Anadolu’nun Türklerin yurdu olduğunu perçinleyen Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümü olan 26 Ağustos, aynı zamanda Türk milletinin büyük bir silkinişle ayağa kalkıp bütün dünyaya meydan okuduğu, İstiklal Savaşı’mızın son adımını teşkil eden Büyük Taarruz’un başladığı tarihtir. Malazgirt Zaferi ile bu topraklar vatan yapılmış, Büyük Taarruz ile de işgalciler denize dökülerek, vatan kurtarılmıştır. Bu vesile ile Sultan Alparslan’dan cumhuriyetimizin kurucusu Aziz Atatürk’e kadar, Türk ve dünya tarihine yön veren ecdadımızı, bütün kahramanlarımızı, şehitlerimizi, gazilerimizi saygı ve şükranla selamlıyorum.
YANILGI İÇİNDELER
Malazgirt Zaferi’nin 949’uncu, Büyük Taarruz’un 98’inci yılı çok anlamlı bir törenle kutlanmıştır. Malazgirt’teki törene Sayın Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı ve çok sayıda bakanla birlikte, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli de katılmıştır. Törende konuşan Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan’ın şımarıklıklarına ve onu şımartanlara çok önemli ve çok net mesajlar vermiştir. Karadeniz’de bulduğumuz doğal gaza duyulan rahatsızlığın yeni tezahürlerini ibretle izliyoruz. Yunanistan’ın arkasında durup bize karşı kışkırtanlar artık kendilerini gizlemedikleri gibi, daha da ileri gidiyorlar. Yunanistan’la yapılan ortak tatbikatın bize gözdağı olacağını zanneden varsa, büyük bir yanılgı içindedir.
TARİH TANIKTIR
En başta Yunanistan, altından kalkamayacağı yanlışlar yapmaktadır. Bugün yanında ve arkasında gibi görünenler, yarın iş başka bir mecraya savrulursa, Yunanistan’ı kurtaramayacaklardır ve yüzüstü bırakıp kaçacaklardır. Aklı başındaki Yunan bilim ve siyaset adamları da bunu söylüyor. Yunanistan bunu görmeli, bilmeli ve ona göre hareket etmelidir. Nitekim, tarih bunun tanığıdır. Bugün olduğu gibi kanlı hesaplar yapan emperyalistlerden cesaret bulan Yunanistan’ın Anadolu’yu işgal etme hevesi kursağında kaldığı gibi, Ege Denizi’nin karanlık sularında çırpına çırpına can vermekten de kurtulamamışlardır. Eğer zerre kadar akılları varsa tarihten ders alırlar. Aksi halde tarihin tekerrür edeceğini ve akıbetlerinin yine Ege’de çırpınmak olacağını unutmamalıdırlar.
MESAJ NET VE ANLAMLI
Bunlar kesinlikle hamaset değildir, yaşanması kaçınılmaz olan gerçeklerdir. Bizim hak ve hukukumuzdan, menfaatlerimizden, Akdeniz’deki varlığımızdan ve ilan ettiğimiz her türlü hareket ve çalışmalarımızdan zerre kadar geri adım atmamız mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Malazgirt’ten verdiği mesajlar son derece isabetli, anlamlı ve nettir. Bizans’ın mirasına bile sahip çıkamayanların, bize diklenmesi ancak kötü bir şaka olabilir. Ancak, Türkiye’nin şaka da olsa bu tür kepazeliklere izin vermesi, hoş görmesi düşünülemez. Yunanistan gerçekten Türkiye ile kapışmayı göze alıyorsa, kendi tarihinin en büyük hatasını yapar. Türk milleti hâlâ aynı ruhta, aynı kararlılıkta, aynı azimdedir. Kaldı ki, değişen şartlara bağlı olarak gücümüz, imkânlarımız çok daha fazladır ve belirleyicidir.
HEP KARGAŞA PEŞİNDELER
Daha önce yazmıştım bir defa daha hatırlatayım. Yunanistan bugünkü topraklarının tamamını Osmanlı’dan çalmıştır. Almıştır, demiyorum, açık şekilde çalmıştır. Hiçbir zaman bizim karşımıza mert şekilde çıkamamıştır. Hep kargaşa çıkararak, krizler oluşturarak, kalleşlikler yaparak, mazlumları katlederek önce ortalığı ayağa kaldırmış, sonra da Türkiye ile hesabı olan başka devletlerin yardımı ve yönlendirmesi ile zamanını ve fırsatını kollayıp işgal etmiştir. Son olarak Kıbrıs’ta da aynı oyunu oynamışlar, ancak bedelini ağır ödemişlerdir. Düzenli ordu ile karşımıza çıkmaya cüret ettikleri son savaştaki akıbetleri, Ege Denizi’nde balıklara yem olmak olmuştur.
TARİHİ UYARI
Bunları ders alınması için hatırlatıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı da konuşmasında bu hatırlatmayı yapmış ve bugün yine arkalarına Avrupalıları alarak haksızlık, hukuksuzluk, korsanlık peşinde koşmalarıyla tarihten ibret alamadıklarını söylemiştir. “Daha bir asır önce Anadolu’yu perişan bir şekilde terk etmek zorunda kalanların şimdi Ege’de sahte kabadayılık peşinde koşması, mezarlıkta ıslık çalma psikolojisinin tezahüründen başka bir şey değildir” sözü, tarihi bir uyarıdır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın belirttiği gibi Türkiye, Akdeniz’de de, Ege’de de, Karadeniz’de de hakkı olanı alacaktır. Biz nasıl kimsenin toprağına, egemenliğine, çıkarına göz dikmiyorsak; kendimize ait olanlardan da asla taviz vermeyeceğiz. Bunun için siyasi, ekonomik, askeri bakımdan ne gerekiyorsa yapmaya kararlıyız. Muhataplarımızı kendilerine çekidüzen vermeye, mahvolmalarına yol açacak yanlışlardan uzak durmaya davet ediyoruz.
BEDEL ÖDERİZ, ÖDETİRİZ
Türkiye’nin kararlılığını herkesin iyi görmesi ve anlaması gerekiyor. Bu kadar açık ve net açıklamalardan ve tavırdan sonra artık olacakların sorumlusu biz değiliz. Her türlü çatışmanın elbette bir bedeli vardır. Ancak Türk milleti varlığına, birliğine, istikbaline yönelik her saldırıya karşı bedel ödemekten hiçbir zaman çekinmemiştir. Bunu yararken karşısındakilere de misliyle bedelini ödetmiştir. Yunanistan aklını başına almalıdır. Ne Akdeniz’deki haklarımızdan vazgeçeriz ne Ege’deki oldubittilere izin veririz. Ne Kıbrıs’tan taviz veririz ne de Mavi Vatan’ımızın bir karışından geri çekiliriz. Herkes hesabını ona göre yapsın. Hükümetimizde de bu kararlılığı görmek, bu mesajın verildiğini duymak bizi ziyadesi ile memnun etmektedir.