Olamaz, inanamıyorum! MHP’li Yeniçeri ve Vural, “Osmanlı Türkçesi”ne destek veriyor! Bu bir tuzaktır ve tetkik etmeden AKP’nin tuzağına düşmektir! Padişahın yönettiği bir ülkede olacağı buydu! Yığınları aldatma ustaları, Ankara’da “Şûra Salonu”na sığmamış, Antalya’da adı “Likya World” olan otelde düzenledikleri 19. Millî Eğitim Şûrası’nda liselere “Osmanlı Türkçesi”ni mecburi ders kararı alıyorlar! Cemaatin Abant platformuyla 18. Şûra’yı Kızılcahamam’daki otelde yapan MEB, partililer, muhtarlar, yandaş dernek, vakıf ve sarı sendika temsilcileri ile kendi çalıp kendi oynamış, “4+4+4”lük kararı ile imam hatip ortaokullarının açılmasının önünü açmıştı.
- Şûra da, yandaş sarı sendika “Eğitim Bir-Sen”in gösteri alanı oldu.
Âdeta “Millî Eğitim Şurası” değil, ‘gizli gündem’li şeyhler, dervişler, tarikatların karar aldığı Diyanet şûrası... Açılışı da Ankara’dan uçağı ile gelen Padişah bizzat yapıyor! Şimdi, Tanrı’nın 4 hak peygamber ile ıslah edemediği aptal Arap’ın alfabesini öğretmeye kalkıyorlar. Üniversite kapısındaki binlerce genç matematik ve fen bilimlerinden “sıfır çekerken” hem de... Türkiye Cumhuriyeti’nin “millî” kazançlarının, saçma sapan bir “İmparatorluk, Halifelik, Başkanlık” uğruna darmadağın edildiği şûra... Muhteşem Süleymaniye ve Selimiye’yi inşa edenlerin asırlarca Topkapı’dan devlet yönetmesine inat, katrilyonluk saraylara taşınan AKP hükümetinden beklenecek şûra... Kürtçü, intihalci profesör, ‘Molla Kasım’ mahlaslı mizahçı dâhil 13 yılda beş bakan eskitmiş, artık “millî”liği mile, çamura bulanmış eğitimi hızla karanlığa koşturan şûra... “Özel okul” diye rantiyeye kapı açan kafaya, dün Antalya’da şirket iflas edince öğretim yılının ortasında okulsuz kalan özel okul öğrencileri kapak olsun! Düşünün, ayakkabı kutularındaki haram parayı “imam-hatip yapımı”nda kullanmaya kalkan bir yobaz-liberal iktidar, Osmanlıcılık oynuyor! Peygamber mesleği öğretmenliği KPSS’ye bağlamış, MYK direktifleriyle her lisans mezununa kapı açan müstemleke kafası! Binlerce öğretmeni, partizan ve gerici bir sendikaya üye olmaya zorlayan diktatörlük! İlim, akıl ve mantıktan uzak, eğitim kurumlarını medrese ve tekkelere çevirmeye çalışan bir yobazlık... “Arap alfabesi”nin din maskesi ile baş tacı edildiği, din derslerinin ağır basmaya başladığı bir eğitim özlemi içindekiler, ne diline, ne ecdadına acımaktadır. Bu bir ihanettir! “Osmanlı Türkçesi” ne demektir? İstanbul’un fethinden Cumhuriyet’e kadar imparatorluğun yazı dili Osmanlıca’dır ama halk duru, terkipsiz Anadolu Türkçesi’ni konuşur. Osmanlıca, 15. Yüzyıldan sonraki yazı dilidir. İngilizce bugün güzelim dilimizi nasıl sarmışsa, Arapça ve Farsça kelime ve terkipler sarmış, Türkçe fiil kökleri yerine Arapça ve Farsça kelimeye Türkçe yardımcı fiil getirip birleşik fiiller kullanılmıştır. Osmanlıca veya Osmanlı Türkçesi, halkın anlamadığı “ağdalı” bir dildir. “Bir neşîde nasıl eylerse zuhûr Bir karanlık nazar-ı hülyâdan; Öyle doğdu bu güzel belde-i nûr Sine-i târ-ı şeb-i yeldâdan” (C. Şehabettin) dörtlüğünü okuyun, bir de, “Gel dilberim kan eyleme Seni kandan sakınırım Doğan aydan esen yelden Seni gülden sakınırım” (Âşık Ömer) dörtlüğünü okuyun göreceksiniz “ağda”yı! Osmanlıcaya karşı Karamanoğlu Mehmet Bey’in Türkçe bayrağı açtığını ne çabuk unuttunuz? Ömer Seyfettin’i, Mehmet Emin’i, Faruk Nafiz’i, Tarık Buğra’yı ne çabuk unuttunuz? Osmanlı Türkçesi diye bir şey yoktur! Osmanlıca, sun’i bir yazı dilidir. Türkçe tamlama ve cümle yapısına zarar vermiş, Arapça-Farsça kelime ve terkipli, Arap harfli bir yazı dili, üst tabaka seçkinlerin ve sarayın kullandığı karma dildir. Üstelik alfabe olarak Arap alfabesinin Farça ve Türkçe için uyarlanmış bir biçimidir! “Osmanlıca” denen Arap alfabesinin kullanımına giden bu ihanet, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin temeline konan dinamittir. Elimizde bir güzel Türkçemiz kaldı, onu da baltalatmayız! 1923 inkılâbı ile Latin harflerinin kabul edilmesini hazmedemeyen yobaz, bedevi medeniyeti hastaları şimdi Arap alfabesine dönüşün yolunu açıyor. Efendim, Latin alfabesi ile binlerce yıllık kültür, cumhuriyet nesillerinden kopmuş! Türk çocukları, dedelerinin mezar taşlarını okuyamıyormuş! Büyük bir talep varmış! Eee, bu mantığa göre Göktürk alfabesi ile eski Türk kültürü, Arap alfabesi ile Göktürk kültürü, Kril alfabesi ile bütün Türk kültürleri yok oldu demektir! Oysa o bir yazıdır, araçtır, konuşulan dil hep Türkçe’dir. Türk çocukları atalarının yazdığı kitapları okuyamıyormuş! Yahu üniversitelerin ne işi var, Osmanlıca eserleri tercüme etsinler, uzman yetiştirsinler... Arşivler günümüze çevrilsin... Kürtçe enstitü kurmayı biliyorlar ya! Yıllardır Latin alfabesiyle İngilizce öğretemeyen MEB, Arap alfabesiyle Osmanlıcayı nasıl öğretecek? Türk çocuklarını iyice uyuşturup “ezber ve sınav manyağı” yapacak, sonra da edepten, kültürden bahsedecekler! Dil ile oynamayın! Güzel Türkçeye ihanet etmeyin! Soyumuzu, mezhebimizi ayrıştırıp böldünüz, sıra Türkçeyi Araplaştırmaya mı geldi? 2014 yılında, Şûra’da görev alıp görüş bildirenler, kimi temsil ediyor, kim bunlar? Bu “şûra” falan değil, padişahın isteklerini uygulama kongresinde görüşülen diğer konulara bakın: “Alevilere seçmeli din dersi, otelcilik ve turizm liselerinde "alkollü içki ve kokteyl hazırlama" dersinin kaldırılması, ilkokul 1., 2., 3. sınıfta zorunlu din dersi, haremlik selamlık eğitim, Kur’an ve Hz.Peygamber’in hayatı ders saatinin artırılması, İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük’ün yeniden yazımı, Kürt masallarının anaokulu ve ilkokullarda Türkçe okutulması, ilkokuldan sonra Kuran kurslarında hafızlık eğitimi almak isteyen ortaokul öğrencilerine 2 yıl muafiyet, okullara özel güvenlik, MEB’in öğrenci bilgilerine Emniyet’ten ulaşılması, eğitim fakültelerine sözlü sınavla öğrenci seçimi...” İlim, fen ve teknoloji yok, Osmanlı hastalığı var! Yazıklar olsun! İnanamıyorum ama sayın Yeniçeri ve Vural, Osmanlı Türkçesi için tekrar düşününüz! “Tek vatan, tek bayrak, tek millet” deyip de “tek dil” demeyenlerin tuzağına düşüyorsunuz. Mustafa ÖNDER mustafaonder35@gmail.com