Siyasi partilerin varlık sebebi çözüm üretmek, çare bulmak ve ümit vermektir. İktidar hedeflerine ulaşabilmeni yolu da buradan geçmektedir. Seçimlerde milletten beklediği desteği bulamayan siyasi parti, nerede eksik kaldığını, neyi yanlış yaptığını değerlendirip, bir sonraki seçime bunları gidermiş olarak hazırlanır. En azından olması gereken budur. Elbette eleştiri olacaktır, yapılan yanlışlar dile getirilecektir. Ancak, bunu yaparken doğrusunu göstermek, alternatif sunmak ve inandırıcı olmak gerekir. Milli olmak, Türk milletinden başka hiçbir güce, hiçbir vesayete, hiçbir olağanüstülüğe itibar etmemek şart olduğu gibi, böyle bir şeye tenezzül edenlere de hep birlikte kaşı çıkmak, olmazsa olmaz bir siyaset ilkesidir. Demokrasi denilen şey de tam olarak budur.
YENİ SİSTEMDE PARTİLER
Yeni hükümet sistemi ile birlikte yürütmeyi doğrudan millet belirliyor. Güven oyunu millet veriyor. Partiler daha çok yasama faaliyeti ile siyaset üretme imkanı buluyor. Yürütme erkine sahip olan parti iktidar, diğerleri ise genel olarak muhalefet olarak değerlendiriliyor. Muhalefet olmak, beyaza siyah, iyiye kötü, çirkine güzel demek değildir. Muhalefet bir sonraki seçimin iktidarı olabilmek için çözüm üretme, çare bulma ve ümit verme noktasında çok daha gayretli olmak zorundadır. Bu ölçüyü alıp Türkiye’deki siyasi partilere uygularsak, kimin ne olduğu, nerede durduğu, kime ve neye hizmet ettiği kendiliğinden ortaya çıkar.
MHP TÜRKİYE’Yİ RAHATLATAN PARTİ
MHP’de bir muhalefet partisidir. Buna rağmen, akıl ve izan sahibi herkes, istisnasız her dönemde çözüm üreten, yol gösteren, çare bulan, ümit veren, gündem belirleyen ve her sözünde, her yaptığında tam isabet kaydeden partinin, MHP olduğunu kabul edecektir. Yeni hükümet sistemiyle birlikte bu durum çok daha öne çıkmış, belirleyici olmuş ve karşılık bulmuştur. MHP, Türkiye’nin her sorunu ile ilgilidir, her meseleye ait çözümü vardır. Önerilerinin dikkate alınması Türkiye’yi rahatlatmış ve yolunu açmıştır. Terörle mücadelede, etrafımızdaki amansız kuşatmanın kırılmasında, bölünmez bütünlüğümüzün korunmasında, güçlü, iddialı, lider bir ülke olma hedefinde, demokrasinin bütün kurum ve kuralları ile yerleşmesinde imkanlarını seferber etmiştir. Bunu yaparken, hiçbir siyasi hesaba girmemiş, doğrudan Türk milletini muhatap almıştır.
CHP-İP VE HDP FACİASI
Diğer muhalefet partilerinde ise durum, kelimenin tam anlamıyla bir faciadır. Bütün ümitleri, bütün hesapları gerginlik çıkarmak, belirsizlik oluşturmak, kriz meydana getirmek ve yıkmak üzerinedir. Türk milletinden alamadıklarını olağanüstülüklerde, dışarıdaki uzantılarında, küresel güçlerde, ihanet oluşumlarında arıyorlar. Normal şartlarda aynı havayı teneffüs etmeye dahi tahammülleri olmasa da, yıkmak ve yok etmekte buluşur ve çok kolay anlaşırlar. Başka türlü, CHP gibi Atatürk tarafından kurulduğu iddiasında olan bir partinin, PKK uzantısı HDP ile ne işi olabilir? Milliyetçilik oyunu oynayan İP, Kandilli katillerin yönlendirdiği bir parti ile nasıl biraraya gelir? Zaten birbirlerini tamamlıyor, birbirleri ile ittifak kurup işbirliği yaparak yürüyorlar. HDP, İP’i Meclise taşıdığını itiraf ederken, bunu karşılığını Selahattin Demirtaş övgüleri ile alıyor.
HEPSİNE DİRENİYORUZ
Türkiye bugün tarihi bir dönemeçten geçiyor. 7 düvel birden üzerimize geliyor. Buna rağmen demokrasimiz işliyor, meclisimiz açık, hukuk düzenimiz sağlam ve kendi başımızın çaresine bakıyor ve alayına birden yetiyoruz. Bir taraftan terörle mücadelede olağanüstü bir dönem yaşanırken, diğer taraftan milli güvenliğimizle ilgili tarihi kararlar alınıyor. ABD’nin bütün itirazlarına rağmen S-400’ler Türkiye’ye gelmeye başladı ve şimdi çok daha güvendeyiz. F-35 krizinde haklı olan tarafız ve alternatif arayışlarımızla birlikte kendi uçağımızı yapmayı planlıyoruz. Doğu Akdeniz’deki hak ve yetkilerimizi büyük bir kararlılıkla koruyor ve kullanıyoruz. Bütün bunları yapmak elbette kolay olmuyor. Tehditler, yaptırımlar birbirini kovalıyor. Özellikle ekonomimiz üzerinden darbe indirmek için şeytani planlar hayata geçiriliyor. Hepsine direniyor ve hepsini aşıyoruz. MHP bu süreçte, ülkesinin, milletinin, devletinin, bayrağının, imanının yanında duruyor. Haine, bölücüye, teröriste, bize parmak sallayana, tehdit edene, yaptırım uygulayana var gücü ile direnip meydan okuyor. Hükümeti dik durmaya, ülkenin ve milletin menfaatlerini her ne pahasına olursa olsun korumaya teşvik ediyor, destek veriyor. Yanlış ve eksik gördüğü yerde de müdahale edip, karşı çıkıyor.
İBRETLE İZLİYORUZ
Peki, zilleti oluşturan CHP, HDP ve İP nerede duruyor ve ne yapıyor? Siz, CHP’den hiç terörle mücadelede sağlanan olağanüstü başarıyı alkışladığını gördünüz mü? Ama PYD’yi terör örgütü saymadıklarını açıkça ilan ettiler. Gelen şehitler için bir çift laf ettiğini duydunuz mu? Ama şehitlerle dalga geçen İl başkanına rastladınız. S-400’lere gür bir sesle sahip çıktığına, F-35 krizinde ABD’ye diklendiğine, Doğu Akdeniz’deki sağlam duruşumuzu alkışladığına şahit olan var mı? Buna karşılık, ekonomimize yapılan saldırılardan nasıl iştahlandığını, nasıl heyecanlandığını, nasıl ümitlendiğini ibretle izlemiyor muyuz? HDP ve İP’i de yedeğine alan bu CHP için sayın Bahçeli’nin sorduğu soruyu tekrarlayarak bitirelim:“Bu CHP hangi ülkenin partisidir?”