ABD karıştı, Kılıçdaroğlu su kaynattı

Orhan KARATAŞ

ABD’de Kongre binasının basılmasını bir demokrasi ayıbı olarak değerlendirmek, bu eşkıya ülkeye iyilik etmektir. Olmayan demokrasinin ayıbı mı olurmuş? Herkes çok iyi biliyor ki, ABD ve benzer kan emiciler için demokrasi sadece bir maskedir, bir araçtır. Bu kendileri için de böyledir, başkaları için de değişmemektedir. Bu maskeyle kurdukları kanlı düzeni sürdürüyorlar.

Bizi asıl şaşırtan, CHP’nin başındaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun hem Türkçe, hem de İngilizce olarak yaptığı paylaşım olmuştur. “ABD’de seçim sonuçlarını reddeden, demokrasiyi hedef alan, endişeyle takip ettiğimiz sivil ayaklanma girişiminin ardından, sorunun çözülmesi memnuniyet vericidir. Umarım süreç, sandığın belirlediği şekilde ve huzur içinde tamamlanır” diye bir paylaşım yapmış.

KONUŞTUKÇA BATIYOR

Sayın Bahçeli, İl Başkanları Toplantısı’nda kendisi için, “CHP siyaseti kriz siyasetidir, karanlığın ismidir. Kılıçdaroğlu’nun istikameti şaşmış, iradesi şanzıman dağıtmıştır. Konuştukça batıyor, battıkça da dibe iniyor. Partisindeki skandal taciz ve tecavüz vakalarının patlamasına ses çıkarmayan Kılıçdaroğlu su kaynatmıştır. Vah ki vah, kim nasıl bakıyorsa öyle görür, kimin aklından ne geçiyorsa diline vuran odur” demişti. İşte size bir örneği daha. ABD’deki seçim demokrasidir de, Türkiye’de başka bir şey midir? Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne de, bugünkü hükümetin ve Meclis yapısının ortaya çıkmasına da seçim sonuçları ile karar verilmedi mi? Seçim sonuçlarının demokratik olabilmesi için sizin beklentilerinize, güdük zihniyetinize uyması mı gerekiyor? Türk milletinin demokratik iradesi ile verdiği kararı neden bir türlü hazmedemiyorsunuz? İkide bir “erken seçim” diye ortaya çıkmak, seçim sonuçlarına tahammülsüzlük dışında neyle izah edilebilir?

İSTİKAMETİ ŞAŞMIŞ

Kılıçdaroğlu, ABD’deki demokrasiyi hedef alan sivil ayaklanma girişimlerini endişeyle takip ediyor ama Türkiye’dekilere sahip çıkıyor, savunuyor, ortaklık kuruyor ve azdırıyor.

ABD Kongre binasının basılması demokrasiyi hedef almaktır da, terör örgütleri PKK ve FETÖ’nün ihanetleri, kalleşlikleri, kahpelikleri demokrasiyi yüceltmek midir? Bu nasıl bir ikiyüzlülük, nasıl bir tutarsızlık, nasıl bir pişkinliktir? Siyasi ayaklanmanın en ağır ve en kalleşini 6-8 Ekim olayları sırasında yaşamadık mı?

Siz Türkiye’nin varlığı ve birliğine yapılan bu saldırıları görmezden gelip, o olayların bir numaralı faili olan kravatlı terörist Demirtaş için endişe duyarak mı demokrasiye sahip çıkacaksınız? FETÖ’nün 15 Temmuz’da yaptığı siyasi ayaklanma değil miydi? Bu kalleşliği “kontrollü darbe” diyerek hafifletmeye çabalarken demokrasi neredeydi?

Bir parti genel başkanının istikameti ancak bu kadar şaşabilir, iradesi bu kadar şanzıman dağıtabilir. Konuştukça batmanın ve battıkça dibe inmenin her gün yeni ve öncesinden daha vahim örneklerini sergiliyor. ABD’deki olaylar için aklından geçen demokrasi, sıra Türkiye’ye gelince birden şekil değiştirip başka yönlere sapıyor. Terör örgütlerinin ihanetlerinin kılıfı hâline dönüşüyor.

KİME SELAM GÖNDERİYORSUNUZ?

Biz Kılıçdaroğlu’nun ne yaptığının, nerelere selam gönderdiğinin farkındayız. Daha seçim sonuçları belli olmadan telaşla Biden’ı tebrik ettiğini unutmadık. Şimdi de kendini bir defa daha hatırlatıyor. Türk milletinin iradesinden bulamadığı iktidarı, PKK’dan, FETÖ’den, Gezi eylemlerinden, 15 Temmuz ihanetinden, koronavirüs salgınından bekledi. Ancak bir türlü beklediği olmadı.

Şanslarını tekrar tekrar deneyeceklerini biliyoruz. Daha kısa süre önce Boğaziçi Üniversitesinde rektör ataması bahanesi ile okulun öğrencisi dahi olmayan bazı terörist grupların yaptıklarına sarıldı, onlara sahip çıktılar. İstanbul İl Başkanı’nın bizzat bu teröristlerle birlikte hareket ettiğine Türk milleti bir defa daha ve ibretle şahitlik etti.

ALMA MAZLUMUN AHINI

Dünya çok büyük bir değişimin içindedir. Koronavirüs salgını bu değişimi hızlandırmış ve şekillendirmiştir. ABD ve diğer emperyalistler için bundan sonrası kolay olmayacaktır. Kurdukları kan ve gözyaşı düzeni ellerinde patlamış, içeriden çökmüştür. Bu çöküşün bundan sonra daha da hızlanması ve yayılması kuvvetle muhtemeldir. Dünyadaki bütün mazlum milletlerin, ABD’deki bu gelişmeleri büyük bir memnuniyetle takip ettiği şüphesizdir. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Sıranın diğerlerine de gelmesi kaçınılmazdır ve Fransa zaten uzun zamandır bu sancıyı yaşamaktadır. Terör eylemlerini demokrasi diyerek bize hazmettirmeye çabalayan ve bunun üzerinden baskı kurmak için olmadık rezilliklere tevessül edenler, şimdi ibretlik hâlleriyle dünyanın gündemine girmişlerdir. Bundan sonra başkalarına bir şey söylerken bir değil, bin defa düşünmeleri gerektiğini anlamış olmalarını diliyorum ama çok da ümitli olmadığımı söylemeliyim. Bu kan emicilerin işi arsızlığa vurarak, kaldıkları yerden devam edebilmek için türlü tezgâhlar kuracaklarını kestirmek çok da zor değil. Şimdi bütün gözler 20 Ocak tarihinde yapılacak devir teslime çevrilmiştir. Gösterilerin yeni boyutlar kazanması korkusunu 10 gün boyunca yaşayacaklar. Diken üstünde yaşamanın ne olduğunu da öğrenmiş olacaklar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.