Vatan savunmasız terk edilemez!
Türk askerinin kuralı…
Türkiye’nin kendi sınırları dışındaki tek toprak parçası…
Suriye’nin Halep vilayeti yakınındaki Süleymanşah Türbesi ve Saygı Karakolu…
20 Mart 2014’te IŞİD, YouTube üzerinden Süleyman Şah Türbesi'nin üç gün içerisinde boşaltılıp Türk bayrağı indirilmediği takdirde türbeyi yerle bir edecekleri tehdidinde bulundu…
25 Mart’ta devrin Başbakanı, “Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye’ye yapılmış bir saldırıdır” demişti…
Devrin Dışişleri Bakanı ise “Bir tehlike durumunda karşılık verilecektir” dedi.
Birden devletin üst aklının konuyla ilgili toplantısının ses kayıtları internete düşüverdi.
Alman Focus Dergisi, toplantının Amerikan NSA tarafından dinlendiğini yazdı.
11 Haziran’da IŞİD, Musul Başkonsolosluğumuzu basarak 49 kişiyi rehin alıp bayrağımızı gönderden indirdi.
Vatan toprağı savunulmadan terk edildi.
Nihayet 20 Eylül’de MİT’in yürüttüğü bir operasyonla 49 rehine kurtarıldı…
Ankara’nın “IŞİD Türkiye’ye hasım değil, konsolosluğu terk etmeyin” talimatı verdiği ve 49 kişinin Türkiye’de tutuklu IŞİD’çilerle takas edildiği iddiaları konuşuldu.
O rehin alınan konsolos şimdi CHP’de vekil…
Derken IŞİD tehdidi sebebiyle 22 Şubat 2015’te Şah Fırat operasyonu yapıldı.
572 asker, 50 tank ve F-16’larla Süleymanşah’ı taşıdı!
Hem de PYD’nin kontrolündeki Kobani’den geçerek…
Dışişleri Bakanı, “Operasyonu kimseden izin almadan yaptık “diye övündü!
İşte o vatan toprağındaki türbeyi bir kurşun atmadan PYD bölgesine taşıyan da bu AKP’nin sivil iradesiydi…
Bu işlerde askerin ve özel harekâtçı polisin hiç vebali yoktu…
Oysa AKP, Suriye’deki iki vatan toprağını savunma kararlılığında olsaydı…
Uluslar arası hukuka göre, sınırımızdan Süleymanşah’a kadar koridor açabilirdik…
Rus uçağının düşürülmesine gerek kalmaz, durduk yere sun’i Rus krizi yaşamazdık…
Burnumuzun dibinde IŞİD ve PYD belası türemezdi…
Askerin aklı başında olanlarını dinlemediler…
Bahçeli’yi zaten hiç dinlememişlerdi…
“Vesayet”ten kurtulmayı askeri dinlememek, “sivil irade”yi de tarih ve politika bilmeyen 3-5 bakanın fikri sandılar…
Tapulu vatan toprağını bir kör kurşun atmadan, savunmadan terk ettiler…
Osmanlıcılık taslayıp “atasının türbesini” kamyona yükleyip götüren kahramanlar olarak tarihe geçtiler…
Cemaat dedikleri paralelleri, altlarını güzelce oymuştu zaten…
Askerin itibarını yerle bir ettirmekte üstlerine yoktu.
Mehmetçiğin başına çuval geçirdiklerinde de gıkları çıkmamıştı.
Elinden “Aldandık, bizi affedin” demekten başka iş gelmeyen AKP iktidarları, gaflet ve dalaletin bedelini 15 Temmuz’da ödedi…
Türk milliyetçiliğini ayaklar altına alan da onlardı, 30 Ağustos Zafer Bayramı yasaklandı diyen de AKP’li Milli Savunma Bakanıydı, sonunda Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini okuyan da, binalarına Atatürk posteri asan da onlar oldu…
Laik devlette “Hâkimiyet Allah’ındır” nutukları atarken cemaatçi şeytanların darbe girişimiyle meydanlara “Hâkimiyet milletindir” pankartları asıyorlar…
Tarih şuurundan uzak “başkanlık” ve “Pentagon” özentisi içinde… Ama o Pentagonun Amerika’nın milli çıkar ve geleneklerini temsil ettiğinin farkında değil…
KHK’ler ile milletin ordusu TKS’yi sivil iradenin emrine vermeye kalkıyorlar.
Hiç ders almış gibi görünmüyorlar.
Hakikatler göstermiştir ki, demokrasi, hürriyet, vatan, millet, istiklal mevzularında samimi olan sadece Bahçeli ve Ülkücülerdir.
Kibir ve güç, Saray’da başdanışmanlık yapan o kafaya, “vatanın birliği için” Yenikapı Mitingine katılacağını açıklayan Bahçeli’ye “Ömründe görmediği bir kalabalığa hitap edecek” hakareti yaptırmaya devam ediyor.
Hayvanat bahçesi müdürünü TÜBİTAK’a atayan bu kafa…
Savunmadan toprak teslim eden bu kafa, Atatürk’ün “Ben size ölmeyi emrediyorum” dediği askerliği, imam-hatip lisesi sanıyor…
Eşten dosttan darbeyi haber alan bu sivil irade, “Milli Ordu”yu haşerattan temizlemek yerine YAŞ’a sivil doldurarak demokrasiyi şaha kaldıracağını sanıyor.
Doğu ve Güneydoğu’da PKK mücadelesi veren birliklerin önünde hala kamyonları bekleten de bu sivil irade…
İrticayı, İncirlik’i, ABD ve NATO üslerini defetmeyi akıllarına getirmiyorlar…
Tecavüzlerle çınlayan vakıfları kapatmayı hiç düşünmeyenler, Akıncı üssünü, Kuleli’yi kapatmayı düşünüyor!
Üç gün sonra “Aldatıldık, affedersiniz!” demek için mi?