Asıl enkaz bugünkü CHP'dir

Orhan KARATAŞ

Zor ve sıkıntılı bir yılın içindeyiz. 2020 yılı içinde şu ana kadar yaşadığımız felaketler, başka zamanlarda 20 yılda olabileceklerin toplamını bile geçmiştir. Yapacak bir şey yok. Bize düşen, tedbirli olmak ve tevekkül etmektir. Millet olarak el birliği yapıp yaralarımızı sarıyor ve her şeyin üstesinden geliyoruz. Bunun son örneğini İzmir depreminde yaşadık. Bütün Türkiye seferber oldu. Giden her can içimizi sızlattı. Çok üzüldük, çok kederlendik. Enkaz altından sağ salim çıkarılan kardeşlerimiz, yavrularımız hem tesellimiz oldu, hem ümitlerimizi arttırdı.

NE SALGIN, NE DEPREM DİNLİYORLAR

Akıl, izan ve vicdan sahibi her kime sorsanız, felaketlerin siyasetinin olmayacağını söyler. Böyle günlerde bütün siyasi hesaplar bir kenara bırakılır ve el birliği ile ne yapılabileceğine odaklanılır. Ancak bizde öyle bir muhalefet var ki ne dur, ne durak biliyor. Ne salgın, ne deprem dinliyor. Utanmasalar havaların soğumasını, dolu yağmasını, kış gelmesini bile Cumhur İttifakı’na fatura edecekler. Dünyanın hiçbir yerinde, bu kadar küçük siyasi hesaplar uğruna kendi ülkesine kötülük eden, kendi milletine muhalif olan, Türkiye düşmanları ile açık ve aleni iş birliği yapıp aynı şeyleri söyleyen, onlara malzeme veren bir muhalefet anlayışı yoktur. Bunlara boşuna “zillet” demiyoruz. Gerçekten de zıvanadan çıkmış durumdalar ve iflah olmaları da mümkün görülmüyor.

İZMİR’DEKİ YETERSİZLİKLER CHP’YE AİTTİR

İzmir uzun yıllardır CHP zihniyeti tarafından yönetiliyor. Burhan Özfatura’lı bir dönemini çıkaracak olursak 30 yıldan fazla zamandır bu güzel ilimiz CHP’yi tercih ediyor. Yapılan binalarda imar sorumluluğu, denetim ve müdahale yetkisi belediyelerde olduğuna göre, İzmir depreminde ortaya çıkan hazin manzaranın birinci derecede sorumluluğu CHP’ye aittir. Bu gerçek orta yerde dururken, başta CHP olmak üzere zillet güruhunun hep bir ağızdan Cumhur İttifakı’na saldırması hangi ahlaki ölçüyle izah edilebilir? Bu açık şekilde, bir suçluluk telaşı değil de nedir? Hele bir de CHP’nin Genel Başkanı var ki, hakikaten evlere şenlik. Biz zaman içinde olgunlaşmasını, devlet adamı vasfı kazanmasını beklerken, tam tersine, büyük bir hırs ve kinle kelimenin tam anlamıyla kendini kaybetmiş durumdadır. Her sözü, her hareketi ayrı bir vaka. Yardımcıları da elbette ondan aşağı kalmıyor.

PİŞKİNLİĞİN BU KADARI OLUR

İzmir depremi için söylediklerini başta İzmirliler olmak üzere, bütün Türkiye hayret ve şaşkınlıkla izlemiştir. Bunları dinlerseniz, bütün kurtarma faaliyetlerini, yardımları, mağdur olanların barınma ve diğer ihtiyaçlarının karşılanmasını sadece İzmir Büyükşehir Belediyesinin yaptığını zannedersiniz. Devletin bütün imkânları ile seferber olduğunu, birçok bakanın günlerce deprem bölgesinde hem çalışmaları izlediklerini, hem gerekli müdahaleleri yapıp gerekli tedbirleri aldıklarını ne görmüşler, ne duymuşlar. Kurumların, kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin insanüstü gayretlerini yok sayıyorlar. Bütün Türk milletinin seferber olmasını da görmezden geliyorlar. Utanmazlığın, siyaset arsızlığının, pişkinliğin ancak bu kadarı olabilir.

HANGİ İŞİ DOĞRU DÜRÜST YAPTILAR?

İzmir depremi, CHP zihniyetinin bu ülke ve milletle ortak hiçbir tarafının bulunmadığını, işlerinin güçlerinin yalan olduğunu, yaptıklarının sönmüş bir balondan ileri gitmediğini ve gidemeyeceğini net olarak bir defa daha göstermiştir. İzmir Büyükşehir Belediyesinin depremde devreye girmesi bir lütuf değil, asli görevdir. Kaldı ki, o görevini ne kadar yerine getirdiği de ayrıca tartışılır. CHP bugüne kadar hangi işi doğru dürüst yapmış ki, bunu yapsın? Ortada mutlaka hesap sorulması gereken ihmaller, yetersizlikler vardır. O çürük binaları yapanlarla birlikte, o binalara nasıl ruhsat verildiğinden başlamak gerekiyor. Neresinden bakarsanız bakın CHP, İzmir depreminin altında kalmıştır ve asıl büyük enkaz budur.

CEVABI KENDİ PARTİLİLERİ VERİYOR

CHP Genel Başkanı’nın İzmir’deki perişan hâli yetmiyormuş gibi bir de kendi partisi içinde gün gittikçe büyüyen kavga ve kargaşayı Cumhur İttifakı’na bağlaması, gerçekten sözün bittiği yer olmuştur. Kendi partisi içinde ve tamamen kendi yetersizliğinden kaynaklanan çekişmeleri kastederek, millet ittifakını bozmak için çaba gösterildiğini ve bazılarına parti kurdurulmak için harekete geçildiğini söylüyor. Bunu söylemeden önce aynaya bakması gerektiğini unutmuş. FETÖ’nün operasyonlarına partisinin bütün imkânlarını seferber eden sanki kendisi değildi. Zaten kimsenin bir şey söylemesine gerek kalmadan, kendi partilileri hak ettiği cevabı veriyor. Muharrem İnce, CHP içindeki çeteleri ifşa ettikten sonra şimdi de Kılıçdaroğlu’nun iddialarını ispatlamasını istedi. Boşuna bekler, Kılıçdaroğlu bugüne kadar hangi söylediğini, hangi iddiasını ispat edebildi ki, bunu da etsin? İspat edemediği hangi iddiasından dolayı yüzü kızardı ki, şimdi kızarsın?

Bunlar bu hâlleriyle bir de ülke yönetmeye talip oluyorlar ya, işte buna şaşıyorum. Bu milleti ne zannediyorlar?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.