“KIZILELMA”YI KEMİREN KURTLAR!

Mustafa ÖNDER

 

Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milliyetçilerinin siyasî teşkilatıdır.

Türk milletinin ve Türk dünyasının tavizsiz savunucusu ve istikbali olan MHP, hem Turan’ın, hem Kızıl Elma’nın da ümididir.

Yüz yılı aşkın bir tarihe sahip Türk milliyetçiliği hareketi, hiç bugünkü kadar saldırı altında olmamıştı.

Kendi öz vatanında, muhafazakâr takiyeci AKP ve kadrolarının ihanet saldırıları ve kumpasları ile karşı karşıya kalmak, Ülkücülerin alışık olduğu bir şey...

1944’te İnönü’nün tabutluklarda çile çektirdiği hareketin önderlerinden bu yana millet düşmanlarının işbirliğiyle hep karşı karşıya kalmıştır.

Ülkücü Hareket, 1980 öncesinin emperyalist uşaklarının ihanetleriyle de çok cebelleşti, binlerce şehit verdi.

MHP, sıkça içine yerleşen elma kurtlarının ihanetine de alışık.

Adam sayılıp kadrolarda kendine yer bulan devşirme omurgasızlar, buldukları ilk fırsatta başka kulvarlarda nemalanmanın çaresini hep bulmuştur...

Bunlar merhum Alparslan Türkeş’in sağlığında da ihanetten vazgeçmemiş, Başbuğ birçok defa bu tipleri tarif ederek Ülkücüleri uyarmıştı.

“Sandıktan bize tek bir oy dahi çıkmasa İslamdan, insaniyetçilikten, Türkçülükten asla vazgeçmeyiz... Biz politikacı değil, bir ‘dava’nın takipçileriyiz...”

“Bu davadan döneni vurun; ben de dönersem beni de vurun!”

Bu dava kutlu Ülkücülüktü, Turan’dı, Kızıl Elma idi...

“Kızıl Elma”yı kemiren kurtlar hep oldu, her zaman olacak...

Onun sağlığında ilk hançeri Muhsin Yazıcıoğlu, tarikatlara kapılarak vurmuştu.

Bunca telkine, acı tecrübelere rağmen, Yaşar Okuyan, Ramiz Ongun, Enis Öksüz, Bican Ercilasun, Azmi Karamahmutoğlu, Selim Kaptanoğlu, Namık Kemal Zeybek, Nazif Okumuş, Ozan Arif, Yusuf Ziya İrbeç, Kemal Çelik, Mansur Yavaş... gibi davanın üstünde kendini gören tiplemelerin günahı büyüktür.

Reyiz Yılmaz gibi şebekler de nemalanmaya kalkmış, yüz veren olmamıştır.

Ne acıdır ki, Başbuğ Hakka yürüdükten sonra bu ailenin fertleri “kasa kavgası”na tutuşacak kadar dengesini yitirmişti.

“Ezan” bahanesiyle Ülkücü hareketi sandıkta başarısız kılan inançsız şöhretlerin, kurultayda sandalyeler uçuşturup başka kanallarda sunuculuğa soyunan hazımsızların, hasbelkader merhum Türkeş’in yardımcılığını yapıp Perinçek’in borazanı olarak hakaretler yağdıran döneklerin, Türklük düşmanı sarayın dalkavukluğuna soyunan sanatçı kılıklı menfaatperestlerin akla hayale gelmedik ihanetlerini çok gördük.

Her seçimde önüne gelenin istismar ettiği bu zavallı kimliksizler, havuz medyasında Bahçeli ve MHP’ye sövdürülen şerefsizler, kendine “eski” ünvanı takarak Ülkücü kesilen devşirmeler, Yusufiyye istismarı ile isyan edenler, başka nehirlerde yıkanıp MHP’den beslenmeye kalkan taşeronların çemkirmelerine alıştık!

Sırf Bahçeli düşmanlığı adına otel salonlarında “MHP biziz” diye muhalif toplantılara girişenlere de alışığız!

İşbirlikçileri onları işleri bitince sümkürüp attıkları mendile çevirdiler, gıkları çıkmadı!

2015’te de tarih tekerrür etmektedir.

Ülkenin hırsızları ve millî irade gaspçılarının tezgâhına kapılan zavallılar yine çıktı.

7 Haziran’dan sonra saraya kapıkulluğuna, babasına hakaretler yağdıran kafayla sinsice işbirliğine soyunan Tuğrul Türkeş, kendinden bekleneni yaptı!

İlk ihanetini kurultayda genel başkanlığı kaybedince ayrılıp dandik bir parti kurarak yapan biri, siyaseten iflas edince 2007’de tıpış tıpış geriye dönüveren karakterdir o.

Yıllarca kamu kurumları ve şirketlerin yönetimlerinde sirkedeki kurt gibi yaşayan bu zata denecek her laf boşunadır!

Tuğrul Türkeş, alçak kaset şantajı ile istifa eden MHP’liler kadar şerefli davranamadı, hapisten çıkıp gelen Engin Alan kadar haysiyetli olamadı! Ümit Özdağ kadar Koray Aydın kadar sabır ve sadakat gösteremedi!

Bütün şantajlara rağmen “delikanlı” gibi dik duran bir Meral Akşener olamadı!

Yaptığı, 3 dönem kendini meclise taşıyan harekete düpedüz ihanettir, siyasî intihardır!

İnşallah, bundan sonra o şom ağzını açıp davaya laf etmeye kalkmaz! Tapındığı koltukta kalleş PKK’lilerle bakanlar kurulunda kadeh kaldırsın o salon monşeri!

Ya şu Sinan Ogan denilen, şu Kemal Çelik denen zatlar, nasıl kişiliklerdir ki Bizans oyunlarının oyuncağı olabilmektedir? Kurumdan nemalanıp o kurumdaki Ülkücülere çamur atmaya kalkan şizofrenler, bu hareketten temizlenmelidir!

Sırf lidere muhalefet için davaya çelme takan şerefsizlerin bu çatı altında yeri yoktur.

Filmde anneyi oynamaya kalkan artiste Ülkücü idamlık şehit ailesinin gösterdiği dirayeti gösteremeyen çapsızlara söylenecek söz bitmiştir!

Bir insan bu kadar mı omurgasız olur?

Bir insan, kendini adam yerine koyan bir teşkilata bu kadar mı nankör olur?

Sırf “Türkeş” soyadı hatırına seçimlerde kim bilir kaç yiğit “Ülkücü aday”ın hakkını yiyen bu zat, bunca günahı taşıyamaz!

Ülkücü Hareket, en önemli dönemde ihanete soyunan bu adamı asla affetmeyecektir! İblise kölelik eden bir evlat, artık ne Başbuğ’la ne de MHP’yle anılamaz!

Şu iyi bilinmelidir, babasının “manevî mirası”nı yiyip bitirmiş, Başbuğumuzun ailesine dönük “hatır” bırakmamıştır!

Ülkücü Hareket’in bütün teşkilatlarını uyarıyorum. İçinizdeki elma kurtlarını, ikbal bekçilerini temizleyin! Bir kere ihanet eden daima ihanet eder!

Genel Merkez, seçim listelerini itina ile gözden geçirip “larvalar” varsa hemen temizlemelidir.

Bütün saldırılara, ihanetlere, ikram edilen koltuklara rağmen dimdik duran MHP’yi şartsız, inadına desteklemek, sımsıkı kenetlenmek bir mecburiyettir!

Saray-AKP-PKK/HDP’nin çirkin tuzağı mutlaka 1 Kasım’da bozulmalıdır!

Kızıl Elma’nın tek ümidi MHP’dir ve 1 Kasım’da ne pahasına olursa olsun iktidar yapmak zorundayız!

Hiçbir mazeret tanımıyorum, hiçbir kişiyi de davanın üstünde görmüyorum!

 

Mustafa ÖNDER
mustafaonder35@gmail.com
facebook.com/mustafaonder15
twitter.com/mustafaonder07

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.