ABD'de neler oluyor?

Orhan KARATAŞ

Koronavirüs salgınının dünyanın dengelerini temellerinden sarstığı, istisnasız her alanda yeni ve sarsıcı gelişmelerin ortaya çıkabileceği, ortak bir kanaat olarak öne çıkmıştır. Virüsle mücadelede artık belli bir noktaya gelindi ve yeni şartlara göre vaziyet alınıyor. En önemli ve hızlı gelişmelerin ekonomik alanda yaşanacağı artık anlaşılmıştır. Ekonomi, siyasetin de, sosyal hayatın da, uluslararası ilişkilerin de, askeri güç ve imkânların da en belirleyici unsurudur.

VİRÜSÜN DÜNYA EKONOMİSİNE ETKİLERİ

Sayın Devlet Bahçeli kısa süre önce teşkilatlara gönderdiği genelgede bütün dünyanın bulaşıcı nitelikli habis bir virüsün baskı ve kuşatmasına maruz kaldığını belirtmiş, ortaya çıkan ekonomik sarsıntıyla ilgili bazı rakamlar vermişti. Bu rakamlar dünyada neler olduğunu anlayabilmek için çok önemli bir mihenk oluşturmaktadır. 2019 yılında 18,6 trilyon dolar düzeyindeki küresel ticaret hacminin, bu yıl içinde yüzde 15 ile yüzde 32 arasında daralacağı tahmin edilmektedir. Bununla bağlantılı olarak ekonomik büyüme oranlarında küçülme tahminleri yapılmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde Kısa Çalışma Ödeneği’nden istifade eden çalışan sayısı 50 milyon düzeyindedir. Hindistan’da 140 milyon insanın işini kaybetmesi küresel tsunaminin boyutunu göstermesi bakımından çok çarpıcıdır. Dünya genelinde ilave 305 milyon insanın işsiz kalacağının değerlendirilmesi, hastalığın neden olduğu zincirleme sorunlardan sadece bir kısmının tespit ve tefsiridir.

ABD KENDİ DERDİNE DÜŞTÜ

Bu gerçekleri dikkate almadan yapılacak değerlendirmeler eksiktir ve yanıltıcı olacaktır. ABD’de yaşananların temelinde de bu gerçekler yatmaktadır. ABD’de işsiz sayısı 40 milyona dayanmıştır. İşsizlik oranı yüzde 3,5’ten yüzde 14,7’ye çıkmıştır. Bunun sosyal ve siyasal sonuçlarının ortaya çıkması kaçınılmazdır. Nitekim, ABD’li bir polis memurunun sırf derisinin renginden dolayı bir insanı boğarak öldürmesi bir kıvılcım oluşturmuştur. Kaldı ki bu ülkede dehşet ve şiddet olayları hiçbir zaman durmamıştır. Irkçılık bütün dünyada ciddi bir sorundur, ama ABD’de çok daha derin ve çok daha belirgindir. Polisin bu ırkçı cinayetinin sosyal ve ekonomik sorunlarla birleşmesi şiddetli bir sosyal patlama oluşturmuştur. ABD gibi dünyaya ayar verdiğini zanneden bir ülkenin neredeyse tamamında bir isyan ve itiraz dalgasının yükselmesi ibret vericidir. Gelen haberler, televizyonlara yansıyan görüntüler, ABD’nin ilk defa kendi coğrafyasında, kendi insanları eliyle zor duruma düştüğünü ortaya koyuyor. Birçok şehirde iş yerleri ateşe verilirken, yağmalamalar yapılmakta ve kontrol bir türlü sağlanamamaktadır. Olayların büyük boyutlara ulaşması ve çok ciddi sonuçlar vermeye başlamasına bağlı olarak ABD ordusu sokağa inmiştir. Trump’ın kendisini korumanın derdine düştüğü, Beyaz Saray’ın korumaya alındığı belirtilmektedir.

ZULÜM İLE ABAT OLUNMAZ

Bütün bu gelişmeler ne getirir, olaylar nereye evrilir, ABD bir iç savaşa sürüklenir mi, bunu şimdilik kestirmek zordur. Bu şekilde devam edilmesi durumunda çok daha sert tedbirlerin alınacağı anlaşılıyor. Kurulan düzenin devam etmesi için her şeyi yapabileceklerini, gerekirse kendi insanlarını sokağa terk edebileceklerini Kovid-19 salgını sırasında çok net biçimde gördük. Bildiğimiz tek şey, zulüm ile abat olanların akıbetinin eninde sonunda berbat olacağıdır. ABD zalim bir devlettir ve kendi menfaatleri için dünyanın her yerinde yapamayacağı kötülük yoktur. Bugün dünyanın neresinde terör varsa, bir ucundan mutlaka ABD tutmaktadır. Sömürü, işgal, katliam, zorbalık ABD’nin kanlı ve rezil sicilinin özetidir. Kan ve gözyaşı üzerine yükselen bir sistem, kalıcı olamaz ve eninde sonunda yıkılacaktır. Neresinden bakılırsa bakılsın, Sayın Bahçeli’nin de belirttiği gibi, ABD’nin samimi ve dürüst bir muhasebeye, karanlık sicilini aklayacak, temize çıkaracak, hatta insanlığa bir özrü çok görmeyecek dirayete fazlasıyla ihtiyacı olduğu da inkâr ve ihmal edilemez bir gerçektir. On yıllar boyunca farklı coğrafyalar üzerinde kanlı oyunlar kurup kaos ihraç eden, bilhassa Orta Doğu’da zulmü ve zorbalığı politik bir argüman olarak kullanan bu ülke, geçmişini dikkatle gözden geçirmelidir.

VATAN HAİNLERİ YİNE SAHNEDE

ABD’deki olayların Türkiye’ye taşınmasını istemek, bunu beklemek ve bunun için yalan, iftira, karalama ve provokasyonlarla zemin oluşturmaya çabalamak, şerefsizliktir ve vatan hainliğidir. Bu ülke ve milletle meselesi olan ahlaksızların, teröristlerin ve terör sevicilerin yaptıkları bazı paylaşımlar hem ihanet hem de suçtur. Türk tarihi aynı zamanda bir medeniyet tarihidir. Nitekim, bu salgın sorasında da Türkiye merhametli tavrını, müşfik tarzını, müstesna vasfını bir kez daha göstermiş, pekiştirmiş ve tescil ettirmiştir. İnsan hakları sözcülüğü yapan, medeniyet ve demokrasi ahkâmı kesen ülkelerin ne hallere düştükleri, nasıl acıklı ve acul durumlara sürüklendikleri vicdan sahibi herkesin bildiği bir husustur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.