Devlet uçağı ile cümbür cemaat Suudilere misafirliğe git... Orada Umre gösterisi yap... Ey millet!.. Müslüman Türk milleti!.. Kör müsün, basiretin mi bağlı? “Çoban”lar, senden “sürü” diye bahsediyor. Sende hiç mi “Cumhuriyet insanı”ndan eser kalmadı? Sen hangi ecdat ile gurur duyuyorsun? Gönülsüz arsaya yapılan camiyi yıktıranla mı, vakıf malından milyarlık makam arabasına binenle mi? “Ananı da al git” dediler, Soma meydanında tekmelediler, 301 can verdin, iki göz ev verecekler diye “Türkiye seninle gurur duyuyor!” diye bakana tempo tutuyorsun... 17-25 Aralık soygunu zihnini hiç kurcalamıyor, Hükümetin yayınladığı Resmî Gazete’ye bile inanmıyorsun, “yalan” hayat kaynağın mı oldu ey millet? Askerlerini, subaylarını, gazetecilerini yıllarca sorgusuz sualsiz içeride tuttular, kuzu gibi seyrettin, kolejdeki, akademideki evlatlarının istikbaline göz diktiler yine seyrediyorsun... Bu bayrak, bu vatan, bu devlet kimin için? Hiç mi istikbal derdin kalmadı? 800 liralık asgari ücretine 30 lira verince sormuyorsun, çayına simidine zam yapınca direnmiyorsun, işsizlik parandan bile tırtıklayıp saray yaptırdılar, üç kuruşluk vergini 6 ay erteleyince takla atıyorsun... Padişahın “Şah Fırat’ın emrini ben verdim” diyor, sadrazam ise “ben verdim”, seni kim, hangi rejimle idare ediyor? Sen hangi peygamberin ümmetisin? Allah, Kur’an ve Hz. Peygamberimiz hâşâ siyaset oyuncağı oldu. Kulakların duymaz, gözün görmez mi? Ne kadar millî manevî kutsalın varsa alay ediyorlar. Aklınla alay ediyorlar, sen durmadan “Çalıyor ama çalışıyorlar” diyorsun! Kimi seçeceğine “üst akıl” karar veriyor, adına da temayül yoklaması diyorlar, olanı biteni sorgulamıyorsun... Hafızanı silmişler, işine gelmedi görmedin yine... Geçen hafta Adıyaman-Gölbaşı Belediyesi’nin edepsizliğini de duymadın değil mi? Halkın parasıyla Gölbaşı belediyesi bilbordları “Cumhurbaşkanımızın doğum günü kutlaması” afişleriyle donattı! Ama üzerinde sevgili Peygamberimizi temsil eden kırmızı güller vardı... İlahiler, semazenler, vaazlarla doğum günü... Hâşâ kıyaslar gibi! Densizlik diz boyu, şirk, takiye, münafıklık, dalkavukluk aldı başını gidiyor... Söyle ey millet, sen hangi dinin ümmetisin? Çikolata kutusunda rüşvete alışık “hakara makaracı” bakanın, 2013’teki “Ülkemizde eğer Urfa şanlıysa, Antep gaziyse, Maraş kahramansa, Rize, İstanbul ve Siirt de mübarektir. Çünkü bu üç şehir, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük liderinin doğmasına vesile olmuştur.” dediğinde itirazını duymadım... Aynı adam, 2014’te Afyon’da “Recep Tayyip Erdoğan’ın yol arkadaşı olmak, makamların en yücesidir.” dediğinde de sustun... İçişleri Bakanı Efkan Ala, bir sahur programında, “Hz. Peygamber gurura kapıldı ve Allah tarafından uyarıldı. Biz kapılmayacağız.” derken bile kılın kıpırdamadı, hatta alkışladın! Hele o Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in RTE’nin Şanlıurfa ziyaretinden sonra bir Urfa fotoğrafı paylaşarak, “Şanlıurfa’ya bahar gelmiş, Başbakanımızı karşılamak üzere tarih de coğrafya da kıyama kalkıyor.” yazdığında da tepkin yoktu... AKP Şanlıurfa milletvekili aday adayı Mustafa Göktaş’ın “Önceki hükümet dönemlerinde kıtlık vardı. Erdoğan ile AKP geldi, 24 saat yağmur yağıyor. Allah buna emir vermiş, imkânı yok, ne ben durdurabilirim ne sen durdurabilirsin.” çıkışını duymazlıktan geldin... AKP Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, “Sayın Başbakan’ımıza dokunmak bile inanın bence ibadettir.” dedi anlamadın... AKP Düzce Milletvekili Fevai Arslan, “Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider.” dediğinde “çüşşş!” bile diyemedin... AKP’li Çayeli Belediye Başkanı Rıza Çakır, “Başbakan’ımızın çıkacağı televizyon yere konmaz” dediğinde de sustun... AKP Aydın İl Başkanı İsmail Hakkı Eser, “Genel Başkanımız ve Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan’a biz o kadar bağlıyız ve âşığız ki bizim için adeta ikinci peygamberdir.” şirkine düştüğünde bile tepki vermedin sen... Eski Sağlık Bakanı Yardımcısı Agâh Kafkas, Çanakkale’de 500 yataklı devlet hastanesi yapılacağını açıklarken “Bu, Başbakanımızın sünnetidir ya! Tayyip Erdoğan farkı budur” dediğinde de alkışlamıştın... Ne oldu sana ey Türk milleti? Sakın “Elhamdülillah Müslümanım!” deme... Cahiliye devrinin kendi yaptığı puta tapanlarına döndün... Bir titre, titre ve kendine dön! Mustafa ÖNDER mustafaonder35@gmail.com