Canı yanmış bizim İbiş’in…
Kürtlere verip veriştiriyor.
Sosyal hukuk devleti olan ve onların dediği gibi “T.C” de hiçbiri mahkemeye gitmezdi.
Bir gün “T.C.”nin polisi kapıya dayandı!
Herşey “Kürtçe bilmeyen Kürtçü” Kışanak ile su yüzüne çıkmıştı.
Parmaklıklar ardına yollandığında Diyarbakır’da kimse yanında olmadı.
Kıçlarını yırttılar, 30 kişiden fazlası toplanmadı Diyarbakır’da…
Şehiri çöp yuvasına çevirdiler, maaşlarının belirli kısmını PKK’ye haraç veren aptal işçiler de çöpleri toplamadı.
Sonra…
Paaaat diye “kayyum” atandı.
Herşey bir zamanların “çözüm süreci” yüzünden olmuş, Diyarbakır halkı gibi bütün Güneydoğu sakinleri PKK/HDP/DBP’nin uşağı sanılmıştı.
Kürtçe bilmeyen Marksist Kışanak örneği ile “bir halt” olmadıkları anlaşılınca…
Usulca TKMLP sanığı Yüksekdağ ve bölücü Demirtaş’ı alıverdiler!
Kürtçü/PKK’li üç-beş kişi polise debelendi…
Sonra…
9 HDP’li paşa paşa mapusane yoluna koyuldu.
Mesela, Yüksekdağ, polis kendisini almaya geldiğinde kapımı kırıyorlar, dese de görüntülerde kapının son derece hukuk çerçevesinde, çilingir tarafından açılıp kanun gereği yapıldığı orta yerde…
“Hukuk”un tabii işleyişi ile…
Araya HDP’nin Kürtçü medya maymunu eski HDP milletvekili Hasip efendi giriyor.
Ama öyle bir giriş ki…
“Kürtlere özgürlük, eşitlik, adalet” yaygarası ile ve maalesef Y-CHP’nin desteği ile Meclise taşınan Kürtlü-Bölücü HDP’nin Kürtlerle hiç alakası olmadığını kabak gibi ortaya seriveriyor…
Tanrı’nın sopası yok ki gözüne soksun…
Böyle salak biri çıkar, “hakikat”i gözünüze sokuverir!
Bay Hasip Kaplam, Kürtlerin görmeyen gözüne, duymayan kulağına bangır bangır sokuverdi!
Kürtler ders alır mı? Hayır!
Bakın Bay Kaplan, Demirtaş ve HDP’li vekillerin tutuklanmasından sonra Kürt kardeşlerini provokasyona çağırıyor:
“BHH dayanışmanıza zor pas. Başka yol yok, ya hep beraber ya da hiçbirimiz!”
Bir süre bakıyor, Kürtlerden ses yok, Kaplan’ı tınlayan yok!
Alıyor sazı:
“Kürdün yavşağına, iktidar uşağına, tırşıkçısına yazıklar olsun; keklik soylulara!”
Olay bu kadar basit!
Bebek katili Öcalan, PKK/HDP/DBP/YPG için varsanız Kürtsünüz, yoksanız “tırşak!”
Yüz kere dedik, galiba bazı Kürtler anladı ki, bu HDP’nin hepsi de Kürt değil, dertleri de Kürtler değil…
Adam ve karılar, ya Zerdüşt, ya Marksist, ya DHKP-C’li ya da Ermeni PKK’li…
Aslında asıl “yavşak” ve “tırşaklar”ın bazıları kaçmış, yurtdışında!
“Adam” olan anavatanımız dedikleri binlerce yıllık(!) sözde Kürdistan’ı terk eder mi?
Terk eder!
Çünkü önce Kürt değiller…
Çünkü Kürt halkının derdiyle hemhal değiller…
Çünkü hepsi birer hain…
Evlatları kolejlerde okur, kendileri Bodrum’da sevgili kovalar, kocaları kaçak peşindedir.
Kütçe diye bir eğitim dili de yoktur.
İngilizin planladığı, Rusun yazdığı, Amerikalının peydahladığı sözde Kürdistan diye bir yer yok!
Silahla seçtirdikleri belediye başkanları Latin alfabeli uyduruk tabelalar assalar da kendileri Kürtçe bilmez!
Belli ki Kürtçe diye bir “dil” de yoktu.
Keleşlerin gölgesinde “seçildikleri” vekillik ve belediye başkanlıkları da uydurmaydı.
Gerek Kışanak, gerek Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tıpış tıpış bavullarını toplayıp mapusaneye yol alırken, AKP’nin gaflet dolu çözümünde bir “nane” olmadıkları…
Yani arkalarında “silah gölgesi”ndeki masum Kürt vatandaşların da olmadığı kabak gibi ortaya çıkıvermişti.
Bazıları şimdi Belçikalı abileri, Almanyalı ablalarının kolları arasındalar…
İnşallah Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt vatandaşlarımız “hakşkat”i kavramıştır.
İnşallah “yavşak ve tırşak” olmadıklarını ispatlarlar!
Gerisi hikaye…
Tek gerçek…
Çok yaşa Devlet Bey!
Sonunda birilerine “Devlet başa kuzgun leşe” dedirttiğin için!