Yıllarca FETÖ’den uzak durdu, hiç görüşmedi, faaliyetine katılmadı.
Hatta sık sık AKP’yi uyardı.
“Cemaatin kirli ilişki ve hedefleri”ne dikkat çekti ama aldırış eden olmadı.
Herkes devletten ziyade siyasi rant ve ikbal peşindeydi.
Hepsi “paralel”le canciğer kuzu sarması Türkçe Olimpiyatları’nda nutuklar çekiyordu.
MHP ve Bahçeli, bu “paralel kardeşliği ve yeni anayasa girişimleri”nin hep önünde engel görülüyor, MHP “değişim”e zorlanıyordu.
“TİT” gibi uyduruk gerekçelerle “Paralel yapı” MHP’lileri 4 yıl dinlemişti.
Mayıs’ta Cihan Paçacı, Metin Çobanoğlu, Recai Yıldırım, Mehmet Ekici, Bülent Didinmez, Mehmet Taytak, İhsan Barutçu, Ümit Şafak ve Deniz Bölükbaşı gibi MHP milletvekili ve yöneticilerin internette uygunsuz görüntüleri sızdırıldı.
ABD güdümlü cemaat, “MHP’nin Ülkücü seçmen nazarında itibarını sarsarak oyları AKP’ye kanalize etme planı”nı devreye sokmuştu.
Başaramadılar…
Yıl 2011…
MHP Lideri Devlet Bahçeli mitingte konuşuyor:
“İbrahim Faruk Bayındır kimdir? Bu şahıs Küçükçekmece Belediyesinde AKP Meclis üyeliği yapmış mıdır? Arkasından istifa ederek İstanbul 2. Bölgeden milletvekilliği adaylığına müracaat etmiş midir?”
“Bu kişi partimizi zan ve töhmet altına alan ve yayınlara ev sahipliği yapan kirli internet siteleri ile ne tür bağlantısı vardır?
“Ülkücü Gazete isimli fitne yuvasının değişik ülkeler üzerinden yaptığı alçak yayınları bu şahıs ve yüzleri karanlıkta kalan ortakları mı gerçekleştirmektedir?”
2011’deki teşhis bu…
AKP hükümeti hiçbir şey yapmadı…
Soruşturmayı da bir “FETÖ’cü savcı” yürüyordu. Sonra onu HSYK, meslekten attı!
2014’te bile “Ülkücü kerameti kendinden menkul” bazı mafyatik tipler, kaset skandalını Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin’e yüklemekten bile çekinmiyordu.
Bugünlere, 2016’ya gelelim…
16 Mart’ta Isparta SDÜ’de yapılan FETÖ operasyonunda ele geçirilen kasetlerin MHP’li vekillere ait olduğu ortaya çıktı ve konunun FETÖ’nün kanalı STV’deki dizide bile işlendiği anlaşıldı.
Ve hep haklı çıkan Bahçeli, 12 Nisan 2016’daki Grup toplantısında yine “Bunlar kırk fırın ekmek yeseler, ağızlarıyla kuş tutup dağları titretseler yine de MHP’yi kafalarına göre tanzim edemeyeceklerdir. Bizim paralele teslim edecek bir partimiz yoktur.” diyordu.
2011 seçimlerinden hemen önce MHP'li İhsan Barutçu'ya kaset komplosu kuran Savcı Ekrem Beyaztaş, Suriye sınırından PYD'ye kaçmaya çalışırken yakalandı.
Ve…
Herkes MHP’ye kaset kumpası kuran İbrahim Faruk Bayındır haberinden bahsediyor ama haberde geçen vekil Mücahit Arslan’dan bahseden yok!
İlginç ama Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümündeki helikopterin ait olduğu şirketin ortaklarından birinin Faruk Bayındır olduğundan da bahseden yok!
Ama..
O şimdi kaset tezgâhı ve cinayetten aranıyor!
Biz biraz gelişmelere bakalım:
Gazeteci Haydar Meriç, Fetullah’ın özel hayatını yazacağını söylemesinden sonra 2011’de öldürüldü. Açılan soruşturmada tutuklanan Er-Ah Uçuş Okulu Genel Koordinatörü Ferhat Bayındır, “FETÖ ile ilgili bağlantısını bildiğim ağabeyimin kaset olayında ve Haydar Meriç’in öldürülmesinde rolü olduğunu düşünüyorum” ifadesi verdi.
Meriç, Kırklareli’ndendi. 12 Haziran 2011 seçimleri öncesi ortadan kaybolmuştu. 20 Haziran’da taaa Düzce’de cesedi bulundu. Basında pek yer bulamadı.
2015’te Hanefi Avcı, “cemaat cinayeti” olabileceğini söyledi.
Meriç, ölmeden önce, “Fethullah’ın Kırklareli’ndeki eşcinsel yaşantısı” ile ilgili bilgileri olduğunu söylüyor. Sonra ortadan kayıp!
Karışık olaylar ve Haziran-2016’da 41 polisin gözaltına alınması…
Gazeteci Meriç, son telefon görüşmesini 1 Haziran 2011’de yapmış. Aynı bölgelerde sinyal veren başka bir telefon, İ.V. tarafından Ferhat Bayındır’a verilmiş. Dinlemeye alınıyor. 15 Temmuz darbe girişimi öncesi yurtdışına kaçan Faruk Bayındır, 23 Temmuz’da kardeşi Ferhat’a yurtdışına kaçmasını söyleyince, Polis önce Ferhat Bayındır’a yurtdışına çıkış yasağı koyduruyor ve 26 Temmuz’da gözaltına alıyor.
Söz konusu telefonu ağabeyine verdiğini söyleyen Ferhat, “Ağabeyimin FETÖ ile bağlantısını bildiğimden, kaset olayında da, Haydar Meriç’in öldürülmesi olayında da rolü olduğunu düşünüyorum” diyor.
Bayındır, ifadesinde “Bu olayların tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Ağabeyimin kaset olayında da rol almış olabileceğini düşünüyorum. MHP kaset skandalı sonrası AKP, savunma yazması için ağabeyimi davet etmişti. AKP il binasına giderken Ağabeyime bir telefon geldi. ‘Az kaldı abi geliyorum’ diye konuştu. Konuştuğu kişinin AKP’nin yetkililerinden Mücahit Arslan olduğunu söyledi.” açıklıyor.
Asıl adı Ali İhsan Arslan olan Mücahit Arslan, AKP kuruluşundan beri Erdoğan’ın en yakınında… 25 ve 26. Dönem milletvekili. Aslen Diyarbakırlı.
Onun bu işte ne parmağı var, zaman gösterecek…
Burada Devlet Bey’in sabır, feraset, teşhis ve analiz üstünlüğünü kabul etmek gerek.
15 Temmuz öncesi “muhalif etiketi”yle sürdürülen sözde “iktidar ihtiraslı” aynı oyunu da püskürtmesini bildi… Bugün işin nasıl bir kumpas olduğu daha iyi anlaşılıyor.
O’nun her teşhisi doğruydu!