Türkiye’de “Bizans oyunu” diye bir deyim vardır. Bu deyimle entrika, dalavere, üçkâğıt, düzenbazlık, çifte standart gibi her türlü haksızlık, hukuksuzluk ve hatta gasp kastedilir. Malum Bizans dediklerimiz, bugünkü Yunan’ın dedeleridir. Genlerine işlemiş olacak ki, Bizans’ın kalıntısı Yunanistan’ın da dedelerinden hiç aşağı kalır bir tarafı yok. İşleri güçleri maraza çıkarmak, entrika çevirmek, gürültü yapıp dünyayı ayağa kaldırmak, fırsatını bulurlarsa arkadan vurmak ve her türlü insanlık dışı eylemlerde bulunup soykırıma varacak katliamlar yapmaktır. Sonra da birilerinin eteğinin altına saklanıp, sırtlarını dayadıklarının yardım ve katkıları ile oldubitti oluşturmaktır. Tarihleri bu çirkefliklerle, bu aşağılık oyunlarla yazılmıştır. Mertçe sahada kapışarak elde ettikleri hiçbir şey yoktur.
AYNI BİZANS OYUNU
Bunlar Türk’ü iyi bilirler. Yedikleri Osmanlı tokadının acısı ruhlarına işlemiştir. 450 sene boyunduruğumuz altında bulunmuşlardır. Hep bu korku ile yaşar, bütün devlet sistemlerini bu korku üzerine kurarlar. Bizimle hiçbir zaman mertçe bir kapışmaya girmemişlerdir. Yunanistan’ın bugün sahip olduğu toprakların tamamı entrikalarla Osmanlı’dan koparılmıştır. Açıkça gasbedilmiştir. Bununla yetinmemiş, Anadolu’yu da efendilerinin yardım ve desteği ile işgal etmeye kalkışmış, ancak bedelini Ege Denizi’nin dibini boylayarak ödemişlerdir. Uzun süre kendilerine gelememişlerdir. Biraz palazlanınca yine asıllarına dönmüş, bu defa da Kıbrıs’ı bir kanlı oyunla ele geçirmeyi denemişlerdir. 1974’de bir tokat daha yemiş ve yerlerine oturmuşlardır, ama huylu huyundan bir türlü vazgeçmiyor. Ege’de, Akdeniz’de hâlâ aynı kanlı ve kirli Bizans oyunları ile entrika ve dalaverelerle bizim önümüzü kesmeye, gasbettiklerinin üzerine oturmaya çabalıyorlar.
ASIL MESELE EGE’DE
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de olmasının Yunanistan’ı ilgilendiren hiçbir tarafı yoktur. Biz tamamen hakkımız olanı alıyor, hukukun bize verdiği yetki ve imkânları kullanıyoruz. Bunu mesele yapan, rahatsız olan ve hakkımıza göz dikip hukuku tanımayan Yunanistan’dır. Nitekim, yapabilecekleri hiçbir şeyin olmadığının farkındalar. Arkalarına aldıkları Macron denilen mikron beyinli adam bile hiçbir şey yapamıyor ve çaresizlik içinde kıvranıp duruyor. Bizim için asıl mesele Ege’dedir. Çünkü Ege’de açık ve kesin şekilde bir işgal var. Ege’deki adaların statüsü 1923 tarihli Lozan Antlaşması ile belirlenmiştir. Lozan’da, 1913 tarihli Londra Antlaşması ve 1913 tarihli Atina Antlaşması’nın adalar hakkındaki hükümleri ve 13 Şubat 1914 tarihinde Yunanistan’a bildirilen karar, adaların askeri gayelerle kullanılmaması şartıyla aynen kabul edilmiştir. Aynı şekilde 1947’de Paris Antlaşması’yla haksız ve hukuksuz şekilde Yunanistan’a bırakılan On İki Ada gayriaskeri statüdedir. Buna rağmen bu adaların tamamına silah ve asker çıkarılmıştır. Yunanistan bununla da yetinmiyor, statüsü belli olmayan kayalık ve adalara da göz dikiyor.
ADALARDAKİ İŞGAL NE OLACAK?
Bu duruma izin veremeyiz. Nitekim Türkiye, Sakız Adası’nın 1923 Lozan Antlaşması ile belirlenen gayriaskeri statüsünün ihlal edildiğini belirterek yeni Navtex ilanı yayımlandı. Türkiye’nin artık Yunanistan’ın şımarıklıklarını, sonu gelmez taleplerini, içi boş tehditlerini dikkate almadan, antlaşmalara uyulmasını talep etmesinin, aksi halde bunun gereğinin yapılacağını duyurmasının zamanı çoktan gelmiştir. Yunanistan bu adaları sadece gasbetmekle, antlaşmalara uymayıp asker yığmakla kalmıyor, aynı zamanda Doğu Akdeniz’le ilgili bütün kirli planlarını bu buralar üzerinden yapıyor. Dolayısı ile Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in, Türkiye ile görüşmeye hazır olduklarını açıklaması tamam da bunu deniz yetki alanlarını belirlemekle sınırlandırması büyük bir soru işaretidir. Ege’deki Yunan haksızlıkları, işgalleri, azgınlıklarını nereye koyacağız?
ARTIK TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI
Elbette devletimizi yönetenler bütün bu gelişmeleri yakından takip ediyor ve gereğini de yapıyorlar. Bu Navtex ilanının bir başlangıç olacağını tahmin ediyorum. Sonrasında Ege’deki haksızlıkların giderilmesi, Lozan Antlaşması hükümlerine uyulmasının istenmesi doğal olarak gündeme gelecektir, gelmelidir. Lozan bizim tapu senedimizdir ve bunun delinmesine, tartışılmasına, arkasından dolanılmasına ve fiili durum oluşturulmasına asla izin veremeyiz. Yapabileceğimiz çok şey var. Yunanistan’ın işgali altında olan veya antlaşma hükümlerine rağmen asker ve silah yığılan adalar bize son derece yakındır ve buraları kontrol etmemiz de, gerekirse Yunan’a haddini bildirmemiz de son derece kolaydır. Yunan oldubittilerine, şımarıklıklarına, daha açık bir ifade ile yeni Bizans oyunlarına ne izin verebiliriz, ne de tahammül gösterebiliriz.
KARŞIMIZA MERTÇE GELİN
Yunan Başbakanı, ülkesinde zorunlu askerliği 9 aydan 12 aya çıkaracaklarını açıklamış. İsterseniz 12 yıla çıkarın, ama önce adam olun, sonra da karşımıza mertçe gelin. Alçak ve kanlı Bizans oyunlarının bundan sonra hiçbir işe yaramayacağını artık anlamanız herkesten önce kendi menfaatinize olacaktır. Aksi halde olacaklardan biz sorumlu değiliz.