Bir seçim mitinginde “Öl de ölelim, vur de vuralım!” dedikleri için Ülkücülere “faşistler!” demişlerdi…
Baktık da Yenikapı’daki “Rabiacı”lar Erdoğan için “Öl de ölelim” sloganı atıyor, ne tuhaf değil mi?
Yenikapı’nın tek gerçeği, AKP ve Erdoğan’ın hala ders almadığıdır!
Ya da demokrasi zaferini lehine çevirme hinliğidir!
Hani “7 Ağustos taçlandırma mitingi” ile bitecekti bu meydanlara çıkış?
Sözde bu “taçlandırma”yı 10 Ağustos Çarşamba günü Ankara’ya taşıyarak Yenikapı’daki kalabalıktan oy devşirmeye kalkışma ihtirası, sadece AKP’ye mahsustur.
14 senede ülkeyi 15 Temmuz’a getiren hırsları hiç bitmedi…
Hiç sözlerine sadık kalmadılar, ikiyüzlü siyaseti hep sürdürdüler…
Hani sahneye dev Atatürk posterleri asılacaktı?
Nedir o sahnenin iki yanına asılan âdet yerini bulsun posterleri?
Hani alana Türk bayrağı dışında bayrak, flama, pankart girmeyecek, siyasi müzik ve slogan atılmayacaktı?
Alanda bol bol “Rabia” işareti yaptılar, yeşil Osmanlı bayrağı taşıdılar, Osmanlı armalı flamalar dalgalandırdılar.
Hele sunucunun Cumhurbaşkanı için çaldırdığı dombralı müzik?
Ya defalarca Erdoğan’ı Türk milletinin medarı iftiharı, “yeni Türkiye’nin lideri” yapan anonsları?
Bu ayrımcı ve kendini uyanık sanan kafa, günlerdir meydanlarda çaldığı Ölürüm Türkiyem’i bile Bahçeli nemalanır diye çalmadı…
Meydanda “Türkiye” yazan kırmızı fesli adamlar ekrana geldi durdu…
FETÖ gibi din istismarıyla azmış bir örgütün kalkışmasını yaşasalar bile kafalarının bir yerinde din siyaseti ve Osmanlıcılık hala yatıyor…
Yanılıyorlar…
Dün “Ordu kışlaya” sloganı atanlar, miting protokolünde askeri, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’nun önüne geçirdi…
Üstelik KHK ile orduyu MSB’ye ve Cumhurbaşkanlığına bağlamışken…
Aldanıyorlar oysa…
Devlet Bahçeli gibi bir lider, birilerinin inadına AKP’ye payanda olmaya değil, Türk milletinin ve devletinin birlik ve dirlik mesajı vermek için Yenikapı’daydı.
“Türk milletinin kutsal değerlerini diriltti, moral aşıladı, iktidara adalet ve hukuku hatırlattı, tarihten mesajlar verdi,
“Türk Milleti!” diye başladı, “Ne mutlu Türküm diyene!” diye bitirdi konuşmasını…
“Türk milleti” diye seslendiğinde meydan adeta yıkıldı…
Devlet Bey, “tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet ve tek dil” dedi, diğerleri “tek dil” diyemedi, hep “meşrepten”, “inançtan” bahsetti…
Dil birliği olmayan millet nasıl oluyordu ki? İşin tuhafı hepsinin de meydanda Türkçe nutuk çekmesiydi!
Belli ki 15 Temmuz’u tahlil edip ders çıkaramamışlar…
15 Temmuz’da tankların önüne Suriyelilerin, Arap, Ermeni, Rum veya Kürtlerin yattığını sanıyorlar…
Tankın önüne yatanın “Türk” olduğunu, FETÖ’ye karşı koyanın “Türk milleti” olduğunu hala kavrayamamışlar ya da söylemeye dilleri varmıyor…
Ne CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ne de TBMM Başkanı Kahraman bir kere olsun “Türk” demedi, “Türk milleti” diyemedi…
Biri “halkların kardeşliği”nin temsilcisiydi, diğeri “millet” diye kastettiği “ümmet”in…
Kılıçdaroğlu, AKP ve Erdoğan’ın yaptığı yanlışları “demokrasi ilkeleri” kılıfında yüzlerine söyledi.
Lakin Kılıçdaroğlu’nun üstü kapalı HDP seviciliği devam ediyordu…
Kahraman’ın da “İslamcılığı”…
Oysa Kahraman, parlamenter sistemin, üniter, laik ve sosyal bir hukuk devletinin temsilcisiydi.
TBMM Başkanı, Türk milletinin yasama organının başıydı… İstanbul’u fethederek Hz. Peygamberin methine mazhar olmuş kutlu orduya “Türk” diyemedi…
“İslam bu topraklarda ilelebet yaşayacaktır” demeye devam etti!
Galiba tankın önüne yatanın Suriyeli olduğunu sanıyordu…
Başbakan Yıldırım ise, eğer yine AKP ikiyüzlülüğü örneği değilse, “Gazi Mustafa Kemal” dedi, “Selam Türkün bayrağına” dedi, sonra Nazım Hikmet’ten Ahmet Arif’ten şiirler döktürdü. Hamasi bir güzel nutukla, FETÖ’yü vermeyen ABD’ye resti çekti!
Ama “atanmış” bir genel başkan olarak, 14 yıldır hep aldatılmış, ders almamış, “devamlılığın esas olduğu” devleti yönetirken “muktedir” olamamış AKP’nin Genel Başkanı olarak bütün kahramanlığı Erdoğan’a düğümleyiverdi…
Maksat hedefine ulaşmıştı nasılsa…
Sonra “yeni Türkiye’nin lideri” ilan ettikleri Erdoğan çıktı kürsüye… Burada sormak lazım, ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu ve koskoca Cumhurbaşkanı neden milyonların önüne “kravatsız” çıkar ki?
Halkla “bütünleştiklerini” mi sanıyorlar? Hani ikisinin de temsil ettiği Atatürk’ün medeniyeti? Aşacağımız “muasır medeniyet”in sembollerinden biri ülkede sakallı, sarıklı, cüppeli, şalvarlı, kara çarşaflı insanların çoğalması mı?
“Cumhur”un reisi, ülkenin “renklerinden”, çeşitli “meşrepten” bahsetti, “FETÖ, bu milleti, milletin inancını hesap edemedi” dedi, “Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları millettir, millet!” dedi de o “millet”in “Türk milleti” olduğunu vurgulamadı…
Devlet Bey, siyaseti bir yana bırakıp hesapsızca milli duruşu sergilemeye gelmişti, diğerleri ise partilerinin ve kendilerinin amacı için gösteri yapmaya…
Umarım o meydan Türk milleti, uğruna ömür tüketen yiğidi görmüştür!
Çünkü birileri hala tankın önüne yatanın Çinliler olduğunu sanıyor…