Olur böyle şeyler dedik... Hadi Esad kardeşinle yedin içtin, gezdin tozdun, “adam” edemedin, “diktatör” çıktı, savaş açtın, anladık... Hele şu Haşhaşilere ne istedilerse verdin, evdeki kasalarla “darbe yapmaya” kalktılar, “aldandın”, inlerine girecektin, anladık... Bütün “gel-gitleri”ni anladık da şu Türkçe’den ne istediğini bir türlü anlayamadık! Binlerce yıllık dil, 350 milyon insan konuşuyor, anlaşıyor, Göktürk alfabesi ile, Uygur Alfabesi ile, Arap Alfabesi ile, Kril alfabesi ile, Çin alfabesi ile ve Latin alfabesi ile de yazılsa Türkçe! “Türk”ü de, “edep”i de, “ahlâk”ı da, “ak”ı da, “kara”yı da, “ikiyüzlü”yü de, “hain”i de, “yalancı”yı da yeryüzündeki bütün Türkler anlar... Gel, değiştir şu danışmanlarını, dalkavuklarını... 5 sene böyle geçmez, dün ak dediğine bugün kara dedirtiyorlar... Böyle giderse “itibar sarayı”nda oturan bir “değerli yalnızlık” olacaksın... Yahu bak, TBMM’de Anayasa’ya, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve laikliğe bağlı kalacağına “Büyük Türk Milleti” huzurunda yemin ettin! Türkiye Cumhuriyeti’nin başında, Arapça yazıp, Osmanlıca, darbe diye tepinen biri olarak anılacaksın! Dün (24 Nisan 2012’deki ‘Anayasanın Dili Sempozyumu’nda) sana “Diller arasında bir ayrıma gitmek, açık söylüyorum bir ırkçılıktır. Zaman zaman söyleniyor, ‘Türkçe ile felsefe, bilim yapılmaz, bilim dili kurulmaz’ deniyor. Bunların tamamı ırkçılık kokan açıklamalardır. Irkçılık ihtiva eden bir düşünüş biçimidir. Dünyadaki tüm diller gibi Türkçe de zengin kelime hazinesiyle, bu dili konuşan herkese sonsuz, sınırsız, engin bir muhayyile sunabilecek güce sahiptir” dedirtip alkışlamışlardı... (1) Senin “şükranlarını sunduğun” Haşhaşilerin 11. Türkçe Olimpiyatları’nda “Türkçenin güzelliği, barış dili Türkçe’nin o süt gibi arı temizliği”ni övüp, “kendilerini Türkçe’ye adamış, kendilerini Türkiye’nin barış mücadelesini Türkçe olarak anlatmaya adamış, dönmek için değil, kutlu bir ideal uğruna ölmek için yollara çıkmış öğretmeleri” tebrik ediyordun... O gün vatanseverdin, merhametli, kardeşlik ve Türkçe sevdalısıydın, Türkçe üzerinden dünyaya köprüler kuruyordun... Ne oldu sana yüzde ellinin padişahı? Bugün (24 Aralık 2014’deki 49. TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri Töreni’nde) “Şu anda Türkçenin mevcut kelime hazinesiyle felsefe yapamazsınız. Ya Osmanlıca ya da İngilizce, Almanca, Fransızca kelime ve kavramlara başvuracaksınız. Bu sorunlar devlet eliyle değil bilim insanları eliyle aşılacak sorunlardır” dedirttiler sana... Osmanlıca diye bir dil yoktur, öğretmediler mi sana? Arap alfabesi ile yazılan bir Türkçe vardır. Şimdi de Latin alfabeli Türkçemiz var! Hele orada, harf inkılâbına taş atarak söylediğin, “Bir gecede bilim dilimiz yok oldu” iftirasını nasıl atarsın? Çanakkale ve istiklal Harbi’nde Osmanlının bütün okuma yazma bilenleri şehit düşmüştü zaten mübarek! 13 senedir iktidardasın, yüzlerce üniversite açtın, neden oralarda gereken Osmanlı Türkçesi uzmanı yetiştirmedin? Kürtçe üzerinden tezgâh kurmaktan Osmanlıya fırsat kalmadı mı yoksa? İnanmak istemiyorum, 2012’deki sözlerine göre şimdi sen “ırkçı” bir “faşist”sin! Veya “şovenist” ve “diktatör” müsün zat-ı şahaneleri? Senin “Başkanlık” dediğin, “Yeni Osmanlı, Yeni Türkiye” dediğin faşist Hitler diktası mı yoksa? Senin Türkçe dediğin, Arap alfabeli, Arapça ve Farsça işgalindeki ağdalı saray dili mi? Gittiğin yol yol değil, söylediklerin inanılır gibi değil, “devlet adamı” dediğin zırt pırt fikir değiştirmez; değiştir şu dalkavuklarını! Türkçe dediğin dünya dilidir, uygarlık, şiir, aşk, türkü, matematik, tıp, felsefe dilidir. Kaşgarlı Mahmut’tan, Ali Kuşçu’dan, Uluğ Bey’den, Farabi’den, İbrahim Hakkı’dan, Hulusi Behçet’ten, Hezârfen’den, Mirim Çelebi’den, Piri Reis’ten habersiz mi seninkiler? İki günde bir ağız değiştirten o konuşmaları yazan dalkavuklarınon İskit’ten, Hun’dan, Avar’dan, Göktürk’ten, Türgiş’ten, Uygur’dan, Karahanlı’dan, Peçenek’ten, Kıpçak’tan, Gazneli’den, Harezmşah’tan, Safevi’den, Babür’den, Afşar’dan, Başkurt’tan, Türkmeneli’den, Türkistan’dan haberi yoktur ki... Senin dalkavuklarının, Türkçe’de uzun ünlü olmadığından; “o” ve “ö” seslerinin sadece ilk hecede olduğundan; Türkçe kelimelerde “j” sesi olmadığından; “c, g, l, m, n, r, v, j, f” seslerinin pekiştirmeli kelimelerle ses taklidi kelimeler dışında başta bulunmadığından; yumuşak ve süreksiz olan “b, c, d, g” seslerinin istisnalar dışında sonda bulunmadığından; bir hecede yan yana iki sesli olmadığından; kelime başında çift sessiz gelmediğinden de haberi yoktur! Türkçe, Hz. Peygamber’in kutluladığı milletin dilidir! İman, medeniyet, ilim ve sanat dilidir, Türkçe Türk’ün ana yurdudur! Bir kere olsun “Tek dil” demeyişinden belliydi, dilinin altındaki bakla... Ne idüğü belirsiz “millet”ten kastınız “ümmet”, “Osmanlıca”dan kastınız “Arapça”ydı değil mi? Bu vatandan Türk’ü silme hevesiniz Türkçe’ye sıçradı anlaşılan! Sakın ola ki Türkçe üzerine oyun oynamaya kalkmayın, çarpılırsınız!
- http://www.samancom/web-tv/erdogan-2-yilda-fikir-degistirdi-11350-video-haberi/
Mustafa ÖNDER [email protected]