Aklını ve ahlakını satmış adamlar

Orhan KARATAŞ

Barış Pınarı Harekâtı’nı yapmak, uluslararası hukuk, akıl, vicdan, bölge şartları, tehdit ve tehlikeler, göç ve buna bağlı riskler ve daha birçok sebep dikkate alındığında, en doğal hakkımızdır ve bu hakkı kullandık, kullanıyoruz ve kullanmaya devam edeceğiz. Bu kadar açık, kesin, geçerli ve uluslararası hukuka uygun sebep olmasına rağmen, başta ABD olmak üzere AB ülkeleri ve etrafındakilerin hâlâ Türkiye’ye engel olmaya çabalamaları, kesinlikle iyi niyetli değildir ve açık bir düşmanlık halidir.

KAN EMİCİ ZORBALAR

Tespiti doğru yapmazsak, teşhisi de doğru koyamayız. Türkiye’nin terör örgütlerini yok etmek, kendi varlığını ve güvenliğini teminat altına almak, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak ve yurdumuzda bulunan Suriyelilerin güvenli şekilde geri dönüşlerine imkân oluşturmak için yaptığı bu haklı ve legal harekâta bu kadar itiraz olmasının sebebi gayet açıktır ve kan emici zorbalar tarafından zaten itiraf edilmiştir. Onların iki temel hedefi var. Birincisi İsrail’in güvenliğini düşünmek ve daha çok işgal ve zulüm yapmasına zemin hazırlamaktır. İkincisi ve en önemlisi de bölgedeki petrollerin üzerine oturmak, garantiye almak ve bu sömürüyü devam ettirebilmek için kurdukları kanlı sistemi sürdürmektir.

ZALİMLERİN OYUNU BOZULUYOR

Haklı olarak biz işimize bakıyoruz. Kimin ne yaptığını, ne dediğini dikkate almadan kendi güvenliğimizin gereğini yapıyoruz. Barış Pınarı Harekâtı ile birlikte Suriye sınırımızın tamamını kontrol altına aldık, Planlanan terör devletini imha ettik. Sorun da buradan çıkıyor. Zalimlerin oyunları bozuluyor, kurdukları zulüm düzeni sekteye uğruyor. Bunu kendi ülkelerine, kendi halklarına ve dünyaya böyle anlatamadıkları için de, yalan söylüyorlar, ellerindeki medya ve iletişim imkânları ile önce kendilerini, sonra da dünyayı kandırıyorlar. Bu da yetmiyor, bizi köşeye sıkıştırmak için tehditlerde bulunuyor ve ellerinden geleni yapıyorlar. Bunun en çarpıcı ve en kalleş örneği de ne acıdır ki, ABD’den geldi. Temsilciler Meclisinin, Barış Pınarı Harekâtı'yla ilgili yaptırım kararları alması ve 1915 olaylarını soykırım olarak değerlendiren tasarıyı kabul etmesi, kepazeliğin, alçaklığın, kahpeliğin zirvesidir.

TÜRK MİLLETİNE İFTİRA

Tarih de, akıl da, şartlar da, gerçekler de şahittir ki, Temsilciler Meclisinin aldığı kararlar haksızdır, geçersizdir ve Türk milletine, Türk tarihine ağır bir iftiradır. Buna rağmen nasıl oluyor da, bu pişkin kararları alabiliyorlar? Bu karar müsveddeleri karşısında aklımıza iki soru geliyor: Birincisi, bu kararı alanlar gerçekten de Türkiye’yi haksız buldukları ve buna inandıkları için mi parmak kaldırdılar, yoksa vicdanlarını, akıllarını, ahlaklarını bir kenara bırakıp, açık ve aleni şekilde düşmanlık mı ettiler? Bu sorunun cevabı kesindir ve ne yazık ki, akıl, vicdan, ahlak satılığa çıkarılmıştır. İkinci soru da buna bağlıdır: Biz bu kadar haklı, bu kadar doğru, bu kadar isabetli ve sadece bölgenin değil dünyanın da faydasına olan bu harekâtı yeteri kadar anlatamadık mı? Bu noktada bir eksikliğimiz, bir yetersizliğimiz mi var? Bu soruya, yine bir soruyla cevap verelim: Aklını ve ahlakını satmış adamlara ne anlatabilirsiniz ki?

BATI MEDYASI VE LOBİLER

Barış Pınarı Harekâtı ve sonuçları dikkate alındığında, sahada ve masada yeterli kararlılığı ve mücadeleyi verdiğimiz kesindir. İstediğimiz sonucu almış durumdayız. Şartlar ve dengeler dikkate alındığında büyük bir başarı sağlandığını akıl ve izan sahibi herkes görüp, hakkı teslim etmektedir. Bunu dünyaya anlatmak işin başka bir boyutudur, ancak bu konuda işimizin kolay olmadığını bilmemiz gerekiyor. Genel olarak Yahudi sermayesinin elinde bulunan ABD dahil Batı medyası, Türkiye’ye karşı ön yargılıdır. Bu medyanın oluşturduğu kamuoyu da, bu ön yargının bir parçası haline gelmiştir. Buna bir de özellikle ABD’de iyi organize oldukları bilinen Ermeni lobilerini ekleyin. Oluşan bu medya ve lobi çetesi karşısında yaptığımızı, haklılığımızı anlatabilmekte çok zorlandığımız aşikârdır. ABD ve Batı ülkelerinin emparyalist hedefleri ile bu durum birbirini tamamladığı için de ortaya bugün yaşadıklarımız çıkıyor.

HAKLI OLAN BİZİZ

İletişim çağındayız. Bilgiye de, belgeye de hızlı şekilde ulaşmak kolaydır. Temsilciler Meclisinde parmak kaldıranlar, o karar tasarılarının da tamamen iftiralara dayalı olduğunu biliyorlar. Bilmiyorlarsa bu ayrı bir felakettir. Böyle bir zamanda bu kadar cehaletle alınan bir karar, kime ne fayda sağlayabilir? Kalkan parmaklar, alınan kararlar sadece ve sadece karanlığa, kötülüğe, kana ve kaosa hizmet etmektedir. Biz bildiğimizde devam edelim. Haklı olan biziz. Bunu da aşacağız, bu yalanları, iftiraları, karalamaları da yeneceğiz. İşimiz kolay değil, ancak yalanla nereye kadar gidilebilir? İftiralar nasıl ispatlanabilir? Zaman her şeyi gösterecektir. İlgili kurum ve kuruluşlarımız, bakanlıklarımız ve özellikle diplomasimize büyük görev düşmektedir. Yılmadan, yorulmadan doğruyu anlatmak durumundayız. Gerçekler er veya geç mutlaka ortaya çıkacaktır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.