atina’da ve Sen Petersburg’da defalarca görüştü.”

“PKK, Azerbaycan’daki hem Kürt hem de Türk iş adamlarından haraç topluyor, paraları da Türkiye’ye ve Öcalan’a gönderiyorlardı. MİT Bakü Temsilcisi Burhan Başgün,“1995-1996’da tespit ettiğimiz PKK’nın Azerbaycan sorumlusunu ikna edip Türkiye’ye gönderdik. O halen hapiste. PKK’nın Azerbaycan’da kimden ne kadar para topladığını, ne kadar aidat adı altında haraç aldığının listesini bize vermişti. Bu bilgileri Azerbaycan istihbaratı da yönetimi de biliyordu. Kürt kökenliler ve PKK’lılar, Bakü’de bilardo salonları, kahvehaneler, lokantalar çalıştırıyorlardı ve biz onları biliyorduk. PKK’nın çalışmalarını onlar vasıtasıyla öğreniyorduk. PKK’nın Azerbaycan sorumlusunu da o vasıtayla tespit etmiştik.”diyor.”

“PKK’nın ve PKK’ya yardım eden Kürtçülerin Azerbaycan, Kafkaslar, Rusya ve ülkemizdeki faaliyetlerini, Büyükelçiliğimiz daima Azerbaycan’ı bilgilendiriyordu. Altan Karamanoğlu’ndan sonraki Ömür Orhun, Faruk Loğoğlu, Kadri Ecvet Tezcan gibi diplomatlar, PKK ile mücadeleyi hep ön planda tuttular. Çünkü PKK ve Kürtçülüğün Türkiye kadar Azerbaycan’a da baş belası olacağını, Kafkaslarda önü kesilen PKK’nın ve Kürtçülüğün diğer ülke ve topluluklara sıçraması ve güçlenmesinin önlenmiş olacağını iyi biliyorlardı.”

“Büyükelçilik kadrosu dikkatliydi. Askeri Ataşeler General Engin Alan, Saldıray Berk, Sadık Ercan; Azerbaycan ordusuna eğitim vermeye Bakü’ye gelen subaylar, PKK ve Kürtçülüğün Kafkaslarda boğulması için gayret ediyorlardı.”

Şimdi… S.O.’ın HDP ve Demirtaş’la ilgili “güzellemesi”ni Azerbaycan’daki bu Kürtçü ve PKK yanlısı oluşum, destek ve himayesi çerçevesinde anlamlandırmak gerekmiyor mu?

Yorum sizin… Devam edeceğiz…

 

Mustafa ÖNDER

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.