YANAŞMALARIN DALKAVUKLUK KAVGASI!

Mustafa ÖNDER

  AKP’nin yarattığı gazeteci tipleri: Yandaş, dalkavuk, liboş, yalaka, yanaşma, suya sabuna dokunmayan “pisler”... 12 yıldır bu tipler gazetelerde, televizyonlarda papağanlık yapıyor. Ellerinde Yeni Şafak, Sabah, Takvim, Star, Akşam, Milliyet, Akit, Beyaz, TRT, Show, NTV, 360, 24, Kanal 7, Habertürk ve aTV var... “Havuz” geniş! Sabah akşam RTE canlı yayınları, paralel yaygarası, darbe yalanı, çözüm süreci talanı, AKP propagandası... AKP-Cemaat kavgası ve Cumhurbaşkanı Gül’ün görevinin bitmesiyle yandaşlar zorlu bir süreçten geçiyor. “Aynı bağın gülüyüz” nidaları eşliğinde “rahatları”nın bozulmaması için sürekli dönüş, rüzgâra göre pozisyon değişimi içindeler. Bunlar “gazeteci” falan değil... Mesleğin ocağına incir ağacı diken, yakında kendileri de işsiz, itibarsız, bırakın kalemsiz ve mikrofonsuz kalmayı, memleketsiz kalacak tetikçi tayfası... “Evrim” geçiren Metiner’den, Tayyar’dan, Selvi’den, jöleli Yiğ-it’ten, Sevilay’dan, ROK’tan, Nagehan’dan, Barlas’tan, Karakaya’dan, Ocak’tan, Koru’dan, Dilipak’tan, Şafak’tan, Serdar’dan, Taha’dan yakın bir seçim sonrası eser kalmayacak! Gerçi Barlas, Serdar, Oral, Fehmi, Taha, Jöleli gibiler, bukalemun gibi renk değiştirip iktidar otobüsüne binme maharetiyle ünlüdürler ama... İlk milliyetçi iktidar değişiminde bunlar da yok olacak... Yazın bir yere... Bir kere bunlar “gazeteci” değil, kiralık köşe yazarı. Patron ne dediyse onu yazan papağanlar... Kişilik, fikir, vizyon nanaydır bu tiplerde! İşte o tiplerden “metalurji” mezunu ve Yeni Şafak’ın yazarı Selvi ile “finans” mezunu ve Star’ın yazarı jöleli Yiğ-it arasında köşe kapmaca, bir “dalkavukluk” kavgası patladı... Olayın temeli galiba emanetçi Ahmet’in hükümet kurması sırasında jölelinin “ekonominin başına geçmek” beklentisine dayanıyor... Ama Padişahın baş yandaşı Selvi, “Bunun olmayacağını” yazıyor. Hükümet kurulup Jöleli ancak padişah ile köşke gidebildiği için hırsını şimdi Selvi’den çıkarıyor. Jöleli, Twitter’dan Selvi'ye “’Siyasi otorite'ye yakınım’ algılaması yayarak gazetecilik mesleğinin kalitesini ve standartlarını zorlayanlardan hiçbir "sözde gazeteciyi" çalıştırmadım... bu tiplere yol açmadım... Bu ülkenin "Seçilmiş her şeyin üstündedir diyen seçilmiş bir Cumhurbaşkanı var” ve "ben çok yakınım, sesim, nefesim" algılaması yayarak kendine yol açan hiçbir "Sözde gazetecinin" seçilmişlere hakaret etmesini asla kabul edemeyiz, siyasi görüşünü yüzde 1 paylaşmasak bile...” diye sataşıyor. Selvi, Twitter’dan cevap veriyor:“Benimle Ergenekoncular uğraştı, geziciler uğraştı, paralelciler uğraştı; şimdi de Yiğit Bulut... Eyvallah etmem, hak ettiği cevabı alır. Ergenekoncular Erdoğan'ı devirmek isterken kapatma davasında 27 Nisan muhtırasında ben yine buradaydım; peki Yiğit Bulut neredeydi? Erdoğan'ı ve Erbil'i savunduğum CNN'deki programdan Erdoğan'ın danışmanı Yiğit Bulut rahatsız olmuş. Yiğit sen kimin adamısın? Benim nüfuz ticaretine ihtiyacım yok. AKP’den önce de Yeni Şafak'taydım şimdi de, Yiğit olmayan adam sen kendine bak!” Derken Star’dan Elif giriyor topa ve Jöleliye saydırıyor:"Sen hangi ara bu 'dava'nın sahibi oldun da Abdülkadir Selvi'nin samimiyetini sorgular makama geldin de ders vermeye çalışıyorsun?" Sonra AKP’li Halide İncekara, Yiğit Bulut'a yükleniyor:"Dibimizde gezdirdiğimiz şarlatan, dalkavuk! 3 gün sonra zor dayandım diye gidecek, anıları yazıp bize ahmak diyecek ki, kitap yok satsın?" Selvi, bu sefer Yeni şafak’tan saydırıyor: “AKP'yi devirmek için Ergenekon çeteleri harekete geçirildiğinde ben Erdoğan'ın yanındaydım. Peki, Yiğit Bulut sen neredeydin?" "(...) Sahi gelelim şu 27 Nisan e-muhtırasına... 27 Nisan e-muhtırası verildiğinde ben aynen 12 Eylül'e ve 28 Şubat'a karşı çıktığım gibi çıkmıştım. Sen o zaman hangi cephede yer alıyordun? (...) O zaman Vatan’da yazmıştın: “Son dönemde hükümet eden siyasi partinin 'artan kendine güveni' ve 'biz her şeyi yaparız, nasıl olsa ses çıkaran yok' tavrı, dün akşam itibariyle devletin çarklarından sadece birinin attığı bir adımla son bulmuş oldu. Devlet, hükümete, 'yeter, yol bitti' dedi... Ne oldu? Uçağın sahibi geldi ve 'Hop gardaş' deyiverdi! AKP yine çok şanslı; uçağın 'en kibar sahibi, karşısındakine şans tanıyan' sahibi geldi, Allah korusun ya diğer sahipleri gelip uçağa toptan el koysalardı!” “Yiğit Bulut işte bu sensin. Sen bu kafayla mı yiğit bir demokrat olan Erdoğan'a danışmanlık yapıyorsun. Yaptıklarını ve yazdıklarını hatırlayıp yüzün kızarmıyor mu hiç...” Ve Selvi baklayı çıkarıyor ağzından: “Benimle ilgili karın ağrının ne olduğunu öğrendim. Davutoğlu hükümeti kuracağı dönemlerde senin kaynaklık ettiğin bir fısıltı özellikle İstanbul'daki finans çevrelerinde hızla yayılıyordu. ‘Ali Babacan gidecek, ekonominin başına Yiğit Bulut geçecek’. Kendine ‘ekonomiden sorumlu başbakan yardımcılığı’ görevini uygun bulmuşsun. Benim işim olmaz bu tür şeylerle. Kulise dayalı gazetecilik yapan birisiyim. Sonunda yazdıklarım da doğru çıktı.” Vay be! Padişahın dalkavuklarının gönlünde neler yatıyor, milleti kimler idare ediyor? Ama hem padişah ve hem sadrazam bu “diplerinde gezen şarlatan ve dalkavuk”ları pek seviyor... Daha önce kendine sövüp sayanları başköşeye taşıyor! Bir bakın, Soylu’ya, bir bakın Kurtulmuş’a, bir bakın Tayyar’a ve Jöleli’ye...   Mustafa ÖNDER [email protected]  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.