O HEP HAKLIYDI!

Mustafa ÖNDER

“Vatan”ı, kaypak siyaset zemini…

“Millet”i, sandıktaki oy sayısı…

“Bayrak”ı, istismar malzemesi…

“Din”i kirli bir aldatma aracı…

“Söz”ü kahpeliğin makinesi belleseydik…

“Bir dem” iktidarın eteğine yapışırdık…

Sonrası…

Sonrası “yokluk”tu!

Asla “tevessül bile” etmediler…

Onlar hep haklıydı!

*

Bozkurt bakışlı Gazi Mustafa Kemal’in neferleri baktı ki…

O’ndan sonra “eseri”, tehdit altındadır…

Milliyetçi Hareket’i yola koydular…

Haklıydılar…

İstiklal, istikbal, Cumhuriyet, laiklik, sosyal hukuk devleti, Türk milleti, bayrak, vatan, adalet, hürriyet, tam bağımsızlık tehlikedeydi…

Haklıydılar…

Tabutluklar, zindanlar, yağlı urganlar, sürgünler caydıramadı…

İhanetin, kahpeliğin, fitne ve fesatın en zalımına maruz kaldılar…

Asla surda gedik açtırmadılar…

Onlar hep haklıydı!

*

“Ocaklar’ın helâl hamuru”ndan mayalanmış nesiller tükenmedi…

“Bozkurtlu”, “Üç Hilalli” sancak hiç yere düşürülmedi…

Hep haklıydılar…

İnandılar, ‘bir’ken üç, beş, on, yüz, bin ve milyon oldular…

Uğruna adanılmış kutlu bir millet, varılacak bir “Turan”ları vardı…

Tarihleri boyunca “hiç kamçı altına düşmemiş” Türk’tüler…

Bu “Şehadet toprağı”nın her zerresi Kürşat, Bilge Kağan, Alparslan, Osman Gazi, Fatih, Yavuz, Kanuni, Mustafa Kemal ve Türkeş ile harmandı…

Hepsi küllerinden doğmuş, yedi düvele kafa tutmuş Atatürk’tü…

Başbuğ Türkeş oldular, Bozkurt Kılıçkıran, Önkuzu, Pehlivanoğlu olup ölümle eğlendiler…

Onlar hep haklıydılar!

*

Tarih neyi gösterirse göstersin…

Memleket hangi şartlarda olursa olsun…

Dış mihraklar ve içerideki taşeronları hangi tuzakları kurarsa kursun…

Onlar…

Bozkurt bakışlı Atatürk’ün ve emanetçisi Başbuğ Türkeş’in muhteşem Türkiye Cumhuriyetinin teminatı…

Milliyetçi Ülkücü Hareket’ti…

O Hareket’in Türkmen Beyi de o teminatın ete kemiğe bürünmüş lideri…

O hep haklıydı!

*

Yegâne hakikat, “Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kan”dı…

Asil Türk milleti ve milli kimliği idi…

Eğilmedi, bükülmedi, burçtaki bayrağı asla düşürmedi…

Aldanmadı ve aldatmadı…

Güvenenlerini, ucuz ikbal ve istikbal kaygısıyla hiç dipsiz kuyulara sürüklemedi…

“Benliği”nden kurtulmuş, “yobaz irtica”nın tuzağına kapılmamış, “ömrünü” devlete vakfederek “Bey” olmuştu…

Başbuğ’undan devraldığı “Kutlu dava” neyi gerektiriyorsa…

Vefa, sadakat, fedakârlık, cesaret ve ferasetle “Kızılelma’yı tankın üzerindeki Mehmetçiğe söyleten” ufuklara süzüldü…

O hep haklıydı!

*

15 Temmuz gecesi “Ankara’yı ateşten çekip alan” kartal…

Yenikapı’da “diriliş”in müjdecisi…

Vatanı kemirmeğe kalkan terörün başını kesmeye keskin kılıç…

Türk-İslam âlemine yeniden musallat olan Haçlıya karşı Bozkurt oldu…

Ergenekon’dan çıkarır gibi çıkarıp aldı devleti…

Ülküdaşları, evlatları onu Bey bilmişti…

“Bir”di, beş, on, yüz, bin ve milyonlar oldular…

Mesela bir Fırat Yılmaz Çakıroğlu vardı…

İblis’in yoldaşlarına meydan okudu Ege’de…

Ağabeyi Önkuzu’nun kemiklerini hiç sızlatmadı…

Gül yüzlü gençliğini Türklüğüne ve Beyine adadı…

Onlar hep haklıydı!

*

2023 yaklaşıyor…

2053’e ne kaldı?

2071 gibi kutlu yıldönümleri bekler Hareket’i…

Devlet Bey’imiz hep haklıydı…

Bu “Ölümlerle eğlenen tunç yürekli millet”e sözü var, vazgeçilmez!

Şükür, asla aldanmayan ve aldatmayan Türkmen Beyimizle Türk’ün saadetini görmek dileriz…

Bismillah!

Bütün mazlumlar adına…

Asil Türk milleti ve Turan aşkına…

18 Mart 2018’i, O Bozkurt’un peşinde “altın çağ”a yürüyüşün kutlu tarihi eylemeliyiz!

O hiç aldanmadı ve aldatmadı…

O hep haklıydı…

 

 

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.