Başka hiçbir ölçü olmasa dahi, sayın Devlet Bahçeli'nin bugüne kadar söyledikleri, teklif ettikleri, projelendirip hayata geçirilmesinin yolunu açtıkları gelişmelerdeki isabet, af konusundaki değerlendirmelerinin haklılığını ve doğruluğunu anlamaya da, anlatmaya da fazlasıyla yeter. Sayın Devlet Bahçeli bir şeyi söylüyor ve teklif ediyorsa, bunun enini-boyunu, ne getirip ne götüreceğini, ülke ve millete faydasını, siyasete etkisini mutlaka herkesten önce düşünmüş, tartmış, değerlendirmiş ve ona göre ortaya koymuştur. Böyle olduğu içindir ki, her sözünde haklı çıkmış, her teklifinde isabet sağlamış, önerdikleri ve yaptıkları bu ülkenin ve milletin mutlaka faydasına olmuştur.
KAPSAMI BELLİ
Af teklifi asla bir siyasi faydayı içermemektedir. Nitekim, Sayın Devlet Bahçeli tutuklu yakınlarını kabulü sırasındaki açıklamasında, affın bütün siyasi partilerin katılımı ile çıkarılmasının çok isabetli olacağını söylemiştir. Eğer buradan bir siyasi fayda gelecekse, destek veren bütün partiler için geçerlidir. Kaldı ki, af bir genelleme içermiyor. Kapsamı daha ilk baştan itibaren belirlenmiştir. Devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar, yani terör suçları; uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçları, çocukların cinsel istismarına yönelik suçlar, nitelikli adam öldürmeyi yani kadın cinayetlerini ve planlanmış katliamları ve özel kanunlardaki suçları kapsamıyor. Tamamen kader mahkumları denilen, sonradan büyük pişmanlık duyulan adi suçlar kast ediliyor. Böyle olduğu içindir ki, toplumda çok büyük bir ilgi ve karşılık bulmuştur.
FİZİKİ ŞARTLAR YETERSİZ
Af teklifi durup dururken de gündeme gelmemiştir. Bir birikimin ve ihtiyacın sonucudur. Sayın Devlet Bahçeli bu ihtiyacın nereden kaynaklandığını defalarca açıklamıştır. Cezaevleri çok büyük olumsuzluklar içermektedir. Fiziki şartlar oldukça yetersizdir. 235 bin mahkum oldukça yüksek bir sayıdır ve kısa zaman içerisinde bir çözüm de mümkün görülmemektedir. Sayın Bahçeli, bu şartların meydana getirebileceği tehlikelere özellikle ve altını çizerek dikkat çekmiş ve seçimler öncesinde oluşabilecek provokasyon ihtimallerini hatırlatmıştır. Zira, daha önce bunlar oldu. 2000 yılının Aralık, 2001 yılının Ocak ayında 'F tipi cezaevine gitmeyiz' gerekçesine dayalı bir cezaevi ayaklanması meydana geldi. Ve çok sayıda insan hayatını kaybetti. Çok sayıda cezaevi yandı, yıkıldı.
FETÖ VE PKK FAAL
Şimdi aynı şeylerin olmayacağını hiç kimse söyleyemez. Kaldı ki, cezaevlerinde çok farklı bir haberleşme sisteminin olduğu da bilinmektedir. Bir yerde başlayan olaylar, anlaşılmaz biçimde aynı anda en ücra köşelere kadar yayılabilmektedir. FETÖ ve PKK faaldir ve şeytani planlar yapmayacaklarını hiç kimse iddia edemez. Sayın Bahçeli, geçmişten ders çıkararak erken uyarı yapmıştır. Dikkatli olunması gerektiğini, yarın ne olacağını kimsenin tahmin edemeyeceğini söylemiştir. Bir af düzenlemesi bütün bunların önünü keseceği gibi, toplumda çok büyük bir rahatlama, barış ve huzur getireceği de muhakkaktır. Söylenen ve teklif edilen gayet açık ve nettir. Bunu başka yerlere çekmeye çalışmak asla iyi niyet içermemektedir.
5 BENZEMEZ ÇARŞITIYOR
Özellikle 5 benzemez ittifakını oluşturan partilerin, çarpıtma ve yanıltma gayretlerini ibretle izliyoruz. Selahattin Demirtaş gibi bu milletin kanını döken, bu ülkenin bölünmesi için yıllardır terör yapan bir kanlı örgütün siyasi sözcüsüne af istemekte bir sakınca görmedikleri gibi, hepsi sıraya girdiler. Bunlara bakarsanız Demirtaş'ı kader kurbanı zannedersiniz. Sanki, "PKK sizi tükürüğüyle boğar, PKK/PYK özgürlük savaşçısı, Biz PKK'yı terör örgütü olarak tanımlamıyoruz, TSK kaybedecek, PKK kazanacak, PKK'lıların cenazesine gitmeyen HDP'li milletvekilleri hakkında soruşturma açacağım, Kürdistan'ın yönetim modelini tartışacağız. Artık gelecek yüzyılda Kürdistan kurulacak, Başkan Apo'nun heykelini dikeceğiz" diyen bu şahıs değildi. Böyle birini dışarı çıkarmak için kuyruk oluşturacaksınız, ama sıra son derece makul ve isabetli bir teklife gelince sulandırıp başka yerlere çekmeye uğraşacaksınız. Türk milleti elbette bütün bunları not ediyor.
HİÇBİR ZAMAN GÜNDEMDEN DÜŞMEDİ
Af konusu zaten hiçbir zaman Türkiye'nin gündeminden düşmemiştir. Faklı alanlarda aflar arkası arkasına çıkarılmakta ve hayata geçirilmektedir. Sicil affı, vergi affı, imar affı gibi çok çeşitli konular çok sıklıkla tekrarlanmaktadır. Çıkarılacak affın sosyal tarafını gündeme getirenler neden bu meselelerde en küçük bir itirazda bulunmazlar. Buralarda sosyal sorunlar yok mu? Cezaevlerinde yaşananlar, yetersizlikler, vardiya usulü yatak paylaşımları bir sosyal sorun değil midir? Hiç kimsenin aklına bunların gelmemesini nasıl değerlendireceğiz? Gözümüzü yumarak meselelerin çözüleceğini mi zannediyoruz?
MHP BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAZ
Sorular gayet açık ve nettir. İstenen şey bir ihtiyaçtan doğmuştur. Bir defa daha ve altını çizerek hatırlatıyoruz: PKK'lı alçaklar, FETÖ'cü caniler, vatan ve millet düşmanları demokrasi ve özgürlük adına sahiplenilirken, kaderlerinin kurbanı olmuş mağdurlarla ilgili lehlerinde hukuki ve ahlaki bir düzenleme yapılması, onların aydınlığa kavuşturulmaları tez elden sağlanmalıdır. PKK'lı Cumhurbaşkanı adayının serbest bırakılmasını canla, başla destekleyen karanlık ittifak tarafları ve holigan taraftarları, sesi çıkmıyor diye kader kurbanlarının sahipsiz olduğu düşünülmemelidir. Kader mahkumlarının talihini değiştirebilir, onların elinden tutabilir, zincirlerinden ve zindanlardan onları çekip çıkarabiliriz. Seçimlerden önce bu pekala yapılabilir. Ama buna yanaşılmazsa MHP seçimlerden sonra bu işin peşini bırakmayacaktır ve af ile ilgili olarak çok yönlü bir teklif TBMM'ye sunulacaktır.