Hala onun bunun lafına bakıyorsunuz.
Bakmayın!
İşbirlikçilerin, Karanlıkçıların, Fitneçağcıların, bölücülerin, HDP/PKK ve Y-CHP’nin tezgâhlarına gelip davanıza, partinize yüz çevirmeyin dedik.
Dinlemediniz!
Liderin hepinize bir sürprizi var dedik, inanmadınız!
Lider, “Milliyetçi Hareket, lobilerin, kulislerin, insanımıza tepeden bakan, değerlerimize ters yaklaşan zümre ve kaymak tabakaların partisi değil, Türklüğün kalpgâhı, Müslüman Türk milletinin yürek atışıdır.” dedi, güldünüz!
“Sözümüz millet, sevdamız devlet, sancağımız vatandır” dedi, inanmadınız!
“Bazen içimizden devşirilenler, bazen dışımızdan derlenenler bu kutlu çatıyı dağıtıp devirmek için tüm güç ve imkânlarıyla uğraştılar.” dedi inanmadınız!
“Beka, yani payidarlık, ebedi kalıcılık bize atalarımızdan intikal etmiş misak ve mirastır. Ve bunun korunması, kollanması, gelecek kuşaklara sağ salim devri her türlü siyasi ve ideolojik aidiyetin, dünyevi ve başka heveslerin üstünde bir konudur.” dedi güldünüz!
“Geride kalan yüzyıllarda başımıza nelerin geldiğini bilerek yine aynı karanlık yollara sapmak isteyenleri bugün tanımlayacağımız tek kavram kalmıştır: O da ihanettir. Bir millet bu zillete bir kere düşer, bir devlet bu hatayı bir kere yapar ve aydın ise bu şuursuzluğu şayet ders çıkarmışsa tekrarlamaz.” dedi aldırmadınız!
Siz...
Hala gaflet ve ihanet içinde olanlar…
Dayatmalara teslim olmuş siyasetçiler…
İşbirlikçi basın mensupları ve lobiler…
Batı’ya tapınan yabancı hayranı yerli misyonerler…
Çareyi dışarıda arayan çağdaş muhip cemiyetleri…
Geri kalmış olmayı milletine vehmeden taklitçiler…
Paris’te, Londra’da olanı kullanarak, takarak, giyerek gelişeceğimizi zanneden ahmaklar…
Kalkınmayı yalnızca parlamento, gelişmeyi yalnızca demokrasi, zenginliği lüks semtlerdeki vitrinlerden ibaret görenler…
Yabancıların denetim ve kontrolüne geçmiş kesimler…
İyi belleyin…
Osmanlıda yıkım yaşanırken olmayan tek güç bugün mevcuttur.
“Milletimizin talihidir ki, o şartlarda olmayan kuvvet bugün vardır ve iftiharla söylüyorum ki buradadır. Bu muazzam kudretin adı Milliyetçi Hareket Partisi’dir.”
MHP’nin Türk tarihi açısından önemi ve varlık nedeni de budur.
11 Ekim 2016’dan bu tarafa sadece bize vuruyor, bizi çekiştirip bizi eleştiriyorsunuz.
Duymuyor musunuz? Ne dedi Devlet Bey:
“Eğer Doğu Perinçek ve hayırcı yoldaşlarıyla Recep Tayyip Erdoğan arasında bir tercih hakkımız olursa, kesinlikle ve istinasız Sayın Erdoğan’ı tercih edeceğimizi herkes bilmeli ve kafasına sokmalıdır.”
Anlamadınız mı?
“Bunlar çılgına dönüp kudursalar da; millet için evet, devlet için evet, Cumhuriyet için evet, Türklüğün bekası için evet diyeceğiz!”
Milliyetçi Hareket Partisi, dünkü hiçbir sözünü çiğnememiş, inkar etmemiştir.
Ama siz,21 Ekim 2007’de referandumla Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine karar verdiniz.
Sonra “367 mucidi” oldunuz, ülkeyi kaosa soktunuz.
2014’teki Cumhurbaşkanlığında sözünüzde durmadınız, Erdoğan’ı seçtiren sizsiniz!
Demokrasi çarkını hep MHP döndürdü.
Ve FETÖ darbe teşebbüsü milat oldu, her şey değişti.
İşgalin eşiğinden, parçalanmanın kıyısından döndük.
15 Temmuz bize göstermiştir ki, anlamsız tartışma, söz düellosu, sert kutuplaşma bitmeli; siyaset milli ülkü ve hedeflerde buluşmalıdır.
Türk devletinin tarihi ve ebedi sürekliliği milli uzlaşma, anlaşma, ittifak ve kucaklaşmaya bağlıdır.
Ve biz bunu yaptık, bunda karar kıldık.
Devletin süratle anayasal yörüngeye çekilmesi, hukukun üstünlüğünün hakim kılınması, devlet-millet uyumunun temin ve tahkim edilmesi hepimizin milli görevidir.
Bu nedenle referandumda milletimizin sesini duyacak, tarihimizin hükmüne uyacak, Evet diyeceğiz.
Biz başkanlığa değil, Cumhurbaşkanı hükümet sistemine Evet diyoruz.
Biz Türk ve Türkiye düşmanlarının bozgunu için Evet diyoruz.
Evet dedik, Çanakkale’de doğrulduk; yine evet deyip Ankara’dan geleceğe koşacağız.
Biz milletimizin kararına güveniyoruz, en doğrusu neyse yapacağını biliyoruz.
Biliniz ki, Cumhuriyetimiz daha sağlam temellere oturacaktır.
Hala anlamadınız…
Devlet Bey, mesajı çaktı, fark edemediniz mi?
“Kimsenin peşine takıldığımız yoktur, ancak Kandil ve Pensilvanya’nın yoklama kaçaklarının tepesine binip enselerinden tutacağımız günler yakındır.”
Ne demiştik size?
Sürpriiiizzz!
Yakında neler olacağını anlamışsınızdır herhalde…