Terörle mücadelede çok büyük başarılar sağlanıyor. Yurt içindeki terörist sayısının 600’ün altına düştüğü açıklandı. Son terörist de yok edilinceye kadar bu mücadele devam etmelidir ve güvenlik güçlerimizde de aynı kararlılığı görüyoruz. Türkiye’nin terör sorununu aşması, dış politikada da önünü açmakta, saygınlığını ve etkinliğini arttırmaktadır.
KENDİ ÖNCELİKLERİMİZ
Suriye meselesi çok çetrefildir ve bu karmaşık sorunun içinden çıkabilmek için çok yönlü ve yoğun bir çaba gösteriliyor. Rusya ile ABD arasında sıkışıp kalmadan, tamamen kendi önceliklerimiz dikkate alınarak bir diplomasi yürütülmesi isabetlidir. Diplomaside elinizin güçlü olabilmesi için arkanızda milli bir siyasetin ve iddialı bir ordunuzun olması gerekir. Milli siyaset konusunda, CHP ve yancılarının akıl almaz yanlışları dolayısı ile sıkıntılar olmasına rağmen, MHP’nin sağlam duruşu ile bu eksiklik giderilmektedir. Ordumuzun gücü tartışmasızdır ve dünyanın sayılı silahlı gücüne sahip olmanın gururunu yaşıyoruz. Nitekim, bunun nasıl bir imkân sağladığını ve gerektiğinde sahaya inerek sonuç alındığını Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtları ile gördük. Şimdi de Fırat’ın doğusunu temizleyeceğiz ve bunun önünde hiç kimse duramayacaktır.
DOĞRU TEŞHİS, DOĞRU TEDAVİ
Yeni hükümet sisteminin sağladığı avantajlar ve Cumhur İttifakı’nın sağladığı güven ve istikrar ortamı ile Türkiye birikmiş sorunları hızla çözüyor. Her zaman söylediğimiz gibi, Türkiye’nin halledilemeyecek meselesi yoktur. Yeter ki, birlik ve bütünlüğümüzü koruyalım, sorunları doğru teşhis edip, yerinde tedaviler uygulayalım. Kolay değil, oldukça sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Hükümetin kararlılıkla sorunlara yoğunlaşması ve gerçekçi, kalıcı ve devamlı çözümler üretmesi kısa zamanda olumlu sonuçlar verecek ve rahatlama sağlayacaktır ve bunun işaretleri gelmektedir.
EMİNE BULUT OLAYI
Bu yoğun gündem içinde sosyal meselelerimizi de gözden uzak tutamayız. Çok vahim, çok acı şeyleri sıklıkla yaşıyoruz. Ne yazık ki, toplumsal çürüme had safhadadır ve yakıcı sonuçlar vermekte, tahammül sınırlarını zorlamaktadır. Bu hazin duruma bağlı olarak gelişen büyük travmalar için, ivedi çözümler üretilmesi için, daha fazla zaman kaybedemeyiz. Duyan her insanın kanını donduran, vicdanları yaralayan ve her gün bir yenisi yaşanan olaylara şahit oluyoruz. Gazete sayfaları, televizyon bültenleri kadına şiddet, çocuk istismarı, cinsel saldırı haberleri ile doludur. Kırıkkale’de eski eşi Fedai Baran tarafından hunharca katledilen Emine Bulut olayı, bütün yönleriyle sözün bittiği yerdir. Ortaya çıkan görüntülerdeki feryatlar ne kadar ızdırap verici ise, halka açık bir yerde böyle bir cinayetin işlenmiş olması, tanık olanların müdahalede bulunmak yerine cep telefonlarına sarılıp çekim yapması da bir o kadar düşündürücüdür.
BOYUT ÇOK DAHA FAZLA
İnsanlıktan zerre kadar da olsa nasiplenmiş, vicdan ve iman sahibi olan hiç kimse bu yaşananlara ilgisiz kalamaz. Biz sadece haber bültenlerine yansıyanları biliyoruz. Gerçekte toplumsal çürümenin boyutları çok daha fazladır ve yüksek alarm vermektir. Adi suçlardan kadına şiddete, cinayetten cebir kullanma suçlarına, mafyalaşmadan uyuşturucuya, fuhuştan taciz ve tecavüzlere kadar her alanda çok dehşet veren olaylara tanıklık ediyoruz. Devletin resmi rakamlarına yansıyanlar, hemen harekete geçilmesi ve mutlaka bir şeyler yapılması gerektiğini net şekilde ortaya koymaktadır.
RUH SAĞLIĞI YASASI
Ne yapılabileceği konusunda tek bir reçete yoktur. İşin uzmanları mutlaka çok daha sağlıklı değerlendirmeler yapıp, çözümler ortaya koyacaklardır. MHP’nin verdiği ve Meclis gündeminde bekleyen “Ruh Sağlığı Yasası” teklifi, bir başlangıç noktası olabilir. Sayın Devlet Bahçeli’nin de daha önce bu konuya dikkat çektiğini ve teklifin bir an önce yasalaşması temennisinde bulunduğunu özellikle ve altını çizerek hatırlatalım.
MİLLİ VE MANEVİ DEĞERLER
Biz toplumsal çürüme ile ilgili kanaatimizi daha önce de paylaşmıştık ve hiç değişmemiştir. Milli ve manevi değerlerin içinin bu kadar boşaltılmasının bu noktaya gelinmesinde önemli payı olduğunu düşünüyoruz. Toplumun fren mekanizmaları işlemez hale gelmiş, hukuk ve adalete güven zedelenmiş, kişisel menfaat tek ve değişmez hedef olmuştur. Bir insanın hukuka inancı kalmamışsa, ahlak endişesi bulunmuyorsa, imanla ilişkisini koparmışsa, aile yerle bir edilmiş, toplum içinde bir itibar elde edilememişse, kariyer ve arkadaşlık sadece menfaat paylaşımıyla sınırlanmışsa, vatan ilgi alanı dışındaysa, onu ne durdurabilir? Yaşadığımız korkunç olayların faillerinin ortak noktası, bütün bu değerlerle ilişkilerini tamamen kesmiş olmalarıdır.
YASALAR CAYDIRICI OLMALI
Yasaların daha caydırıcı olması şarttır. Kaldı ki, mesele sadece siyasetin meselesi değildir. Bütün psikologlara, sosyologlara, din adamlarına, cemaat liderlerine, topluma yön veren her kim varsa herkese büyük görev düşüyor. Toplumun fren sistemlerini onarmak ve işler hale getirmek şart olmuştur. Hukuk, ahlak, adalet, iman, aile, kariyer, hoşgörü, arkadaşlık, vatandaşlık sadece kağıt üzerinde kalmamalı ve gerçek anlamlarını bulmalıdır. Sonrası kendiliğinden gelecektir.