TÜRK MİLLİYETÇİSİ DEDİĞİN…

Mustafa ÖNDER

 

Tam da zamanı… Epeydir yazmayı düşünüyordum, puşt zulasındaki hançerlerin çekildiği bir dönemde, bir sükûnet, kararlılık ve vefa örneği lazımdı…

Antalyalı bir yiğitten söz edeceğiz size… Ülkücülerin tanımasında fayda var.

Başbuğ’un yoldaşlarından merhum Yüksel Senirli’nin evladı o…

Çukurova Üniversitesi’nde ekonomi okumuş…

Üzerlerine titrediği ve iyi bir eğitim almaları için gayret gösterdiği iki evladı var.

Bir ayağı Manavgat, bir ayağı Antalya’da… İşini iyi takip eden, başarılı ve sevilen bir adam… Bürosu, hem Antalyalı Ülkücülerin ve hem de yurdun dört yanından yolu düşen Türk milliyetçilerinin sık sık uğradığı bir mekân. Misafirlerine hürmet ve ikramı bol…

Manavgat ve Antalya’daki STK’lerin kuruluş ve faaliyetlerinde etkin…

Gelen giden dostlarla bolca istişare ediyor, iyi bir dinleyici, teşkilat ve Ocaklarla sürekli diyalogta… Düğünde, cenazede, yürüyüşte, gecelerde hep var; yolu nereye düşse eski dostlarını arayıp bularak ve hal hatır sormayı şiar edinmiş…

“Paylaşmayı” marifet bellemiş… Güleç yüzlülüğü insanları ona bağlıyor. Bir aylık sürede kendisini daima traşlı, şık, teknolojiyi iyi kullanan, telefonu hiç susmayan ama bundan da hiç şikâyet etmeyen bir dava adamı olarak tanıdık. Devlet Beye saygısını ve Türk milliyetçisi vakarını alttaki fotoğrafta bulacaksınız…

Dikkat çekici başka bir özelliği ise, bütün basın mensupları ile dost ve sıcak ilişkisi… Bulunduğum bir akşam buluşmasında, gazete ve televizyonların ağırbaşlı erbabı ile siyaset dışı şiir ve müzik muhabbetini sevdik.

MHP’de MYK üyesi olan Selçuk Bey, Manavgat ve Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde Meclis Üyesi ve AKP’li Menderes’in korkulu rüyası… Onun katıldığı önemli oturumlar çok renkli ve manidar geçiyormuş…

Mesela, AKP’ye geçen bir belediye başkanı için, Meclis’te ettiği “Başkan değil zennesin!” sözü hafızalara kazınanlardan… Meşhur Konyaaltı sahilini işletmelere devrettirmeyen de o! Demokrasi, adalet eşitlik!

Bu kargaşada, Türk milliyetçiliğini maymuna çeviren kafalara örnek olsun diye Selçuk Beyin Mecliste grubu adına yaptığı ve MHP bayrağını burca diktiği konuşmayı kısaltılmış olarak takdirinize sunmadan önce olan biteni kısaca anlatalım.

CHP’li Muratpaşa Belediyesi, Osman Yüksel Serdengeçti Caddesi’nin adını Barınaklar Caddesi yapıyor. Bunun üzerine Güllük’te yeni açılan parka onun adının verilmesi için Selçuk Senirli Bey, aşağıdaki konuşmayı yapıyor:

“….Toroslar gibi dik başlı, değerli bir gazeteci, şair, yazar ve dava adamı Osman Yüksel Serdengeçti’nin adını kendi vilayetinde bir mahalde yaşatmak vefa borcumuzdur… Osman Yüksel Serdengeçti Caddesi’nin isminin değiştirilerek Barınaklar Caddesi yapılmasının ayıbını silmek için alacağımız karar tarihi bir fırsat…”

“…Çünkü O Türk fikir, sanat, edebiyat, siyaset hayatında iz bırakan şahsiyeti kadar; bizim için aynı zamanda 1955 Antalya İl Genel Meclisi üyesi, 1965-1969 Antalya Milletvekili olarak da yerel bağları önemli bir isimdir.”

“Tarihî olayları ve isimleri, kendi dönemlerinin şartları içinde değerlendirmek gerekir. Serdengeçti’yi,1969 seçimleri esnasında yaptığı, CHP ve tek adam devrini eleştirdiği konuşması nedeniyle, Atatürk düşmanlığıyla yaftalayıp tu kaka etmek; partisi, ideolojisi, seçimi ne olursa olsun hiçbir 21. yüzyıl aydınına yakışmaz.”

“Kişileri ve olayları, sadece Atatürk’e ve CHP’ye yaklaşımlarıyla konumlandırıp değerlendireceksek; 150’liklerden Refik Halit Karay’ın yasaklanması gerekir. Eserlerinde Türkçe’nin tadını bal gibi hissettiğimiz bu yazarı yok saymak akılla, vicdanla bağdaşır mı?”

“…..Muhalif oldular, ters düştüler, memleketi terk edip tam 14 yıl, Atatürk’ün ölümüne yani 1939 yılına kadar İngiltere’de, Fransa’da yaşadılar deyip Halide Edip Adıvar ve eşi Adnan Adıvar’ı Türk edebiyatından ve düşünce hayatımızdan yok sayabilir miyiz?”

“Her tenkidi, her aykırı düşünmeyi, rejimin ve sistemin muteber güçlü isimleriyle restleşmeyi düşmanlık diye niteler, her muhalif ismi yok sayarsak, klişelerle yaftalarsak yerimizde sayarız.”

“….Serdengeçti; Refik Halit Karay gibi, Halide Edip gibi, Refi Cevat Ulunay gibi, Hüseyin Cahit Yalçın gibi fakat onlardan da apayrı bir kimlik ve duruş sahibi bir gazeteci yazardır. Atatürk’ün silah arkadaşları Karabekir, Orbay, Bele, Cebesoy ile de görüş ayrılığına düştüğü, yollarının ayrıldığı görülmüştür. Biraz da siyasetin doğasında var olan bu çekişme, ayrılık ve ters düşmelerden dolayı bu değerli komutanların, şairlerin, yazarların isimlerini sokaklardan kazıyalım, tarihlerden silelim demek insaf ve sağduyu ile bağdaşır mı acaba?”

“Adına yıllardır ödül törenleri düzenlenen Amerikan Mandacısı Yunus Nadi; Çankaya sofralarının en itibarlı basın patronu milletvekillerinden birisiydi. Bugün şairliğini rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in bile kabul ettiği Kuvayi Milliye Destanını yazmış, Nazım Hikmet ise Çankaya sofrasında bulunmayı tenezzül meselesi sayan ve daha Atatürk’ün sağlığında rejimle, sistemle ters düşen, askeri isyana teşvik ettiği gerekçesiyle Harp Okulu’ndan atılan, zindana tıkılan bir şairdi.”

“Cumhuriyet varoluş mücadelesi verirken Moskova’dan Mustafa Kemal’e hakaretvari şiir yazan Nazım Hikmet’in ismi pek çok noktada, eserde yaşatılırken bundan rahatsız olmayan, hatta alkışlayan CHP’lilerin çelişkili tavırlarına bir anlam veremiyoruz.”

“Ünlü romancımız Orhan Kemal’in babası Ali Kemali Öğütçü de Atatürk döneminin muhalif isimlerinden… Babası öyledir diye Tatar Ramazan’ı, Hanımın Çiftliği’ni yakalım mı?”

“Atatürk’e, İnönü’ye hakaret eden şiirinden dolayı hapse düşüp, sonra bir Atatürk övgüsü ile paçayı kurtarmış, bilahare Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “CHP tarafından öldürülmüş’’ hikâyeci şair Sabahattin Ali ne olacak?”

“CHP’lilerin şunu bizden daha iyi bilmesi gerekir ki; yasakçı ve hoşgörüsüz zihniyetle hiçbir yere varamayız. Sanatçılar, aydınlar, entelektüel insanlar bağımsız ve muhalif kişilikli olurlar. Sivil insiyatif sahibi, özgür ve iktidar sahipleri ile mesafeli, hiçbir siyasal erki ile alışveriş ve çıkar ilişkisine girmemiş, fikirleri ve yazıları nedeniyle çok ağır bedeller ödemiştir. Başta,3 Mayıs 1944 Türkçülük Turancılık davasında 3,5 yıl olmak üzere, toplamı 10 yıldan fazla suçsuz yere hapis yatmış Serdengeçti; kelimenin tam manası ile Türklüğe ve Müslümanlığa âşık, vatanperver bir aydınımızdır.”

“Babası Salim Efendi, yarım yüzyıl Akseki müftülüğü ve Millî Mücadelede Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’nin temsilciliğini yapmıştır. Yazdığı ‘’Askere Din Kitabı’’, CHP tek parti döneminde bile okutulan Ahmet Hamdi Akseki’nin de yeğeni olan Serdengeçti’nin adına karşı çıkmak hangi partili olursa olsun hiçbir Antalyalıya yakışmaz.”

“Ne mutlu sergi görene/ Ne mutlu kokteyl içene/ Ne mutlu Türk’üm Diyene!” mısralarıyla milliyetçiliği burjuva ideolojisi gören, bu sözle dalga geçen, Kızılırmak şairi devrimci Hasan Hüseyin’e gösterdikleri hoş görüyü onların tabiriyle “Gerici Serdengeçti”ye de göstermelerini bekliyoruz CHP’den!”

“Rahmetli babam Yüksel Senirli sayesinde, rahmetli Serdengeçti’yi yakından tanıma, görme, dinleme şansım oldu. Memleket sevdalısı, tabiat aşığıydı. Tamamen kendine özgü, ayağı bu topraklara sağlam basan, nüktedan, yerli bir aydınımızdı.”

“Bir dönem MHP’nin Genel Başkan Yardımcılığı ve propaganda başkanlığını da yapmıştı. Atatürk’ün “Fikirlerimin babası” diye övdüğü Ziya Gökalp’in en önemli eseri ‘’Türkçülüğün Esasları’’nı tek parti iktidarı CHP iktidarı basmazken, yeni yazıyla ilk defa basan Serdengeçti; Türk düşünce, sanat ve siyaset hayatında derin iz bırakmış bağrı yanık bir ‘Deli Rüzgâr’dır.”

“Millî bekamızın tehdit ve tartışmaya sokulduğu tehlikeli bir gündem ortamında Osman Yüksel Serdengeçti gibi “Tanrıdağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman” bir vatan evladının ismi etrafında yapılan spekülasyonu ayıp, çirkin ve en hafif deyimle de anlamsız buluyoruz.”

Hadi buyurun, donanımlı, memleket sevdalısı ve Türk milliyetçisi bu adamın söylediklerini söyleyebilen kaç kişi kaldı siyasette?

Mustafa ÖNDER

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.