“Mazlum ve mağdur”dan “tek adam diktası”na koşuyor AKP…
Demokrasi, özgürlük, eşitlik, 3Y ile savaş, adalet diye yola çıkmışlardı.
İktidar nimetleri, dev inşaat ihaleleri, para, yandaş sermayeyle medyanın ele geçirilişi, önüne çıkanların 14 yıl içinde ezilip yok edilişi, yandaş olarak kurulmuş sendikalarla memurların elde edilişi, geçmişin paralel ortaklarıyla asker ve polisin sindirilişi, çözüm safsatasıyla ayrıştırarak kitlelerin düşman edilmesi, yargının siyasileştirilmesi gibi tehlikeli deneylerle elde edilen “güç”, AKP’nin sonunu hazırlıyor.
Atatürk ve İnönü devirlerini eleştirerek kesif bir din sömürüsü yapanların “tek adamlığa” hızla koştuğunu, halkı, aydınları kesif bir kıskaca alarak diktaya yöneldiğini kendileri de biliyor…
Başını çıkaranın kellesi alınıyor, artık en küçük eleştiriye bile tahammülleri yok…
Serok Ahmet’in “Kongre benim tercihim değil” diye diye gittiği bir komedi!
Oysa dangalağın biri onun için “Onu Peygamberimiz Başbakan yaptı” demişti!
AKP’yi kuran listeden hemen hemen kimse kalmadı…
Çankaya’yı kasvetli bulan zihniyet, şatafatlı “külliye”ye yerleşmekten, bunun bir lüks değil, devletin itibarı olduğunu söyleyebiliyordu artık.
Kah sosyalist, kah muhafazakar, kah liberal, kah heykeli put olarak gören kafa…
22 Mayıs itibariyle “zirve”yi tadan siyasi oluşum, düşüşe 7 Haziran 2015’te geçmişti.
Partideki ilk çatlaktı.
22 Mayıs 2016 tarihi de bir kırılma noktasıdır artık!
AKP, kendisiyle birlikte ülkeyi de tehlikeli bir maceraya ve uçuruma sürüklüyor.
Kongre salonundaki görüntü Kuzey Kore’li liderin 30 yılda ilk kez yaptığı kongre görüntüsünden farksız…
Yüzde 50’nin seçtiği Başbakanı istemeyen irade, 1300 kişiye yeni Başbakanı seçtiriyor.
Hele MKYK’de M.Ali Şahin, Numan Kurtulmuş, Süleyman Soylu, Cemil Çiçek, Ömer Çelik, Taner Yıldız, Ali Babacan, Mehmet Özhaseki ve Recep Akdağ’ın çizik yemesi, “düşük profil”in MKYK’de de geçerli olduğunu gösteriyor.
Hâlbuki reisleri, “Biz sadece Allah’a kul oluruz” diyordu; onların hepsi ona kul olmaya kalktığı Kongre ilginçti.
Anıtkabir’de saygı duruşunda bulunmayı putperestlik olarak gören zihniyet, bir mektup okunurken ayakta saygı duruşuna geçti!
Sosyal medyada ortalık yıkıldı ki, vaziyetin tam özeti: “Cin Ali, Bin Ali, İn Ali!”
Şems Ethem’in gazetesi haberi “Başkanlık yürüyüşü” diye veriyor!
İlk işi Twitter’a efelenmek oluyor Bin Ali’nin: “Twitter’a Osmanlı tokatını yapıştırırız!”
Bölücülere ilk işareti veriyor: “Bu çözüm süreci ortak geleceğimiz”.
Bin Ali, kongrede “başkanlık” ile ilgili bir itirafta bulunuyor, yani kaş yapayım derken göz çıkarıyor: “Fiili durumu yasal hale getirelim!”
Yani “düşük profilli Başbakan”, Başkanlık zemini hazırlayarak kendi ikbalini sona erdirmek için debelenecek durmadan… Belki Başkan’ın danışmanı veya sözcüsü olur artık!
Mesele Bin Ali değil…
AKP kitlesinin şuursuzluğu…
Seçimi Bin Ali alıyor, kongreye Tayyip damga vuruyor.
Mesajını Adalet Bakanı Bozdağ okuyor, salondaki bütün AKP’liler ayakta dinliyor.
“Genel Başkan” seçimi için kongre toplayan AKP’nin divan başkanı Bozdağ, “AKP, Tayyip’in partisidir! AKP’nin tek lideri vardır o da Cumhurbaşkanımızdır” diyerek hem Bin Ali’ye, hem AKP’lilere hakaret eder gibi kendini yitiriyor…
Sonra onu teyit edercesine Bin Ali, Tayyip’in posterini göstererek “andımızı okuyalım” diyor.
Herkes ayakta!
“Partili Cumhurbaşkanı” seçecekler, Anayasanın ilgili maddesini değiştirip yasaya uygun hale getirecekler… Sonrası ortada AKP ve demokrasi kalmayacak!
Bundan sonrası için ilk işaret fişeğini bir AKP Genel Başkan Yardımcısı veriyor: “Bakanlar Kurulu bundan sonra Beştepe’de toplanacak!”
Atatürk’ün üniter, sosyal, laik, hukuk devletini ve parlamenter sistemini, Cumhuriyeti Osmanlının reklam arası gören kafa kendi sonunu hazırladığı gibi milletin kaderiyle de oynuyor…
Ne Anayasa, ne ettikleri yemin umurlarında… Sadece ikbal!
Ama AKP’ye oy veren yüzde 50 işin hala farkında değil!
Mustafa ÖNDER