Koronavirüs salgını bütün dünyada yeni bir zirve yapmıştır. ABD ve Avrupa ülkelerinin tamamına yakını vaka ve ölüm sayılarında rekorlar kırıyor. Bizde de durum ne yazık ki, istemediğimiz bir noktadadır ve aldığımız tedbirlerle salgını kontrolde tutmaya çalışıyoruz. Tek ümit ışığını aşı oluşturmaktadır. Nitekim, artık uygulama aşamasına gelen aşının hızlı bir şekilde uygulanmasına başlanmıştır. Sağlık Bakanımız toplu aşılamalara çok kısa süre içinde geçileceğini Türk milletiyle paylaşmıştır.
TEHDİTLERİ İŞE YARAMADI
Bu salgının bütün dünyaya, özellikle de sömürgeci emperyalistlere bir ders olacağını, insanlık için yeni bir dönüm noktası oluşturacağını beklemiştik. Hâlâ da ümidimizi kaybetmiş değiliz ama bu kan emicilerle işimizin kolay olmadığı da orta yerde durmaktadır. Kurdukları vahşi düzenin bozulmasını, değişmesini hiçbir şartta istemiyorlar. Bunun için yapamayacakları kötülüğün olmadığını her fırsatta gösteriyorlar. Türkiye, son yıllardaki atılımı, iddiası ve özellikle savuna sanayiinde geldiği nokta itibarıyla, bu kirli ve kanlı düzenin sahiplerini çok rahatsız ediyor. Gidişatımızı durdurmak, hamlelerimizi boşa çıkarmak, bizi kontrolde tutabilmek için yapmadıkları şeytanlık kalmıyor. Tehditleri, bizzat sahaya inerek bilek güreşine girmeleri bir işe yaramadı. Ne Akdeniz’deki hak ve hukukumuzdan vazgeçtik, ne de varlığımızın, birliğimizin ve menfaatlerimizin gereğini yapmaktan geri durduk. Şimdi yeni yol ve yöntemler deniyorlar. ABD ve Avrupa Birliği’nin yaptırımı aynı anda telaffuz etmeleri çok çarpıcıdır. Birbirlerini nasıl tamamladıklarını ibretle izliyoruz.
GERİ ADIM OLMAYACAK, BOŞUNA BEKLEMEYİN
AB Liderler Zirvesi’nde Türkiye’ye yaptırımı görüştüler ama buna cesaret edemediler. Dünya eski dünya değil. Yaptırım da tek taraflı işlemiyor. Bize verecekleri zararı en az aynı oranda kendileri de görecekler ve bunun farkındalar. Kaldı ki, Türkiye için farklı çıkış yollarının olduğunu, başka kapıların açıldığını da gördüler ve anladılar. Dolayısı ile Fransa, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi gibi şer ortaklarının baskısına rağmen, dişe dokunur bir karar alamadılar, zamana bıraktılar. Türkiye’yi biraz daha izleyeceklermiş ve geri adım atmasını bekleyeceklermiş. Eğer bunlar olmazsa bir sonraki toplantıda yaptırımı tekrar değerlendireceklermiş. Çok beklersiniz. Böyle bir şey olmayacağını, Türkiye’nin bırakın geri adım atmayı, hakkı olanı almak için daha da ileri gideceğini siz de biliyorsunuz. Bilmiyorsanız da öğrenin. Yapacağınız tek şey, Türkiye’yi tehdit etmek yerine iş birliği yapmaktır. Bunun sizin de menfaatinize olacağını anlamanız çok uzun sürmeyecektir.
YAPTIRIMLAR SİNEK VIZILTISI
Gelelim ABD’nin rezilliklerine. S-400’leri bahane ederek yaptırım kararı aldılar. Almasalardı, hatırımız kalırdı. Elinizden geleni yapmazsanız alçaksınız, zaten yapıyorsunuz. Biden koltuğa oturunca ne yapar, bu kararın arkasında durur mu, yoksa birilerinin beklediği gibi daha mı ileri gider, bekleyip hep birlikte göreceğiz. Ancak, Türkiye düşmanlığı ile yaptırım kararları veya içi boş tehditlerle bir yere varamayacaklarının onlar da farkındalar. Türkiye bir NATO ülkesi ve bunu dikkate almak zorundalar. Almazlarsa yine kendileri bilir. Bizim için sorun yok. Çok daha önemlisi, bütün bu kalleşlikler, bütün bu kepazelikler bizi daha da kamçılıyor, hırsımızı arttırıyor, hedeflerimizi büyütüyor. Kimseye muhtaç değiliz, kimseden de bedava bir şey istemiyoruz. Bir süre sonra ABD’nin de Türkiye ile zıtlaşmanın bir işe yaramadığını, yaptırım kararlarının sinek vızıltısından ileri gitmediğini anlayacağını ve bir tavır değişikliğine gideceğini göreceğiz.
TERÖRÜN SİYASETİ OLMAZ
Düşman düşmanlığını, kötü kötülüğünü, hain hainliğini yapıyor. Önemli olan bizim ne yaptığımızdır. Biz bu düşmanlıklarla, bu hainliklerle ilk defa karşılaşmıyoruz, son defa da olmayacak. Alıştık artık. İşimize bakalım. Nitekim, hükümetimiz de bunu yapıyor. Cumhur İttifakı, Türkiye için bir dönüm noktası olmuştur. Milli olmanın, Türk milletinin gücüne inanmanın sonuçları ortadadır. Hükümetin arkasında çok sağlam bir millet desteği var ve bütün yoklamalar bu desteğin artarak devam ettiğini gösteriyor. Bu durum Türk ve Türkiye düşmanlarını çaresiz bırakıyor. Kudurmuş durumdalar ama onlar için yapabileceğimiz bir şey yok. Bizi asıl üzen, içimizdeki zilletin de Türkiye’nin bu onurlu duruşundan, bu iddialı ilerleyişinden en az dışarıdaki şer güçleri kadar rahatsız olmalarıdır. Türkiye’nin bu tarihi yürüyüşüne katkı yapmak yerine, çelme takmak için ellerinden geleni arkalarına koymuyorlar. CHP ve yancılarının bu hazin gidişinden cesaret bulan HDP gibi PKK uzantılarının ihanetleri artık taşınamaz boyutlara ulaşmıştır. Türkiye, bütün ayak bağlarından kurtulmak zorundadır. Terörün siyaseti olmayacağı gibi, teröristlerin siyaset üzerinden ihanetlerine de göz yumulamaz. Bu sorunu da çözerek, yolumuza daha emin ve hızlı şekilde devam edebiliriz ve artık bunun zamanı gelmiştir.