ABD ziyaretinin önemi

Orhan KARATAŞ

Barış Pınarı Harekatı ile birlikte bölgedeki ve hatta dünyadaki bütün dengeler sarsılmıştır. Bütün karşı çıkma, engel olma, çelme takma, hatta açık düşmanlıklara rağmen Türkiye’nin büyük bir başarı sağlaması karşısında herkes durumunu tekrar gözden geçirme ihtiyacı hissediyor. Yeni sıklet merkezleri oluştuğu ve özellikle Avrupa’da çok sarsıcı gelişmelerin yaşanabileceği ortaya çıkmıştır.

DENGELER DEĞİŞİYOR

Türkiye Çanakkale’de ve 7 düvele karşı verdiği kurtuluş savaşı sonrasında yaşandığı gibi, sadece kendi hakkını, hukukunu korumakla, varlığını güvence altına alıp, milli güvenliğine yönelik tehditleri bertaraf olmakla kalmıyor. Aynı zamanda dünyada kurulmuş olan sömürü düzenine, vahşi emperyalizme karşı da bir bilinç ve uyanış oluşturuyor. Dünyanın 5’ten büyük olduğu bir kuru söz olmaktan çıkıp, karşılığı olan, sonuç alınan bir gerçeğe dönüşüyor. Bütün bunlara bağlı olarak da dengeler değişiyor, yeni bir dünya düzenine geçmenin zamanın geldiği artık herkes tarafından kabul ediliyor. Elbette bu konuda alınması gereken daha çok mesafe var. Kolay olmayacaktır, ancak ok yaydan çıkmıştır ve eninde sonunda hedefini bulacaktır.

TRUMP GÖRÜŞMESİNİN ÖNEMİ

Böyle bir süreçte sayın Cumhurbaşkanının 2 gün sonra yapılması planlanan Trump görüşmesi çok daha büyük bir önem kazanmıştır. Bu görüşmede Türkiye’nin menfaatlerinin öncelikli olması muhakkaktır, ancak çıkacak sonucun başka mesajları da olacaktır. ABD’nin artık her istediğini yapamayacağı, yaptıramayacağı, kuru gürültülerin işe yaramayacağı ve Türkiye’nin artık dünyada etkili ve belirleyici bir ülke olarak öne çıktığı da tescillenecektir. En azından bizim istek ve beklentimiz bu yöndedir. Suriye’de Türkiye tarafından bir güvenli bölge oluşturulması ve mültecilerin kendi topraklarına geri dönüşünün sağlanacak olması, Ortadoğu’nun geleceğini doğrudan etkileyecek bir gelişmedir. Türkiye’nin milli güvenliği ve bölgenin istikrarı ve geleceği için hayati önemdedir. Bölgede şimdiye kadar akan kanın durması, istikrarın sağlanması ve mevcut ülkelerin birliği ve bütünlüğü açısından emsal teşkil edecektir.

ELİMİZ GÜÇLÜ

Ziyaretten öncelikli beklentimiz, elbette kendi menfaatlerimizin korunması ve geliştirilmesidir. S-400’lerin alımından sonra elimiz çok güçlenmiştir ve masaya artık daha rahat ve daha kararlı oturuyoruz. Buna bir de ihtiyacımız olan silahların büyük bölümünü kendi imkanlarımızla yapıyor olmamızı eklemek gerekiyor ki, daha önce ABD’nin bizi en çok köşeye sıkıştırdığı konuların başında bu geliyordu. Şimdi neresinden bakılırsa bakılsın, ABD’ye muhtaç hiçbir durumuz yok. İhtiyacımız olan şeyleri ya kendimiz üretiyoruz veya dünyanın başka yerlerinden temin ediyoruz. Dolayısı ile F-35 meselesinde asla geri adım atmamız gerekiyor. Bunlara bir de iki ülke arasındaki 100 milyar dola ulaşması beklenen ticaret hacmi ekleniyor. ABD ve Trump’da bu gelişmelerin farkındadır ve artık tepeden inmeci bir yaklaşım ve dayatmalar yerine uzlaşmayı, karşılıklı anlaşmayı ve mutlaka iki tarafı da tatmin edecek bir orta yol bulmayı isteyeceklerdir.

ABD GÜVEN VERMİYOR

Bizim ABD’den ortak çıkarlarımızın korunmasını ve devamını sağlayacak ve ilişkilerimizin bundan sonraki seyrini belirleyecek başka beklentilerimiz de var. Bunların başında da müttefik ilişkilerinin sağlıklı bir zemine oturtulması ve verilen sözlerin tutulması geliyor. ABD Türkiye’ye karşı sabıkalıdır ve asla güven vermemektedir. Türkiye’nin başına bela olan terör örgütlerinin tamamına yakını ABD’nin koruması altındadır. PKK’yı güya terör örgütü olarak ilan ediyorlar, Kandil’deki 3 katilin başına ödül koyduklarını dünyaya duyuruyorlar, ama PYD ve YPG’ye her türlü silahı, mühimmatı veriyor, onları eğitiyor, donatıyor ve sahip çıkıyorlar. FETÖ ile tavırları ayrı bir kepazeliktir. Bu hainlerin elebaşı ABD’de bir çiftlikte sefa sürmektedir. ABD eğer Türkiye ile ilişkilerinin doğru bir zemine oturmasını, gerçek anlamda müttefiklik oluşmasını bekliyor ve istiyorsa, bu konularda adım atmak ve beklentilerimizi karşılamak zorundadır. Bunun ortası yoktur. Barış Pınarı Harekatı’na 120 saat ara verilmesine bağlı taahhütlerin tam olarak yerine getirilmediği, bölgeden çıkan ABD askerlerinin geri döndükleri, teröristlerin temizlenmesinde samimi davranılmadığı da, ABD’nin biran önce düzeltmesini istediğimiz diğer sabıkalarıdır.

SÖYLEYECEK ÇOK SÖZÜMÜZ VAR

İkiyüzlü ve güvenilmez olmalarını, artık bıkkınlık veren tehditlerle örtemezler. Temsilciler Meclisi’nde alınan rezil kararlarla durumu dengeleyeceklerini zannediyorlarsa yanılıyorlar.

Türkiye ne yaptırımlara pabuç bırakır, ne de Ermeni iftiraları karşısında geri adım atar. Bu konularda da söyleyecek çok sözümüz, yapabilecek çok şeyimiz var. Biz yaptırım uygulayacaklar da, kendileri bunun dışında mı kalacak?

Ermeni iftiralarını parmak kaldırarak kabul etmek tarihi gerçekleri mi değiştirecek, yoksa asıl soykırımı, zulmü, insanlığı utandıran her türlü rezilliği başta ABD olmak üzere, Fransa, Almanya, İngiltere gibi ülkelerin yaptığı gerçeğini mi yok edecek?

Haklı olan biziz, güçlü olan biziz. Gerisini kendileri bilirler. Ne dünya eski dünya, ne Türkiye eski Türkiye. Haksızlıklarını, rezilliklerini, zulümlerini ve tehditlerini devam ettirmeleri kendi kanlı düzenlerinin sonunu daha da hızlandırmaktan başka sonuç doğurmaz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.