İçimizde kanayan bir yaraydı güzelim Türkçemiz…
Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında toplanan YİK’te, TDK’nin Türkçe raporu görüşülmüş…
Bir süre önce de MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz, “iş yerleri ve ticarî kuruluşlarda, tabela ve reklâmlarda mecburi olarak Türkçe adların kullanılması” için TBMM’ye bir kanun teklifi sunmuştu…
Galiba sonunda bir şeyler yapılacak Türkçe için!
*
Asırlarca sanat, ilim ve kültür dili olmuş; bugün 350 milyon insanın konuştuğu muhteşem dilimiz, uzun zamandır yabancı dil ve alfabe baskısı altında…
Kapitalizmin vahşi teknolojisi zaten dilimizi kemiriyor, güzelim kelimelerimiz katlediliyor…
Şehirlerimizin caddeleri yabancı kelime istilasına uğramış tabelalarla dolu…
Sözde aydın kılıklı adamlar da cümlelerinde yabancı kelime kullanarak “âlim” olduklarını gösterebilme telaşı ile halkından kopuk…
Bozkurt bakışlı Atatürk’ün Türkçe üzerine nasıl titrediğini, TDK’yi nasıl ve neden kurduğunu, Osmanlı’nın bir süre sonra Türkçeyi unutup Arapça-Farsça’yı resmiyete nasıl soktuğunu ve sonuçta nasıl bir savrulmaya gittiğimizi unuttuk…
Unuttuk ve Cumhuriyet’in ikinci yarısında her yanımızı İngilizce, Rusça ve Arapça tabelalar sarıverdi.
Anasınıflarımızda Türk çocuklarına İngilizce öğretmeye heveslendik…
*
Yabancı dile karşı değiliz, dünya küçüldükçe dil bilmezseniz geriye düşüyorsunuz…
Ama biz “İngilizce eğitim”e bile gittik… Hiçbir çocuğumuza yabancı dili de öğretemedik ama durmadan sınav yapmaya devam ettik…
Oysa yabancı dili isteyen her insanımız üniversitelerde öğrenebilir…
Son 20 yılda yurdumuzu saran AVM’lerdeki mağazalarda Türkçe tabela göremez olduk…
Bizim “Kebapçı”yı bile İngilizce yazmaya, Türkçe isim kullanmamaya özendik…
Bunun örneklerini defalarca yazdım, müthiş bir ses bayrağı olan dilimiz korkunç bir erozyon ve hatta asimilasyona tutuldu!
Tuhaf olan şudur ki, ülkemize sığınmacı olarak gelen Suriyeliler bile Arapça istila etti tabelalarımızı! Bu konuda “hoşgörü” gösterilemez…
Çünkü “Türkçe, Türk’ün anayurdu”dur ve anayurdumuzu talan ediyorlar!
*
Türk dünyasındaki “ortak alfabe” girişimleri elbette çok sevindirici…
Türk milleti, önünde sonunda Türkçe bayrağı altında büyük işlere imza atacaktır…
Devlet Ata’nın sık sık işaret ettiği, 21.Asır, mutlaka “Türk Asrı” olarak tarihe geçecektir; gerekli olan bu yolda devleti yönetenlerin “millî irade” ortaya koymalarıdır…
Nitekim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Bey, TDK’nin hazırladığı raporu görüşerek bir işaret fişeği çakmış bulunuyor…
Umarız, daha fazla geç kalmadan Meclis açılır açılmaz iş yeri, ticari kuruluş ve şirket isim ve tabelalarında Türkçeleşme üzerine müşahhas bir adım atılacaktır…
Üstelik bu merhale, “Turkey” gibi maskaralığın da önüne geçerek Türkçe markalarımızın dünya çapında öne geçmesine vesile olur…
Dil konusundaki hassasiyetin ne ihracatı, ne turizmi, ne üretimi baltalayacağını düşünmemek şart… Bu “dil ırkçılığı” falan da değildir!
Dil bu milletin çimentosudur, kimsenin ana diline kement vurmak, özgürlüğünü engellemek falan değildir, zaten herkes ana dilini ana kucağında, ailede öğrenip geliyor…
İnşallah, Meclis açılır açılmaz, TDK’nin raporu ve MHP Milletvekili Olcay Kılavuz Bey’in sunduğu kanun teklifi doğrultusunda bir kanun çıkarılır da dilimiz bir nefes alır…
Şehirlerimiz, caddelerimiz, mağazalarımız, şirketlerimiz, ürünlerimiz ve hatta sokağımızdaki bakkalımız da Türkçe isimlere kavuşur da, Türkiye’de ve resmî dili Türkçe olan bir ülkede yaşadığımızı anlarız! Müjde bekliyoruz Gazi Meclis’ten!