Ey, Atatürk’ün gelecek nesli emanet ettiği “muallimler”, n’oldu size?
Siyasî iktidar, yakasına kırmızı kurdele taktığınız çocuklarınızı alıyor elinizden…
Evlatlarınız kızlar ve oğlanlarınızı haremlik selamlığa bağlama hevesleri arttı…
Anlı şanlı törenleri, çocuklarınızın kalkıp size şiir okumalarını “faşist kalıntısı” diye yasakladılar…
Devlet okullarında birer kırmızı güle, özel okullarda pahalı hediyelere razı olacak mısınız?
Kiminizi KESK’e, kiminizi Memur-Sen’e, kiminizi Kamu-Sen’e böldüler ki, bir ve iri olarak sesiniz çıkmasın! Badem bıyıklı ham sofular, PKK gösterisinde bayrak gezdiren sendika ağalarına bağladılar sizi…
Son 13 yılda tam 5 bakanınız değişti öğretmenim! Sizde ne değişti, farkında mısınız?
Başınıza “eğitimci” bir bakan bile atamadılar, kimi intihalci, kimi Kütçü, kimi Molla Kasım çıktı, daha ne diyeyim?
Ne bilim, ne akıl ve ne de tecrübenin uğradığı “Millî Eğitim” bataklığa dönüştü.
Bu sene 17 milyon evladımıza 800 bin meslektaşınız eğitim veriyor. Evlatlarınızın sırtlarında bedava Allah ile aldatanların bastığı kitaplar… İncikli boncuklu kıyafetlerle okul kapısında ana babalarının cebini yakan minibüslerde…
Zavallı anne-babalar, mahallesindeki okula değil de, ünlü öğretmenin olduğu okula çocuğunu kayıt ettirebilmek için doksan takla atar oldu.
Evlatlarınızı hipodromdaki yarış atına çevirdiler hocam, yok mu bir diyeceğiniz?
Bebelerinize tablet bilgisayar dağıtacaklar ama öğretmenim, MEB, dağıttığı ders kitapları dışında yardımcı kitap bile kullandırmıyormuş, niye acep?
Meydanlarda “Millî Eğitime en çok bütçeyi ayırdık” diye bağırıyorlar…
Senede bir verdikleri 800 lira ile mi bütçe şişti, okulunuza laboratuar mı açtılar, spor salonu mu yaptılar, sizin teknolojiyi takip etmeniz ve kendinizi geliştirmeniz için maaşınıza zam mı yaptılar? İkinci iş peşinde koşanlarınız da neyin nesi öğretmenim?
Yüzde 90’ınız borç içindeymiş, yüzde 42’niz kredi kartını ödemekte zorlanıyormuş!
Alışık oldukları “saray tipi okul” yapsa ne olur, dört duvarla “adam mı yetişir” hocam?
Kimi kızlı erkekli ev baskını düşünür, kimi tek cinsin eğitim gördüğü ayırımcı okullar ister, kimi Mustafa Kemal’i devirir, siz nerelerdesiniz Atatürk’ün öğretmenleri?
Yetiştiğiniz öğretmen okullarını, enstitüleri sildiler, devlet fakülteleri açıp diploma verdiler ama güvensiz ve beceriksiz politikacı, öğretmen adaylarını KPSS eleğinden geçiriyor. Hoş geçirse de kahvelerde bekletiyor öğretmenim…
MEB’de açık 125 bin iken, atanmayan 250 bin genç meslektaşınız sabır taşı olup çatladı… Bunlardan 39’u intihar etmiş hocam!
Atama yapılmamasının sebebi bütçe yetersizliğiymiş! Ama bütçe saraylara, uçaklara, BMW, Audi, helikoptere var, Suriyeli hainlere var, öğretmene yok!
Hani “Peygamber mesleği” idi öğretmenlik?
O KPSS eleğinin içinde odacıyla, mühendisle, bekçiyle, polisle, zabıt kâtibiyle, şefle, memurla ne işi var “peygamber mesleği”nin hocam?
Dindar-muhafazakâr iktidarın yönettiği ülkede ziraatçıların, elektrikçilerin öğretmen diye atandığı, tarikat mezunu melelerin hoca, kanaat önderi sayılması da ne öğretmenim?
60 aylık bebeleri yolladılar size. Sabahın köründe… Uyutsan mı, çişe mi götürsen, annelik babalık mı yapsan?
Size güvenmiyorlar ey “Peygamber meslektaşları”! Devlet okullarının itibarını yerle bir ettiler!
Baskı kura kura, yarış yaptıra yaptıra “kapital”e çevirip eğitimi ve gençleri “Dershane”ye devrettiler… Kürtçülerin, cemaatlerin, sol örgütlerin kucağındaki dershaneye… Hamur gibi yoğurup yobaz iktidarlara yol verdiler…
Sendikasız, asgarî ücretsiz gencecik atanamamış meslektaşlarınızın kanını emdiler oralarda. İnsan ve para avcılarının kavgası değil mi son kavgalar?
Açık lise, sertifikalı eğitimle gençlerimizi ranta bağladılar hocam.
Eğitim dediğin sağlam dille yapılır, Türkçeye önem vermeyen, tek dil demeyen bir hükümet, kâh Osmanlıca diyor, kâh Arapça, kâh Kürtçe… Ama İngilizce hep ders hocam, neden? Neden sesiniz çıkmaz İngilizceye? Türkçeyi bilmeyen evlatlarınız matematiği, coğrafyayı, hatta İngilizceyi nasıl öğrenecek, nasıl hipodromda yarışacak? Türk gibi düşünen, bedevî gibi konuşan, İngiliz gibi yazan nesiller türedi, neredesiniz muallimler?
Çocuklarınızı elinizden alıp yarış atı yaptılar, ne kişilik verebildiniz, ne millî kimlik!
Eğitim, insana yapılan yatırımdı. Okul, “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesillerin yetiştiği kurumdu.
Nereden çıktı bu kara çarşaflı Türkçe hocası? Başınıza atanan İmam-Hatipli idareciler ne demek? Bilmezler mi ki, öğretmenin çocuğa tesiri, aile ve toplumdan üstündür! Aydınlığın yerine inanç diye hurafe bedevi karanlığı konuyor öğretmenim…
Bay Tayyip, “12 yıl boyunca adeta bir mücevheri işler gibi insanı bilgi ve beceriyle donatan öğretmenin kadrini kıymetini bilmek ve ona hakkını teslim etmek bizim boynumuzun borcudur!” dese de…
İçinizden yüzde 67’niz tükenmişlik sendromu yaşıyormuş!
Öldünüz mü ey peygamber meslektaşları, ayağa kalkın artık!
Mustafa ÖNDER