NE OLDU BİZE?

Mustafa ÖNDER

Bu kışta kıyamette terörle mücadele ediyorlar.

            Kıbrıs Harekâtı’ndan beri Asker güvenliğimiz için ilk defa yurt dışında.

            IŞİD ve PKK/PYD ile mücadele ediyor.

            Polis 81 ilde teyakkuz halinde.

            Telsizler 24 saat açık, kahpelerin nereden saldıracağı belli değil.

            “Tecrübe”, Efkan Ala’nın bakanlığında emekli edilmiş, tasfiye edilmiş, çocuklar, dişiyle tırnağıyla, şehidiyle gazisiyle hainlerle mücadelede…

            Meydanlarda ikide bir “Atatürk’ün askerleriyiz” nidası atanlar, PKK sevicilerinin tutkunu…

            Ne oldu bize?

            *

            Genelkurmay Başkanı Kardak kıyılarında…

            Türkiye Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanı’nın önünde Yunan piçleri gösteri yapıyor!

            Ne oldu bize?

            *

            1980 sonrasının nesilleri bilsin istiyorum.

            1980 öncesi…

            İslamcılar…

            Komünistlerle el ele kol koladır.

            Bakmayın TRT’deki “Yedi Güzel Adam”a…

            Bakmayın siz Akif İnan’ın şimdiki badem bıyıklı Memur-Sen’ine…

            Bakmayın siz Özdenören’in TRT’de “akil adam” oluşuna…

            1980 öncesi Erbakan Hoca’nın bu sessiz müritleri, Ülkücü düşmanı, solcu dostu idiler.

            O hay huy içinde bir tekinin burnu kanamadı.

            Bunu iyi belleyin!

            Suya sabuna dokunmayan “pisler” gibiydiler!

            Bir Üstad Necip Fazılları, bir Sezai Karakoçları, bir Nuri Pakdilleri vardı.

            Kah İslamcı, kah Kürtçü, kah Suudi sevici idiler!

            Ama asla Atatürkçü, Cumhuriyetçi, milliyetçi olmadılar!

            Necip Fazıl, bir ara Ilıcak’ın Tercüman’ında, bir ara Ülkücülerin Hergün’üne yazdıydı da, adamı hain ilan edivermişlerdi. Yani “Kahraman” veya “Üstad” onlar için kendileri içindi sadece!

            Ne oldu bize?

            *

            Bunca kaos içinde…

            Lozan yalanları içinde onca adayı görmezden gelenler…

            Kardak’ta Yunan’a gözdağı veremeyenler…

            Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la birlikte, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı tavrıyla bilinen, siyasi İslamcı yazar Nuri Pakdil'i evinde ziyaret etti.

            Bu ziyarette AKP’nin akıl hocası Rasim Özdenören de var.

            Nasıl bir ilişkidir, nasıl bir mesajdır?

            O Nuri Pakdil, bir ödül töreninde “Ne mutlu Müslümanım diyene!” diyen adamdır.

            “Ben Firavun karşıtıyım, neyi kastettiğimi beni okuyanlar bilir” diyen adamdır.

            “1923’ü, yani Cumhuriyet’i değerlerimizden kopma yılı” ilan eden adamdır.

            Tıpkı Cumhuriyeti reklam arası gören münafıklar gibi…

            “Bizim tek ulu önderimiz vardır, o da Hz. Muhammet’tir” diyen adamdır!

            TRT’nin “Yedi Güzel Adam”ından biridir!

            Sağcı veya solcu değil, İslamcıymış!

            Bu adam Marksizm ve Komünizme takınlık hissetmediğini ama “ilgiyle izlediğini” söyleyen adamdır!

            Ne oldu bize ki, Cumhuriyet’in Genelkurmay Başkanı, yanında MİT Başkanı ile dinci bir yazarı ziyaret etmektedir?

            Ne oldu bize ki bu fotoğraf çekilmiştir?

            *

            2013’te Kara Kuvvetleri Komutanıdır Akar.

            2015’te askerinin başına çuval geçirildiğinde komutandır.

            O gelip pilotların boynuna fular bağlar!

            15 Temmuz’da Akıncı Hava Üssünde rehin tutulan komutandır.

            Ergenekon, Balyoz, Casusluk davaları ile itibarı yerle bir edilen ordunun komutanıdır.

            Pilot olmadığı için uçakları yetim kalan, askeri okulları boşalan ordunun komutanıdır.

Atatürk’ün, Cumhuriyetin askerlerinin komutanıdır.

            Nedir bu Pakdil ziyareti?

            Nedir bu reklam arası görülen Cumhuriyete vurulan hançer?

            Ne oldu bize?

            Birileri cevap versin?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.