Bu resim yavşaklığın, acziyetin, zavallılığın resmidir.
Ahlaki sınır tanımayan, kokuşmuş bir düzenin aktörleri, “güç” ve “ikbal”in halkalı köleleri, Türk milliyetçiliğinin sembol ismi Alparslan Türkeş’in mezarını amaçlarına alet edecek kadar alçalmışlar!
Sarayın kuklası ile yeni dalkavuğu, el ele tutuşup mezar istismarına gitmiş!
Vah o zavallı koltuk sevdalısı evlada ki, babasının kutlu davasını ayaklarının altına alan düzenbazlarla, Türklüğü anayasadan silip Türkiye milletinden bahseden satılmışlarla şahsî ikbali uğruna babasının ruhunu incitmektedir.
Nasıl bir kişilik, nasıl bir karakter, nasıl bir iktidar hırsıdır ki, daha önce “faşist, ırkçı, Fatiha bilmez” dedikleri kitlenin liderinin mezarıyla oy avcılığına soyunabilmektedir?
Türk siyasetinin bu kadar alçaldığı, hatta çukurlarda debelendiği bir devir hiç olmamıştı... Dillerine doladıkları “Güneş motel” olayı, hiç olmazsa parayla çevrilmiş bir ahlaksız dolaptı, ya bu kapalı zarf usulü bakanlık ihalesi?
Ya şu kırk yıllık düşman belledikleri merhum Türkeş’in mezarındaki sahte dua sahneleri?
Ya “oğul” olacak o adamın, Ülkücülerin kollarındaki baba mezarını bile adice siyaset uğruna istismar ettirmesi?
Beş bin Ülkücü şehidin kemiklerini sızlatıyor bu manzara...
Kızılcahamam’daki anıtın sembolleri mezarında dört dönüyor!
Şerefin, namusun, idealin, sevdanın adını siyaset oyuncağı yaptılar!
Artık yeter!
Bu sahtekârlığın, bu satılmışlığın, bu karaktersizliğin hesabını Ülkücülere mutlaka vermeliler!
MHP, kimsenin babasının partisi değildir.
Bu densiz, bu kişilik travması geçiren dönek, en kısa zamanda partiden de gönüllerden de defedilmelidir!
Bu davanın sembollerine, kutsallarına alay eder gibi saldıran bu yavşaklığa artık bir dur demeliyiz.
Bu vatan görevi falan değil, kendini pazarlamaktır, davayı satmaktır, milyonlarca insanla dalga geçmek, onları küçük düşürmektir.
Benim oy verdiğim partiyi, ömrümüzü verdiğimiz Ülkücülüğü bu kadar adice, utanmazca, ahlaksızca, haince kumpaslara sürüklemeye kimsenin hakkı yoktur.
Ülkücü Hareket, Türk milliyetçileri, vatanseverler, bu dalkavuklara, bu saray kuklası düzenbazlara dur demeliyiz artık!
Yeter!
Bu mazlum, bu acılarla dolu, şehitlerle dolu, duygunun, sevginin, yiğitlik ve cesaretin sembolü, adalet ve millet sevdalısı davayı paspas yapmaya kalkan bu şerefsizliğe dur demeliyiz artık!
Yeter!
Artık, bu kavga sadece Bahçeli’nin, Kılavuz’un gayretlerine bırakılacak sınırı aşmıştır.
Şerrin, iblisin eli kolu partinin, davanın içine uzanmaya kalkmıştır.
Yavşaklığın, densizliğin, ahlaksızlığın, ar damarı çatlamış kuklaların ayakları Başbuğ Türkeş’in mezarına kadar uzanmıştır!
Türkiye Cumhuriyeti’ni Suriye’deki vatan toprağını bırakıp kaçacak noktaya getiren zavallı saray kuklası bir adamla Ülkücülerin Başbuğ’unun mezarını rahatsız edecek kadar kimlik bunalımı yaşayan dalkavuğa, bu davanın gücünün gösterilmesi zamanı gelmiş geçmektedir.
Türk milliyetçileri, Ülkücüler;
Daha ne kadar susacaksınız?
Ayağa kalkın! Dirilin, kuşanın ülkücülüğü ve ses verin!
İktidar uğruna merhum liderinin mezarına bile ipotek koymaya kalktı hainler!
İdamlık Ülkücü şehidin mektubu yetmedi, merhum liderimizin mezarına dayandı zehirli ihtirasın ayakları!
Hala susacak, pısacak, direnişe geçmeyecek misiniz?
Ayağa kalkın Ülkücüler!
Ya da bütün Ocakları, parti binalarını kapatıp çekilin kabuğunuza!
Yeter artık!