Türkiye etrafını saran yangını söndürmek, bekasına yönelik tehditleri ortadan kaldırmak için kahramanlık ve kararlılıkla büyük bir mücadele veriyor. Akdeniz ve Ege’de Yunanistan ve Fransa şer ortaklığının mütecaviz emellerine karşı tarihi bir direniş ortaya konuluyor. Yapılan her hamle anında karşılığını buluyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile birlikte yaptığımız, “Akdeniz Fırtınası” Tatbikatı hem kararlılığımızın ilanı hem de gücümüzün ve irademizin dünya ölçeğinde ifadesidir. Aynı anda kardeş Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri ile Nahçıvan’da bir ortak askeri tatbikat gerçekleştirdik ve karşımıza çıkacak her haine, her düşmana aynı anda müdahale edebileceğimizi dosta düşmana gösterdik.
TERÖRLE MÜCADELE SÜRÜYOR
Ayağımıza dolanan marazalar, karşımıza çıkarılan kalleşler bu kadarla da sınırlı değil. Aynı anda terörle mücadelemiz de sürüyor. Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, terörle mücadeleyi etkili ve kararlı şekilde sürdüren kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin, Irak ve Suriye kuzeyinde yürüttüğü başarılı operasyonlarla, son 24 saatte 16, son 10 günde de toplam 91 PKK/YPG’li teröristin etkisiz hale getirildiği duyuruldu. Diğer taraftan ABD’nin, PKK-YPG ile birlikte bir terör devleti kurma alçaklığının yeni boyutlar kazandığını ibretle izliyoruz. İdlib yarası kanamaya devam etmektedir ve orada da Rusya ikiyüzlü tavırla ayrı bir oldubitti oluşturma çabasındadır. Her ne yaparlarsa yapsınlar Türkiye duruşundan taviz vermeyeceği gibi, bekasına yönelik tehditlerle de her şart altında sonuna kadar mücadele edecektir.
KOVİD-19 ALARM VERİYOR
Kovid-19 ayrı bir sorundur ve ne yazık ki, durum hiç de istediğimiz ve beklediğimiz gibi gitmiyor. Bütün Türkiye’de, özellikle de bizim de yaşadığımız Ankara’da Kurban Bayramı sonrası başlayan vaka artışları endişe verici bir hal almıştır. Sağlık Bakanlığı bütün imkânları ile seferberdir. Vatandaş olarak bize düşen, hiçbir bahaneye sığınmadan kurallara sıkı sıkıya uymaktır. Vaka artışlarının temel sebebi, bu konuda yeterli dikkati göstermeyişimizdir. Böyle devam edemeyiz. Devletimiz elinden geleni yapıyor ama biz vatandaşlar için aynı şeyi söylemek zordur. Hiç kimse bu virüsün kapsama alanı dışında değildir. Vatandaşlık bilincimizi yükseltmek ve üzerimize düşeni mutlaka ve eksiksiz biçimde yapmak zorundayız. Bu sadece kendimiz için değil, en yakınlarımızdan başlayarak herkes için yerine getirmemiz gereken bir vatandaşlık görevidir.
EKONOMİDE DURUM
Koronavirüs salgınının ekonomi üzerindeki olumsuzlukları resmi rakamlara da yansımıştır. Türkiye ekonomisi, salgın tedbirlerinin etkilerine bağlı olarak ciddi bir daralma yaşamıştır. Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere, istisnasız dünyanın bütün ülkeleri aynı durumla karşı karşıyadır. Avrupa ülkelerindeki ekonomik daralma bizden çok daha fazla, çok daha derindir. Elbette hazırlıklı olmalı, tedbirlerimizi arttırmalıyız ama endişe edilecek bir durum yoktur. Üretim ekonomisinin öne çıkarılmasıyla kısa zaman içinde yeni bir ivme yakalayacağımızı, yeniden yükselişe geçip refahımızı yükselteceğimizi ümit ediyorum. Hükümetimizin mağdur olan kesimler için destek ve yardım programlarının devam etmesi son derece yerindedir ve yeni gelişmelere bağlı olarak mutlaka yeni tedbirler de alınacaktır.
BİR ŞEYLER YAPILMALI
Ülkemizin sıcak gündem maddelerini bu gelişmeler oluştururken, diğer tarafta günlük hayatın akışını olumsuz etkileyen, millet olarak bizi son derece üzen ve rahatsız eden sosyal sorunlar da ortaya çıkmaktadır. Şiddet olayları alarm verici seviyelerdedir. Artık her gün duyduğumuz cinayetler, taciz, tecavüz vakaları bütün vicdanları kanatmaktadır. Hiç kimse bu vahim gidişatı görmezden gelemez. Mutlaka bir şeyler yapmak gerekmektedir. Bunların başında da suçun işlenmesinin önüne geçilmesi, yani caydırıcılığın arttırılması gelmektedir.
SAYIN BAHÇELİ’NİN TEKLİFİ
Milliyetçi Hareket Partisi ülkemizin yaşadığı her sorunda olduğu gibi, bu vahim tabloya da kayıtsız kalmamıştır. Büyük devletiz ve her sorunumuzu çözecek kudrete sahibiz. Karşımızdaki tablo çok ağırdır. Bu duruma daha fazla seyirci kalınamaz. Sayın Bahçeli de insanın kanını donduran, vicdanları kanatan, sabır ve tahammül ölçülerini berhava eden bu gelişmeler karşısında, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, ahlak sahibi milli aydınların bu sancılı duruma duyarlılık göstermesinin şart olduğunu söylemiş ve caydırıcılığın arttırılabilmesi için bir de teklifte bulunmuştur. Çocukları, kadınları, masum ve mazlumları en aşağılık yöntemlerle hedef alan canilerin, katillerin, insanlık düşmanlarının fiillerine karşılık gelen cezaların adil ve orantılı tespitin milli birlik ve dayanışma şuurunun istikbali açısından zorunluluk olduğunu belirterek, idam cezasının hukuk mevzuatımıza tekrar alınmasını istemiştir. TBMM’nin 1 Ekim 2020 tarihinde açılmasıyla birlikte milletimizin haklı beklentisinin mutabakatla çözüme kavuşturulmasının bir gereklilik olduğunu söylemiştir.
TBMM GEREĞİNİ YAPMALI
Sayın Bahçeli’nin ne dediği, ne istediği gayet açıktır. Hiç kimse başka yerlere çekmeye, akla ziyan bahanelerle başka anlamlar çıkarmaya uğraşmasın. Nitekim, Sayın TBMM Başkanı da olumlu görüş bildirmiştir. İzan, vicdan ve sorumluluk sahibi milletvekillerimizin de bu ağır tabloya daha fazla seyirci kalmayacaklarına ve bebek katilleri, sapıklar, alçaklar, tecavüzcülerin layık oldukları cezalara çarptırılmasının yolunu açacaklarına inanıyorum.