Kitap okumaz…
TV’de evlenme programını takip eder, haber izlemez…
Gazeteyi arada bir alır, onun da ya spor sayfasına ya da magazinine bakar…
Sorsanız aylardır belki de yıllardır sinemaya gitmemiştir.
Bir resim sergisine hiç yolu düşmez.
Adı güya Türk milliyetçisidir, alfabenin 29 harfini sıralayamaz…
Noktalı virgülü, iki nokta ile karıştırır…
Kulağı “Yanıt”a, “koşul”a ve “okey”e alışık ya, “bu şart ve koşullarda” ve “mesela örneğin” demeyi âlimlik sanır…
Atalarının kullandığı 5 alfabeden haberi yoktur, Göktürk alfabesiyle “Türk” yazılı nal gibi yüzükle dolaşmayı Türkçülük beller!
Atalarının dilinin Arapça olduğunu sanır, Cumhuriyet’in alfabesine saldırır.
Sosyal medyada Arapça “Allah” yazmak Müslümanlığının göstergesidir.
Moda ya, “Vatan” der, “bayrak” der, “millet” der de “Türkçe’m” diyemez!
“Dil birliği” olmadan “millet” olunamayacağını düşünemez!
Yazar beğenmez, şair beğenmez…
Çekilmiş bir filmi, rol almış Ülkücü aktörü yoktur, aktör beğenmez!
Sanatkâr diye bir küfürbaz ozanı tanır, müzisyene çalgıcı der, besteciyi hiç bilmez…
Mehteri bilir, İstiklal Marşı’nı tek başına okuyamaz.
Ahmet Kaya dinler, Tuluyhan Uğurlu’dan haberi yoktur!
“Cumanız mübarek olsun” mesajını bellemiştir de, gıybet etmemeyi sökememiştir…
Liderinin inancına barometre tutar, şeyhlerin şıhların uşaklığına soyunurlar…
Ağırbaşlılık, tatlı dil, güleryüz, mütevazılık, haddini bilme unutulmuştur.
Durmadan “Sen neymişsin be abi” dedirten eylem üretir…
Akıllı cep telefonu ve masanın üstündeki bilgisayarın her dediğini hakikat bilir…
“Sosyal medya” dedikleri dedikodu mecrasının yeni yiğitleridir.
Çam diplerinde rakı çeker, kıyı köşe meyhanelerde dayılık eder de Ülkücü beğenmez!
Ocak’a, teşkilata bir paket çayı nasip değildir, ikram edilen çayı beğenmez.
Teşkilatlarda bey olur, devlet olur; gün gelir Devlet beğenmez…
Hareket’in eskisi, reisi, başkanı, bakanı, falanın oğlu, filanın torunu, oranın idarecisi, buranın yöneticisi, şuranın üyesi etiketleriyle geleni gideni beğenmez…
Başka kaynaklardan şişe suyu içer, teşkilatta musluğu beğenmez!
Yetmişiki ovada el atına biner, Ülkü yaylasındaki doru tayları beğenmez…
Ülkücünün omzunda sendikaya, derneğe başkan olur, taban beğenmez…
Hepsi de heybetli, asil, allame, Türklüğü yutmuş, dini bütün adamdır; Ülküdaşlarına onun bunun ikbali için küfür ve iftira yağdırmaktan çekinmez!
Yeni çıktı, seçmece bunlar!
Muhteşem adamlar…
Bozkurt yuvası Ocak’ta bilmem ne “kolu”ndan türeyen Ülkücüler…
Başbuğ mirası partide bilmem ne hizibine kapılmış değişim paranoyağı, devlet batarken iktidar muhterisleri…
“İnsan”dır, Tanrı kuludur, hata yapar, ayağı kayar, yanlışa sapar amma zinhar kabul etmez!
Seçmece bunlar, yeni türediler, tekmili birden!Formun Üstü