Türkiye terörle mücadelede samimi ve kararlı bir mücadele yürütüyor. Dağdaki teröristler neredeyse temizlendi. Sınırlarımız çok büyük ölçüde güvenceye alındı. Bu hainler sınırımızın ötesinde de takip ediliyor, inlerine giriliyor ve ortadan kaldırılıyorlar. Bitme aşamasına geldiklerini, Türk devleti karşısında daha fazla dayanamayacaklarını elebaşlarının telsiz konuşmaları ortaya koyuyor. Kahraman Türk güvenlik güçlerinin her an tepelerine binme korkusu ile kaçacak delik arıyorlar. Sırtlarını dayadıkları ağababalarının verdiği destek de hiçbir işe yaramıyor.
İHANET EDENLER BEDELİNİ ÖDÜYOR
Bu mücadele henüz bitmiş değildir ve asla tavsama gösterilemez. Terörle mücadelenin sadece güvenlik güçlerimizin gayreti ile sınırlı olmadığını çok iyi biliyoruz. Bu katil sürüsünün ekonomik imkânları, dış bağlantıları, propaganda kaynakları ve en önemlisi siyasi destekleri de mutlaka hesaba katılmalı ve ortadan kaldırılmalıdır. Nitekim, bütün bu konularda da büyük ilerleme kaydedilmiştir. Kandil’den talimat alan siyasi uzantılar, yaptıkları ihanetin bedelini Türk yargısına hesap vererek ödüyorlar. Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünden yana olan herkes buna destek vermelidir. Bu mücadelenin sürdürülmesinden kim rahatsız oluyorsa, teröre ortak oluyordur. Bu kadar net, bu kadar kesindir.
DEMİRTAŞ, KRAVATLI TERÖRİST
Selahattin Demirtaş’ın niye tutuklu olduğunu, hazırlanan iddianamede neler bulunduğunu defalarca yazdım, bir defa daha hatırlatayım: TBMM’deki faaliyetlerinde tamamen PKK’nın elebaşlarının emirlerine göre hareket etmiştir. PKK’nın kongresinde siyasi alan sorumlusu olup, yapılandırmada 21’inci sıradadır. 6-8 Ekim olaylarının baş sorumlusudur. “PKK sizi tükürüğüyle boğar”, “PKK/PYD özgürlük savaşçısı”, “Biz, PKK’yı terör örgütü olarak tanımlamıyoruz”, ‘’TSK kaybedecek, PKK kazanacak’’, “PKK’lıların cenazesine gitmeyen HDP’li milletvekilleri hakkında soruşturma açacağım”, “Kürdistan’ın yönetim modelini tartışacağız. Artık gelecek yüzyılda Kürdistan kurulacak”, “Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen biri teröristtir. Devlete meydan okuduğu, ihanet ettiği, terör örgütünden talimat aldığı, sözcülüğü ve savunuculuğu yaptığı için Anayasa ve kanunlarımızın gereği olarak yargılanmaktadır. Bütün bu gerçekler orada yerde dururken, bu kravatlı terörist için ikide bir af istemek, dışarı salınmasını teklif etmek ve bunu da demokrasi ile izah etmeye kalkışmak teröre yancılık etmektir. Siyasi varlığını PKK’ya endeksleyenler, karanlık hesaplarını PKK ve FETÖ üzerinden yapanları biliyor ve tanıyoruz. Neredeyse her gün bu gazetede ve bu köşede bunları ifşa ediyoruz. CHP’nin başını çektiği zillet güruhunun Demirtaş’a af istemenin dışında, işi PKK’nın taleplerine uygun bir Anayasa hazırlamaya kadar götürdüğü vahim ifşaat ve net belgelerle ibret verecek biçimde ortaya çıkmıştır.
BİRBİRLERİNİ TAMAMLIYORLAR
Bu kravatlı teröriste bir güzelleme de, Bülent Arınç’tan gelmiştir. Şaşırdık mı, hayır. Zira, Arınç’ın siyasi sicili de zilleti temsil edenlerden hiç ama hiç farklı değil. Nitekim, bugün de aynı yolu yürüyor, aynı cümleleri kuruyor, aynı hedefe ateş ediyorlar. Cumhur İttifakı zillet için de aşılmaz bir engel, Bülent Arınç için de büyük bir sorun. Demirtaş zillet için de makbul adam, Arınç için de ivedilikle dışarı salınması gereken saygın bir siyasetçi. Nasıl birbirlerini tamamladıklarının ibret veren bir örneği daha ortalığa saçıldı. Arınç, Demirtaş’ın bir kitabını okumuş ve çok etkilenip kendisine hak vermiş. Malum zillet güruhunun bileşenleri de yine bu kravatlı teröristin kitabından uyarlanan tiyatroyu izlemiş, alkışlamış ve övgüler dizmişlerdi.
POMPACI DEDİĞİ BOMBACILAR
Bülent Arınç, Gültan Kışanak isimli terör örgütü uzantısı bir kadın vekil için, “Yaşadıklarını yaşasam ben de dağa çıkardım” demişti. Şehitler, onların geride bıraktığı yetimler, şehit anaları, bu ülkenin varlığı ve birliği için ömrünü tüketenler, evladı dağa kaçırılmış anaların feryadı Arınç için hiçbir şey ifade etmiyor. Ama bir teröristin yaptığı ihanetlerin bedelini ödemesi Arınç’ı gözyaşlarına boğuyor, onlara hak veriyor ve destek oluyor. Arınç’ın terör örgütlerine yüksek hassasiyeti sadece PKK ve uzantıları ile de sınırlı değil. Aynı duyarlılığı FETÖ için de gösteriyor. Bunu sadece Soros’un Türkiye şubesi, FETÖ’nün makbul adamı Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istemesine bakarak söylemiyoruz. Daha önce de çok örneklerini gördük. Pompacı ajitasyonu yaparak aklımızla nasıl alay ettiği hafızalardadır. Pompacı olarak vicdan edebiyatı yaptıklarının bir ara bombacı olduğunu çabuk unuttu ama Türk milleti hiçbir zaman unutmadı ve unutmayacak.
BİRAZ SUS
Bülent Arınç’ın neyin peşinde olduğu, neyi hedeflediği akıl ve izan sahibi herkesin malumudur. Kendi partisi içinde de büyük tepkiler almakta, ortalığı daha fazla karıştırmaması telkin edilmekte ve susması istenmektedir. Türkiye’nin her alanda büyük bir beka mücadelesi verdiği şu günlerde gerçekten de biraz susması, kenara çekilmesi her yönüyle çok daha isabetli ve çok daha faydalı olacaktır.