Bu kadar hızlı çıkışın düşüşü elbette olacaktı.
Türk milleti, önümüzdeki seçimde temelli AKP kamburundan kurtulacaktır.
AKP, bindiği dalı kesmekte, bile bile lades demektedir.
Aslında tükenmiş, metal yorgunu, yolsuzluk vurgunu bir partinin daha fazla direnmesi mümkün değildi.
Şimdi bir yandan RTE, bir yandan Davutoğlu, partiyi mukadder sona götürüyor.
Partiyi ve devleti İstanbul Belediyesi gibi yönetmeye kalkmanın ceremesidir bu.
“Parlamenter sistem askıya alınmıştır”dan, “sistem değişmiştir, şimdi hukuken gereği yapılmalıdır’a kadar geldik!
Biz ancak buna “yaşşaaa” diyebiliriz.
Oysa millete ne umutlar vermişlerdi...
2002’de “3Y (Yolsuzluk-Yoksulluk-Yasaklar) ile mücadele” diye yola çıkmışlardı.
2015’te gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış 4 bakanı adalete teslim etmemek için şimdi intihar ediyorlar!
“Her şey Türkiye için” sloganını “Her şey RTE ve Başkanlık için”e dönüştürmeyi başardılar!
“Yeter! Söz milletindir” iddiasıyla çıkılan yolda, “Söz sarayındır”a tosladı!
“Biz Türkiye’yiz, Türkiye biziz” dedilerdi, “90 yıllık reklam arası bitti” dediklerinde niyetleri anlaşıldı!
“Yeni güç, büyük Türkiye” diyorlardı, “kıymetli yalnızlık”ta tek dostları Vehhabi Arabistan oldu, Musul konsolosluğumuz basıldı, IŞİD şerrinden Süleymanşah’ı naklettiler!
“Milletin adamları” sloganı ile Menderes-Özal-Tayyip resimli afişleri vardı, birden her yanı ayakkabı kutularından para fışkıran, Bağış-Çağlayan-Güler-Bayraktar resimli afişler kaplayınca yalanlar üretimine geçtiler.
“İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün” demişlerdi, gemicikler büyüdü, havuz ihaleleri genişledi, asgari ücret güdük kaldı.
“Çılgın proje” uzmanıydılar, 2 ayda bir “koalisyon projesi” üretemediler.
“Beraber yürüdük biz bu yollarda” dedikleri meğerse âkiller, havuzcular, cemaat ve İmralı imiş!
“Bir ve beraberiz, 70 milyon kardeşiz” demişlerdi; 36 etnik yapıyı gösterip ilk durakta Türk milliyetçilerini, Atatürkçüleri, muhalif medyayı, Alevileri otobüsten indirdiler.
“IMF’siz Türkiye” dediler, gırtlağa kadar dış borca daldılar.
Mısır’ın Tahrir meydanında “Erdoğan” diye bağırtıyorlardı; Diyarbakır meydanında Barzani-Perver-Apo diye bağırmaya başladılar.
“Hedef 2023 Türkiye Büyük Güç” demişlerdi, itibarları için koskocaman ve kaçak AOÇ külliyesi inşa ettiler.
“Türkçe bilim dili değil” dediler, Arapça, Kürtçe ve Osmanlıca seçmeli oldu!
“Oyunu Ak Partiye ver, kendi anayasanı yap” demişlerdi, RTE’yi Başkan yapabilmek için “Türk” kelimesini kaldırmaya kalktılar, anayasa yine değişmedi!
7 Haziran’da "Onlar konuşur Ak Parti yapar” diye reklamlar yayınlıyorlardı. Halktan birilerine "Çözüm süreci başladı, anaların gözyaşı dindi. Onlar konuşur Ak Parti yapar" dedirtmişlerdi, önce kendilerini inkâr edip Dolmabahçe mutabakatını yırttılar, çözüm sürecini “buzdolabına koydular”, şimdi şehitlerin anaları yanıyor!
Halktan birilerine “OHAL kalktı baskılar bitti. Köyümde özgürce yaşıyorum. Onlar konuşur Ak Parti yapar” dedirtmişlerdi, şimdi vatanın yolları mayın döşeli, şehirlerinde terörist kol geziyor, esnaf kepenk açamıyor!
Çoğu yerde, yetkilerle donatılmış yandaş valiler, polis ve jandarma marifetiyle “özel güvenlik bölgeleri” ilan etti. Sıkılmadan da MHP’nin “sıkıyönetim” teklifini antidemokratik buluyor allameler!
Türk milliyetçilerini şehit kanından beslenen kafatasçılar ilan etmişlerdi, şimdi “Bu topraklar şehit kanlarıyla yoğrulmuştur ve bundan sonra da şehit kanlarıyla yoğrulmaya devam edecektir” lugati parçalar oldular!
Hatta “Biz bu yola kefenimizi giyip çıktık” diyorlardı, 301 kişiyi Soma’da gömdükten sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı bile “Şehit olmak istiyorum” diye tutturdu.
Buna ancak “Yaşşaaa A-Ke-Peeee!” diyebiliriz...
1 Kasım Türk milleti bu ikiyüzlülükten temelli kurtulacak.
Yaşşaa Ak Par-tiiii! Devlet başa, kuzgun leşe!
Mustafa ÖNDER
[email protected]
facebook.com/mustafaonder15
twitter.com/mustafaonder07